Hızlı ticaret sektörü son dönemlerde kârına kâr katarak patlama yaşıyor. “Karanlık mağazalar”, Avrupa şehirlerinde hızla çoğaldı. İşçiler, kuryeler ve depo çalışanları ise bu kârlılık arayışının doğrudan mağduru. Sendikaların önündeki zorlu görev bu işçileri örgütlemektir.

Karanlık mağazalar
Yunanistan’da motokuryeler hakları için sokaklara çıkmıştı. (Fotoğraf: X / Long Stories Short)

Oliver Roethig (UNI Avrupa Bölge Sekreteri)

Stan De Spiegelaere (UNI Avrupa Politikası ve Araştırma Direktörü)

‘En kısa süre içinde teslim edilecektir’ pek çok hızlı-ticaret şirketinin vaadi budur. Bu şirketler, paket servis modelini perakende pazarına taşıdılar, deterjanınızı, yumurtanızı veya içeceklerinizi rekor sürede kapınıza teslim ediyorlar. Bu yeni durum, mevcut perakende şirketlerinin ve aynı zamanda sendikaların yüzleşmesi gereken bir zorluk haline geldi. Sendikaların, platform ekonomisinin bu yeni bölümündeki işçileri örgütlemekte başarılı olduklarını söyleyebiliriz.

KARANLIK ÇAĞLARA GERİ Mİ DÖNÜYORUZ?

Hizmet işkolundaki sendikaların Avrupa federasyonu olan UNI Europa ve Avrupa İlerici Çalışmalar Vakfı (Foundation for European Progressive Studies, FEPS) tarafından 2023 yılında yayımlanan rapor, Covid-19 pandemisinin hızlı ticaret (q-commerce) sektörünün büyümesi için mükemmel bir zemin olduğunu göstermektedir. Herkesin evde kapalı kaldığı günlerde, platform şirketleri, gıdaları kısa sürede kapıya getirmeye dayalı büyük ve yeni bir pazar olduğunu gördüler. Büyük risk sermayesi yatırımları ve zayıf iş piyasaları tarafından daha da teşvik edilen sektör, nefes kesen bir hızla gelişti. Bu aynı zamanda geleneksel perakende şirketlerini hızlı teslimat hizmetlerine yatırım yapmaya veya platform şirketleriyle işbirliği yapmaya zorladı.

“Karanlık mağazalar”, Avrupa şehirlerinde hızla çoğaldı. “Karanlık mutfaklar”a benzer şekilde, şehirde küçük depolarla birlikte bulunan, tanımlanmayan ve kamusal olarak erişilemeyen yer haline geldiler. Bir sipariş çevrimiçi olarak verildiğinde, bir “toplayıcı” (depo işçisi) ürünleri alır ve bir “kurye” ürünleri hızla müşterinin kapısına kadar teslim eder. Hızlı olmak için yakınlık önemlidir, bu nedenle bu mini depolar giderek Avrupa'nın kentsel dokusuna uyumlu hale gelmektedir.

Pandemi sırasında ve sonrasında sektörün boyutları hızla büyürken büyük ölçüde zarar eden bir faaliyet haline geldi. Şimdi yatırımcılar sabırsızlanmaya başladığı için şirketler çaresizce yeni kârlılık yolları aramaktadır. Şirketler bu yolları bulamadıklarında, şehirlerden aniden çekilme, birleşme veya faaliyetlerini daraltma eğilimine girmektedir.

İşçiler, kuryeler ve depo çalışanları, bu kârlılık arayışının doğrudan mağdurudur. Çalışanlar, artan iş baskısıyla karşı karşıya kalınca trafikle ilgili riskler alıyorlar. Hatalı altyapı ve yetersiz tamirat kazaların ve işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarını artırıyor. İşyeri eğitimi en iyi ihtimalle yetersizdir ama büyük ölçüde mevcut değildir, ayrıca çalışanların kullandığı teknoloji sürekli hata vermektedir.

Sektör sadece birkaç yıldır var olmasına rağmen, birçok ülkede işçi örgütlenmesi başarılı ve sendika eylemleri etkili olmuştur. Örgütlenme için yapısal koşullar platform ekonomisinin diğer parçalarına göre daha elverişlidir.

SENDİKAL FIRSATLAR

Birincisi, karanlık mağazalardaki çoğu işçinin iş sözleşmesi vardır. Şirketler hızlı teslimat vaat ettikleri için yeterli sayıda sürücünün bulunmasını sağlamaları gerekir. Bu nedenle kendi hesabına çalışan kuryeler yerine sözleşmeyle istihdam edilen kuryeleri tercih ediyorlar. Bu durum, örgütlenmeyi kolaylaştıran bazı sonuçlar doğuruyor: İşgücü daha istikrarlıdır ve kayıt dışı çalışanlardan hizmet alımı (hesap kiralama) gibi uygulamalar daha azdır (rastladığımız kadarıyla hiç yoktur). Dahası, işçilerin sendikalaşma ve toplu pazarlık yapma hakkına sahip olduğu konusunda bir tartışma yoktur.

İkinci yapısal fırsat ise çalışma yerinin fiziksel varlığıdır: Çoğu işçi belirli bir karanlık mağazada görevlendirir ve siparişleri bekler. Bu durum, iş arkadaşlarını tanımalarına ve onlarla konuşmaları imkânı verir. Yemek siparişi taşıyan kuryeler gibi şehrin her yerine anonim bir şekilde dağılmazlar.

Sonuncu ve belki de en önemli fırsat ise, çalışma koşullarının doğası gereği, işçilerde koşulları iyileştirmek için harekete geçme konusunda büyük bir istek vardır. İşçilerin iş sözleşmeleri olsa da, bunlar genellikle güvencesizdir. İSG koşulları, iş baskısı ve iş organizasyonu ile ilgili sorunlar (üstü kapalı bir şekilde) iyileştirme için çok fazla alan yaratmaktadır.

İspanya ve Hollanda'daki uygulamalar, sendikaların bu koşulları geliştirmek için bu konuda nasıl çalışabileceğini etkili bir şekilde göstermektedir. İspanya'da, UGT ve CCOO gibi sendikalar, hızlı ticaret işçilerini proaktif bir şekilde örgütlemiş ve dinlenme odaları ve tamir alanları sunarak başarılı bir şekilde harekete geçmişlerdir. Bu çabalar, 2021'de bir karanlık mağaza grevi, bir toplu sözleşme ve iki ana şirket olan GLOVO ve Getir'de işçi temsilcisi seçimlerini beraberinde getirdi. Sendika eylemleri işçiler için verimli oldu. Geçici sözleşmeler kalıcı olanlarla değiştirildi. Ödeme, sağlık ve güvenlik ve iş organizasyonu konularındaki endişeler, sınırlı bir derecede olsa da ele alındı. Kampanyanın bir sonraki adımı, hızlı ticaret işçilerinin şirketler arasında bir denge sağlamak için perakende sektöründeki işkolu toplu sözleşmesi kapsamına alınmasını sağlamaktır.

Hollanda'da benzer bir gelişme yaşandı. Hollanda Sendikalar Federasyonu, FNV sürdürülebilir ve kalıcı sendika örgütlenmesini sağlamak için kuryelerin daha önceki örgütlenme girişimlerinden güç aldı. İmza kampanyaları, sık sık yapılan toplantılar ve eylemler aracılığıyla işçiler daha iyi koşullar talep etmektedir. Nihai amaç, hızlı ticaret işçilerinin çalışma koşullarının kötüleşmesini önlemek için bu işçilerin de perakende sektörünün toplu sözleşmesi kapsamına alınmasını sağlamaktır.

ÖNÜMÜZDEKİ ZORLUKLAR

Deneyimlerimiz, işçiler sendikalarda bir araya geldiğinde kalıcı ve sürdürülebilir değişikliklerin mümkün olduğunu göstermektedir. Ancak nihai hedef, hızlı ticaret şirketlerinin kârlılık arayışının işçilerin sırtına yük olarak binmesini önlemek olmalıdır. Bunun önlenmesi için bu şirketlerde çalışanların diğer perakende işçileriyle aynı toplu sözleşmelere tabi olmasından geçmektedir.

Dolayısıyla sendikalarının önündeki zorluk, bu işçilerin örgütlenmesine odaklanmaktır. İspanya ve Hollanda'daki deneyimler bunun mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Sendikalar işkolu toplu pazarlık yapılarını korumalıdır. Hızlı ticaret işçileri ticaret işkolundaki diğer çalışanlarla aynı koşullarda çalışmalıdır. Böylece şirketlere adil bir rekabet alanı sağlanır ama daha önemlisi çalışma koşulları iyileşir ve işçiler söz ve karar hakkına kavuşur.

Çeviren: Kıvanç Eliaçık / Global Labour Column, Sayı 440, Ekim 2023