Danıştay’ın Eskişehir’de, Alpu’da verimli tarım arazilerine yapılmak istenen kömürlü termik santral projesine karşı Tepebaşı Belediyesi’nin mücadelesi sonucunda bir hukuk zaferi yaşandı. Belediye, termiğin yapılabilmesi için bölgeye verilen acele kamulaştırma kararına itiraz etmişti. Danıştay Altıncı Dairesi itiraz yolu kapalı olmak üzere “acele kamulaştırma” kararı hakkında yürütmenin durdurulmasını hükmüne bağladı. Hem kazanım hakkında hem de Alpu ovasının […]

Kanser yayacak projeden vazgeçin!

Danıştay’ın Eskişehir’de, Alpu’da verimli tarım arazilerine yapılmak istenen kömürlü termik santral projesine karşı Tepebaşı Belediyesi’nin mücadelesi sonucunda bir hukuk zaferi yaşandı. Belediye, termiğin yapılabilmesi için bölgeye verilen acele kamulaştırma kararına itiraz etmişti. Danıştay Altıncı Dairesi itiraz yolu kapalı olmak üzere “acele kamulaştırma” kararı hakkında yürütmenin durdurulmasını hükmüne bağladı.

Hem kazanım hakkında hem de Alpu ovasının önemi hakkında konuştuğumuz Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Büyükşehir Belediyesi ve Odunpazarı Belediyesi ile birlikte, santral projesini tamamen iptal ettirene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.

► Danıştay’ın kararını bekliyor muydunuz?

Kararı bekliyorduk zira yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen ülkemizde halen aklın, hakkın, hukukun işlediğine olan inancımızı yitirmek istemiyoruz. Danıştay’ın vermiş olduğu bu kararı; kömürlü termik santral konusunun Eskişehir gündemine girmesi ile birlikte başlattığımız yoğun hukuksal mücadele kapsamında son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Hatta bu karar sadece hukuksal değil; doğası, kenti ve toprakları için endişe duyan insanlarımız için sosyal ve psikolojik açıdan da büyük bir kazanımdır. Kararın gerekçe kısmı konuya hâkim biçimde ve iyi hazırlanmış.

► Tarımsal üretimin desteklenmediği ve tarım arazilerinin her yıl azaldığı ortada. Bu noktadan bakınca bir yerel yönetici olarak Alpu Ovası için neler söyleyebilirsiniz?

Eskişehir’in toplam tarım arazisi 573 bin 639 hektarken bunun %20’lik bir kısmı, yani 118 bin 80 hektarı birinci sınıf tarım arazisi. Alpu Ovası 51 bin hektar ile birinci sınıf tarım arazilerin %43’ünü oluşturuyor. Alpu Ovası müthiş bir değer, yüzyıllar boyunca Anadolu’nun adeta tahıl ambarı işlevi görmüş bir tarım alanı. Ülkemizin, başarısız tarım politikaları dolayısıyla geldiği noktayı da düşündüğümüzde Alpu’nun önemi daha da iyi anlaşılıyor. Bugün samandan soğana kadar birçok tarım ürünü ithal edilir oldu. Oysaki söz konusu bölgede arpa, buğday, ayçiçek, soğan, şekerpancarı, mısır ve yonca üretimi üst düzeyde gerçekleşiyor. Üreticiyi desteklemeyen, tarımsal ürünlerin ithalatını bu denli normalleştiren zihniyetin, böylesine verimli toprakları gözden çıkarması da bizleri şaşırtmadı.

► Santrala halkın tepkisi büyük. Defalarca kitlesel eylemler yapıldı. Bu sizin için ne ifade ediyor?

Gururla söyleyebilirim ki Eskişehir halkı topraklarına bağlı bireylerden oluşuyor. Santralın gündeme gelmesi ile birlikte de doğal olarak bir tepki oluştu, bu tepkiye milletvekillerimizin bazıları da destek oldu. Gittiğim her yerde, her kesimden vatandaşımız ile temasım oluyor ve bu santralı isteyen bir kişiye bile rastlamadım. Alpulu genç bir çifti kadınımızın sözlerini asla unutamam. Kendisi, “Biz ne iş ne de başka bir şey istemiyoruz. Tek isteğimiz var, toprağımıza dokunmasınlar” demişti. İşte bu büyük tepkinin özünde tam olarak bu var. Aldığımız bu güzel haberle sevinmiş olsak da öncesinde verilen acele kamulaştırma kararı nedeniyle ciddi bir zarar söz konusu. Çünkü bu olumsuzluk bölge üreticisini kötü etkiledi, hayatını çiftçilik üzerine kuran üreticileri adeta altüst etti, tarımsal yatırımın durmasına neden oldu. Neyse ki Danıştay’ın kararı ile üreticimiz yeniden umutlandı.

► Gelinen aşama önemli ama proje iptal edilmiş değil. Bundan sonra ne yapacaksınız?

Ben hiçbir işin “halka rağmen” yapılabileceğine inanmıyorum, yapılmamalı da zaten. Çağın gerisinde kalmış, toprağından suyuna, havasından tüm canlılara kadar çevremizde ne varsa karartacak; kanserli nesiller yaratacak bir projede diretilmemesi gerektiğine inanıyorum. Sürdürdüğümüz hukuksal mücadele kapsamında dava süreci devam eden ayrı mahkemeler de söz konusu. Bu davalarda ise başta Büyükşehir Belediyemiz, Odunpazarı Belediyesi olmak üzere pek çok sivil toplum kuruluşu, meslek odaları, kent konseyleri ile ortak mücadele vermekteyiz. Hem büyükşehir belediyemiz, hem Odunpazarı Belediyesi hem de biz sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Davaların bir çoğunun ara raporları halkımız lehinedir, nihai mahkeme kararlarının da lehimize olmasını bekliyoruz. Mücadelemiz sürecek.