Kaos, karmaşa ve anarşi üzerine
Düzenden Kaosa Zuhur - Gediz Akdeniz ile Söyleşi, Tayfun Gönül, Kaos Yayınları, 2023

Yağız Alp TANGÜN

İlk basımı Kaos Yayınları’ndan 2008 yılında yayımlanmış, Tayfun Gönül’ün Gediz Akdeniz ile yaptığı söyleşilerden oluşan “Düzenden Kaosa Zuhur” on beş yıl sonra ikinci basımıyla okurun yeniden karşısında. Asıl metin muhafaza edilmiş ama elden geçirilmiş bu edisyon yeni bir kapak tasarımıyla sunulmuş.

2012 yılında aramızdan ayrılan vicdani retçi, hekim Tayfun Gönül’ün fizikçi Gediz Akdeniz ile yürüttüğü bu söyleşinin siyasi ideolojilerden bilim felsefesine, siborg bedenden heterodoks inanç geleneklerine uzanan hayli geniş bir çerçevesi bulunuyor ancak tüm bu konuların kendi içinde düzenini sağlayan asıl bütünlük anarşizm ve karmaşıklık bilimi arasındaki gerilimde kuruluyor. Gönül anarşist bir perspektiften bakarak sorularını sorarken, Akdeniz ise karmaşıklık bilimi ve o zamanlardan beri üzerinde çalıştığı kaotik farkındalık modelini baz alarak yanıtlar veriyor. Aslında her ikisinin durduğu konum zihinlerde “kötülük, korku ve terör" ile eşleştirilmiş iki önemli sözcüğün kavranışına dair ufuk açıyor: “Anarşi ve Kaos”. Kavramsal derinliğinden izole edilmiş biçimde gündelik hayatta kullanılan her iki sözcük de yaşama dair “negatifi" işaret ederken başvuruluyor. Ancak anarşinin sosyal teoride ve siyaset felsefesinde, kaosun da bilim tarihi ve teorisinde sanılanın aksine bir karşılığı bulunduğuna dikkat çekiyor söyleşi. Dilsel kullanıma dair bir detay gibi görünse de aslında tam da buradan bakıldığında söyleşinin “düzen” ile, “bilgi/bilim/bilmek” ile tam olarak ne tahayyül ettiğimizi sorgulatan bir eksen üzerinde hareket ettiği öne sürülebilir.

Kitabın üzerinden on beş yıl geçse de kavramlara ilişkin sunulan bu izahat, Türkçe yazında benzerine az rastlanan türden bir kıymete sahip. Bu ikazı dikkate almanın ufuk açıcı yanı ise sadece toplumsal olana ve bilimsel olana dair kavrayış için başka bir teorik yörünge olduğunu göstermekle yetinmemesi, aynı zamanda baktığı yerden toplumdaki düzen tahayyülünü altüst eden bir yaklaşımla nasıl görebileceğimizi, nasıl konuşabileceğimizi de tatbik etmesi. Örnekler bol ve üzerine tekrar düşünüp bugünle kıyaslamak için hâlâ önemli: İstanbul, Beşiktaş çArşı taraftar grubu, siyanürle altın aranmasına karşı direnen Bergamalılar, sokak hayvanları, edebiyat ve sinema eserlerinden seçmeler… Kitabın ilk yayımlanışından beri geçen sürede sunulan perspektifle düşünmeye değer pek çok toplumsal gelişme yaşandı. Bunlar arasında söyleşinin çerçevesine dâhil edilmesi muhtemel olanlardan bir tanesi de 2013 Gezi Parkı Protestoları. Tayfun Gönül tanıklık edemedi fakat Gediz Akdeniz kaotik farkındalık modeli ile Gezi Parkı üzerine yaptığı birtakım incelemelere başka yayınlarında yer vermişti. Akdeniz’in, “Edebiyat ve Sinemada Kaos ve Ötesi” (Neziher, 2019) başlıklı sanat eserlerinde kaotik farkındalığı incelediği görece güncel bir çalışması daha yayımlanmıştı.

Bugün bu metne tekrar dönmek, on beş yıl gibi çok da uzun olmayan bir vadede Türkiye’nin ve dünyanın ne kadar hızlı biçimde dönüşmekte olduğunu 2024 içinden kıyaslamaya fırsat veriyor. Belki o zamanki entelektüel gündemlerin ve toplumsal koşulların aktüelliğini büyük ölçüde yitirdiğini söylemek mümkün fakat olguları kavrayışımıza ilişkin sorunlar hâlâ taze… Kitabın tam da bu sorunun farkındalığına ve çözümüne dair çizdiği çerçeve güncelliğini koruyor.