Pera Müzesi, fotoğrafın yaşayan efsanesi Josef Koudelka'ya 26 Ocak'tan itibaren ev sahipliği yapıyor. 13 Nisan tarihine kadar sürecek sunum...

Pera Müzesi, fotoğrafın yaşayan efsanesi Josef Koudelka'ya 26 Ocak'tan itibaren ev sahipliği yapıyor. 13 Nisan tarihine kadar sürecek sunum 'Tiyatro', 'Çingeneler', 'İşgal', 'Sürgün', 'Kaos' gibi temaların işlendiği bölümlerden oluşan bir retrospektif sergi.

Fotoğraflarında gerçeği olduğu gibi değil hayal ettiği ve hissettiği şekilde betimleyen Kudelka'nın 1962-1970 yılları arasında çektiği 'Çingeneler' dizisindeki fotoğrafları dünya fotoğraf klasikleri arasında sayılıyor. Ucuza satın alabildiği için yalnızca Tri-X film kullandığını söyleyen Kudelka, fotoğraf çekimleri için gittiği ülkelerde sokaklarda yaşaması hatta uyuması bir yaşam biçimi... "Açık havada uyumak gibisi yoktur: Gökyüzünü, o yıldızlarla dolu okyanusu görebilirsin, sonra birdenbire, kendini dengede hissedersin, yanı başındaki doğanın bir parçasına dönüşürsün" Tanıştığı Yugoslav bir Çingenenin "Josef, yıllardır yollardasın, hiç durmadın; çeşit çeşit ülkeler, insanlar gördün... Nerede yaşamak isterdin?" sorusuna yanıt vermez... Çingene ısrar eder... Sonunda, "Biliyor musun, buldum! Yanıtlamak istemiyorsun... Çünkü henüz en iyi yeri bulamadın... Hâlâ yollardasın ve o yeri bulmaya çalışıyorsun," demesine verdiği yanıt hayata bakışını çok net anlatıyor; "Dostum, işi tam tersinden anlamışsın. Ben o yeri bulamamak için deli gibi çırpmıyorum. Asıl önemli olan gideceğim yer değil, beni oraya götüren yol. İzlediğim yol üstünde rastlantı sonucu karşıma ilginç bir şey çıkıve-rirse, gideceğim yeri rahatlıkla unutabilirim," diyen Kudelka 1968 yılında ülkesinin Rus askerlerinin işgali sırasında genç bir fotoğrafçıdır ve 'İşgal' fotoğrafları Çekoslovaklar ile Sovyetler arasındaki çatışmaların, ayrıca bu çalkantılı dönem boyunca sokaklardaki gündelik yaşamın fotoğraflarını çeker. Prag'daki 1968 olaylarına ilişkin fotoğrafları gizlice ülke dışına çıkarılır ve Amerika Birleşik Devletleri'ne ulaşır. Magnum, Koudelka'nın adını vermeden, fotoğrafların dağıtımını üstlenir ve bu fotoğraflar önde gelen uluslararası haber dergilerinin birçoğunda yayımlanır. "Adı bilinmeyen bir Çek fotoğrafçısı"nın öyküsü, Yabancı Basın Kulübü'nün Robert Çapa Altın Madalyasıyla ödüllendirilir. Elliott Erwitt, Magnum Photos'un yönetim kurulu başkanıyken, canlandırma tekniğinden yararlanarak bu fotoğraf karelerinden kısa bir film hazırlar.

Brecht'in Cesaret Ana oyununu fotoğrafla-yan Koudelka, 1965'te kendisiyle çalışmak isteyen Otomar Krejca'ya üç şart ileri sürer; "Birincisi, hazırlık sürecinde orada olmak, ikincisi, en az üç kostümlü prova fotoğraflamak ve üçüncüsü, fotoğraf çekerken sahnede, oyuncuların arasında özgürce dolanabilmek." İşte, Koudelka'nın fotoğraf anlayışı. "Çok fazla şey istediğimi biliyordum. Hiçbir oyuncu ya da yönetmen sahnede önüne bir şey çıkmasından hoşlanmaz. Yine de Krejca şartlarımı kabul etti. Her şeyin sıkı kurallarla yönetildiği, her adımın, her hareketin önceden kararlaştırıldığı tiyatrosunda böyle bir şey yapmama nasıl izin verdiğini hâlâ anlayabilmiş değilim. Yakın bir zamanda sordum kendisine. Şaka yollu, "Josef, oyunculardan birinin kulağını kutuya koymak isteseydin, onu dâhi yapmana izin verirdim," dedi.

Josef Koudelka Çekoslovakya'dan bir daha dönmemecesine ayrıldıktan sonra, 1971'de girdiği Magnum Ajansı'nda inatçı, çılgın bir kişilik sergiler, kışları bir çalışma odasında yerde yatar ve karanlık odadan hiç çıkmaz. Kırk yedi yaşında kendi kuşağının en iyi fotoğrafçısı ve daha şimdiden yaşayan fotoğrafçıların en iyilerinden biri olarak değerlendirilen Koudelka'yı İngilizler geçen kış Londra'da-ki Hayward Gallery'de, fotoğraflarını Matisse desenleriyle Renoir tabloları arasında sergileyerek selamladılar.

Dünyanın en önemli fotoğraf ödüllerine layık görülen Koudelka'nın "Fotoğrafçılıkta beni ilgilendiren, bir birey olarak fotoğrafçı değil, bir birey olarak sıradışı fotoğraflardır. Tanınmış bir fotoğrafçı ya da bilinmeyen birisi tarafından çekilmiş olmaları önem taşımaz," sözünü dünyada pek kıymeti-harbiyesi olmayan, ancak kendi çöplüğünde horozlanan fotoğrafçılara armağan edelim.