Galiba kentçi olduğum için, doğada olmasa bile, somut yerlerde ararım, eşitlik gibi soyut bir kavramın izini. Bir toplumun ne kadar eşitlikçi olduğunu anlamak için, insanların sokakta tuvalet gereksinimlerini giderme güçlüğüne bakılabilir.

Japonya notları II: Eşitliğinizi nasıl alırsınız?

Meriç Kırmızı - Dr. Sosyolog.

Zaman zaman eşitlik gibi ana sorunlara ilişkin, norm dışı düşüncelerimle toplumla aykırı düşerim, hatta san (unvan) budalası, hiyerarşi düşkünlüğü filan gibi tam tersi algılandığı da olur. Oysa hiyerarşiler benim dışımda vardır, toplumsal yapılardan kaynaklanır ve öyle herkesin sandığının tersine, kolay kolay giderilmez. Eylem gerektirir. Sözle ve sözde eşitlenmek olsa olsa maddeye kazılı derin eşitsizliklerin üstünü örter, kulağa hoş gelir, ama gerçekleri değiştirmez, maddesel ayrılıkları gidermez. Eşitliği söylemde aramak bir yere kadar önemli olabilir ama sokakta, örneğin, ulaşım ve konut alanlarında, vb aramak daha önemlidir. 

Örneğin, yok daha neler diyeceksiniz belki, ama herkese açık (umumi) tuvaletler eşitliğin bir göstergesi olabilir mi? İşte galiba kentçi olduğum için, ben dağda taşta, yani doğada olmasa bile, somut yerlerde ararım, eşitlik gibi soyut bir kavramın izini bile. Bir toplumun ne kadar eşitlikçi olduğunu anlamak için, insanların sokakta tuvalet gereksinimlerini giderme güçlüğüne bakılabilir. Japonya’ya bu kez bir de bu gözle bakmayı denedim. Japonya’ya gelmeden önce, karşılaştırma amacıyla başka ülkeler üzerinden gidelim. Pandemi başında yine bir araştırma için Paris’teyken, daha kapanma dönemleriydi, kahveler ve lokantalar başta olmak üzere birçok dükkân henüz kapalıydı. Bırakın saha araştırması yapmayı uzun süreli sokakta olmak bile tuvalet gereksinimi nedeniyle bir sorundu. Günlerimi sokakta gereksinim duyarsam nerede tuvalet bulabileceğime göre planlamıştım, Lüksemburg bahçelerini sevmemin bir gerekçesi de buydu: temiz ve ücretsiz tuvaletleri!

Ülkemizde herkese açık tuvaletler bildiğim kadarıyla azdır, birçok insan, ama daha çok erkekler çoğu kez cami tuvaletlerinden yararlanır. Hatta bir ağabeyimiz dine yaşamında pek yer ayırmayan başka birine bir keresinde böyle takılmıştı: Sen camiye anca bunun için gidersin, diye. Otogarlardaki tuvaletler paralı ve buna karşın bakımsızdır. Opet’i temiz tuvaletleri nedeniyle severiz, uzun yolculuklarda. Ancak iş kent içi gündelik hareketliliğimize geldiğince, kahveler, yani tüketim yerleri dışında seçeneğimiz pek azdır. Yurtdışında bu yalnızca tuvalet amaçlı kullanımı fark eden kimi kahve zincirleri kendi müşterileri dışındaki tuvalet kullanımını engellemek için tuvalet kapılarına şifre girilmesi gereken kilitler taktırabiliyor, neyse ki bizim insanımız daha insaflıdır. Yine de insan en doğal tuvalet gereksinimini gidermek için, başka insanların insafına gerçekten kalmalı mıdır? 

Bu tuvalete erişim işi toplumsal eşitlik sorunuyla öylesine yakından ilişkilidir ki son yıllarda akademik araştırmalara konu olur, insanların tuvalet hakkıyla ilgili kongre sunumları yapılır, makaleler ve kitaplar yayımlanır. Günümüze ilişkin çalışmalara ek olarak, Polonyalı bir arkadaşım Japonya’da tuvaletlerin tarihi üzerine bir toplumbilim doktora tezi bile yazmıştır. Bir bakıma insanların tuvalet alışkanlıklarının tarihi uygarlığın da tarihidir. Norbert Elias saray toplumundaki görgü kurallarını boşuna incelemez. Emekli kent planlamacısı Clara Greed herkese açık tuvaletlerin sağlanmasıyla ilgili çalışmalarıyla tanınır. Yine çevrimiçi olarak katıldığım bir kongrede, Alman bir doktora öğrencisinin sunumunun başlığı “İşemek politiktir” (Peeing is political) idi. Feminist coğrafyacı Leslie Kern önümüzdeki dönem Kent Çalışmaları yüksek lisans dersimde incelemeyi düşündüğüm Feminist Kent kitabında tuvaletlerin eşitlikle ilişkisini cinsiyet konusu üzerinden değerlendirir. 

Japonya eğer herkese açık ve ücretsiz tuvaletlere erişiminin kolaylığı üzerinden değerlendirirsek oldukça eşit bir toplumdur. Ülkeyi çepeçevre saran ve ülkenin toplumsal gelişmesinin bir numaralı anahtarı olarak gördüğüm tren ağlarının her bir istasyonunda çok temiz tuvaletler bulunur. Kimi yeraltı treni istasyonlarındaki resim asılı, çocuk oturaklı, çocuk klozet kapaklı, yani tam donanımlı tuvalet kabinlerini yoksul insanların evlerinde bile bulamayabilirsiniz. Burada tuvaletlere gitmek için kahve parası ödemenize gerek kalmasa da, istasyon tuvaletleri genellikle istasyon içlerinde bulunduğundan örneğin evsizler erişemez. Yıllar önce bir kere Osaka’da gözümüzün önünde evsiz bir kadın pantolonunu indirip bir evin önünde işini görmüştü. Yani burası da tam anlamıyla mükemmel değildir belki, ama çoğu kez istasyonun hemen dışında, parklarda ve kimi zaman sokaklarda da kullanılabilir düzeyde açık tuvaletler bulunur. 

Özetle, eşitlik sorununa bir kere de, lafa değil, işe bak gibisinden, herkesin erişimine açık tuvaletlerin kentlerdeki varlığı sorusu üzerinden bakmanızı önermek istedim. Tuvalet eğitimini yeni kazanmakta olan sevgili yeğenimin tuvalet gereksinimini sokakta nasıl gidereceklerine ilişkin ablamın tasalanması bütün bunları bana düşündürdü.