Ülkenin dört bir yanında, işçilerin ayağa kalktığını ve şirketlerin aç gözlülüğüne karşı on yıllardır görmediğimiz bir direniş sergilediğine tanık oluyoruz. Bugün Amerika’da daha fazla işçi, sendikalara üye oluyor ve daha fazla işçi çalışma koşullarını iyileştirmek için greve gidiyor ve sonunda kazanıyorlar.

Kahraman sendika hareketi
Sanders, işçi grevlerine katılarak dayanışma ve destek mesajları vermişti. (Fotoğraf: Depo Photos)

Bernie SANDERS

2023 yılı, Amerika'nın ve dünyanın modern tarihinin en zorlu yıllarından biri olarak hatırlanacak. İklim değişikliğinden yıkıcı savaşlara, işlevsiz sağlık sistemine ve çocuk bakımı, eğitim ve emeklilik ihtiyaçlarına yönelik başarısızlıklarımıza kadar, toplumun hemen hemen her kesiminde, ülkenin ve dünyanın durumu bir kriz içinde. Endişelenmemiz gereken konuların listesi uzayıp gidiyor.

Bu zor zamanların ortasında, son 50 yıldır mücadele eden Amerikan işçi sınıfına umut ve cesaret veren bazı iyi haberler var. Yeniden dirilen, canlanan ve büyüyen sendikal hareketten bahsediyorum.

Bana göre 2023'ün kahramanı bir kişi değil, işçilerin ekonomik adalet arayışında bir araya geldiklerinde, bir zamanlar imkânsız olduğu düşünülen şeyleri başarabileceklerini kanıtlayan bütün bir sendikal harekettir.

Ülkenin dört bir yanında, işçilerin ayağa kalktığını ve şirketlerin aç gözlülüğüne karşı on yıllardır görmediğimiz bir direniş sergilediğine tanık oluyoruz. Ve kazanıyorlar, hem de büyük kazanıyorlar.

Üç büyük otomobil üreticisi son on yılda 250 milyar dolar kâr ederken, otomotiv işçilerinin gerçek ücretleri son yirmi yılda yüzde 30 oranında düştü. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) bu duruma ‘artık yeter’ dedi. Şirketlerin aç gözlülüğüne karşı altı buçuk hafta süren bir grev düzenlediler. Ve önümüzdeki dört yıl içinde ücretlerde öngörülen yüzde 33'lük bir artışı ve yeni işçilere üçüncü sınıf vatandaş muamelesi yapan iki kademeli ‘berbat’ ücret sistemine son verilmesini içeren tarihi bir sözleşme imzaladılar.

UAW'nin elde ettiği bu olağanüstü kazanımlar tüm ülkede yankı bulmaya başladı. Sendikanın üyeleri adına güçlü bir sözleşme imzalamasının ardından Honda, Toyota, Hyundai ve diğer otomobil şirketleri ABD'deki sendikasız işçiler için benzer ücret artışlarını hemen uyguladı.

Bugün UAW, Tesla, Toyota, Volkswagen, Honda, Nissan ve diğer sendikasız şirketlere ait fabrikalarda işçileri, anayasal hakları olan sendika kurma ve ücretlerini, sosyal haklarını ve çalışma koşullarını iyileştirmek için toplu pazarlık yapma haklarını kullanmaya teşvik etmek için etkileyici bir kampanya yürütüyor. Sendikanın yeni yönetimi Amerikan orta sınıfını yeniden inşa etmenin tek yolunun sendikal hareketi büyütmekten geçtiğini biliyor.

Otomobil işçileri yalnız değil. UPS geçen yıl 13 milyar dolar kar elde ettiğinde, hisse geri alımlarına ve temettülere 8,4 milyar dolar harcayabildiğinde, taşımacılık sendikası Teamsters itiraz etti. Sendikanın cesareti sayesinde, yarı zamanlı çalışanların ücretleri ortalama yüzde 48 oranında arttı ve tam zamanlı çalışanların ücretlerini ve çalışma koşullarını önemli ölçüde iyileştirecek yeni bir sözleşme imzalandı.

Teamsters'ın UPS'deki sendikalı işçilerin ücretlerini ve sosyal haklarını artıran iyi bir sözleşme bağıtlamasının ardından, işçilerin sendikalaşmasını engellemek için milyonlarca dolar harcamaya devam eden Amazon, sendikasız depo işçilerinin ve şoförlerinin ücretlerini artırdı.

Sendikaların elde ettiği bu tarihi zaferler sadece üyelerinin yaşamlarını iyileştirmekle kalmadı, aynı zamanda ülkenin dört bir yanındaki sendikasız işçilerin yaşamlarını da iyileştirmeye başladı.

Sendikal hareket sadece mavi yakalı işçiler arasında ivme kazanmakla kalmıyor, beyaz yakalıların çalıştığı işkollarında ve üniversite kampüslerinde de büyük ilerlemeler kaydediyor.

Öğrenciler ve akademisyen adayları, eğitim seviyelerine ve üniversitelerdeki konumlarına rağmen, sömürüden muaf olmadıkları gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Elektrik İşçileri Sendikası (UE) bu yıl 20.000'den fazla lisans öğrencisini sendikaya kazanmayı başardı.

Eğlence sektöründeki yazarların ve oyuncuların büyük bir cesaretle greve gittiklerini ve daha iyi ücretler, sosyal haklar ve yapay zeka karşısında önemli güvenceler kazandıklarını görüyoruz.

Bu yıl, yüksek teknoloji endüstrisinde giderek daha fazla sayıda çalışanın kurumsal açgözlülüğe karşı çıktığını ve Apple, Sega, Activision Blizzard ve Google gibi şirketlerde yönetimde söz hakkı talep ettiğini gördük.

Hemşireler, ücretlerini ve sosyal haklarını arttırmak için değil, öncelikle hasta başına düşen hemşire sayısını arttırmak için mücadele ederek ve kazanarak hastalarının yaşamlarını ve refahlarını iyileştirmek için rekor sayıda greve gittiler. Örneğin New Brunswick, New Jersey'deki Robert Wood Johnson Üniversitesi hastanesindeki hemşireler, 4 aylık bir grevin ardından hastaların koşullarını iyileştirme konusunda büyük bir zafer kazandılar.

Bazı büyük tıbbi tesislerde haftada 80 saat çalışan genç doktorlar bile, tedavi ettikleri insanlara daha iyi tıbbi bakım sağlayabilmek için sendikalaşmaya gittiler.

Amerika'da bu yıl toplam 450 binden fazla işçi daha yüksek ücret, daha iyi sosyal haklar ve çalışma koşulları için greve gitti; bu rakam sadece iki yıl öncesine kıyasla yüzde 900'den fazla artış gösterdi.

Geçen yıl Amerika'da sendika üyeliği 273 bin artarken (toplam 14,3 milyon işçiye ulaştı), Amerika'daki yaklaşık 2 bin 600 işyerinde çalışanlar sendika kurmak için Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu'na dilekçe verdi ve bu sayı iki yıl öncesine göre yüzde 50'den fazla arttı.

Başka bir deyişle, bugün Amerika'da daha fazla işçi sendikalara üye olmak istiyor; daha fazla işçi sendikalara üye oluyor ve daha fazla işçi çalışma koşullarını iyileştirmek için greve gidiyor.

Bu çabaları bu kadar dikkate değer kılan şey, bu zaferleri kurumsal Amerika'nın muazzam engelleri karşısında kazanmış olmalarıdır.

Bugün büyük şirketler, işçilerin anayasal hakları olan sendika kurma ve toplu pazarlık haklarını kullanmalarını engellemek, onları sindirmek ve tehdit etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Neden mi? Kurumsal Amerika, sendikalı işçilerin sendikasız işçilerden ortalama olarak yaklaşık %20 daha fazla kazandığını biliyor.

Sendikalı işçilerin %64'ünün, sendikasız işçilerin sadece %11'ine kıyasla emeklilikte gelir garantisi sağlayan tanımlanmış bir emeklilik planına sahip olduğunu anlıyorlar. Sendikalı işçilerin sağlık ve güvenlik ihlallerine maruz kalma olasılığının sendikasız işçilere kıyasla yarı yarıya daha az olduğunu anlıyorlar.

İşte bu yüzden ülkenin dört bir yanındaki büyük şirketler, sendikal örgütlenme kampanyasına destek verme "suçu" nedeniyle işçileri işten çıkarıyor. İşte bu yüzden Starbucks veya Amazon gibi büyük şirketler yasadışı sendika düşmanlığı operasyonlarına ve sendika kırıcı hukuk bürolarına yüz milyonlarca dolar harcadılar. Bu nedenle Amerika'daki tüm işverenlerin yarısından fazlası, işçilerin sendika kurmayı seçmeleri halinde işletmelerini kapatmak ya da başka bir yere taşımakla tehdit etmektedir.

Bu nedenle işçiler sendika kurmak istediklerinde, her zaman kapalı kapılar ardından sendika karşıtı propagandaya maruz kalıyorlar. Amirler ve müdürler de sendikaların nasıl engelleneceği konusunda eğitimlere katılmaya zorlanıyor.

İşçiler tüm bu engelleri aşıp sendikalaştıklarında, sendika kurmak için oy kullanan işçilerin yarısından fazlası yılsonunda işten çıkartılmaktadır. Bu kabul edilemez durum değişmelidir.

ABD Senatosu’nun ‘Sağlık, Eğitim, Çalışma ve Emeklilik Komitesi’ Başkanı olarak, sadece 2023'te değil, her yıl Amerika'nın gerçek kahramanları olan sendikal hareketi güçlendirmek ve büyütmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.

The Daily Beast'ten çeviren: Kıvanç Eliaçık