“Disipline edilmiş bir yaklaşım biçimi olarak Doğu dinginliği temsil ederken Batı resmi kargaşa, kavga, çelişki ve kontraslar üzerine kurulu bir dinamizm barındırır.”...

“Disipline edilmiş bir yaklaşım biçimi olarak Doğu dinginliği temsil ederken Batı resmi kargaşa, kavga, çelişki ve kontraslar üzerine kurulu bir dinamizm barındırır.”...

 

Cuma akşamı Resul Aytemür’un sergi açılışına katılmak için Mısır Aparatmanı’ndaki Casa Dell’Arte adlı galerinin merdivenlerini aşındırırken bir gurup Akademi öğrencisinin eylemine tanıklık ettim. Birkaç kadeh şarap içmelerine tahammül edemeyen galeri yöneticileri Akademili gençleri yaka paça dışarı attırmaya çalışmışlardı. Üstelik hocalarının seyirciliği eşliğinde… Hocalık, demek ki dört duvar arasında maaşlı bir memurluktan ibaretmiş… Gençlerin peşleri sıra ilerleyen, sanırım galerinin güvenliği ve şarap içenlerin limitinden sorumlu güvenlik görevlileri galeri yöneticilerine dönüp; “Ne yapalım bu adamlara abi!” sözleri ise güvenlik meselesinin ülke genelinde gelmiş olduğu vahameti açıklamaya yeterliydi.

Galeri yöneticilerinin unutmamaları gerekir ki birkaç kadeh şarap içmeleri sorun olarak görülen öğrenciler yarın bu ve benzeri galerilerde eserleri sergilenecek olan isimler olacaklardır… Olayı yalnızca izleyen güruha da hatırlatmak istedim…     

 

BİREY VE DEVLETİN ÖLÜMÜ

Çiçero, birey ve devletin yaşam ve ölümlerini şöyle tarif eder; “Özel kişiler sık sık hızlı bir ölüm sayesinde yoksulluk, sürgün, kölelik, afetler ve en duyarsızların bile hissettiği diğer acılardan kurtuluş yolunu buluyorlar. Ama devletler için, bireyleri bütün cezalardan kurtarır gibi görünen ölümün kendisi bir cezadır; çünkü bir devlet edebi olacak şekilde kurulmalıdır. Dolayısıyla ölüm bir cumhuriyete, bir bireye geldiği gibi doğal gelmez. Bireyler için ölüm yalnızca zorunlu değil çoğunlukla hatta istenen bir şeydir. Ama bir devlet yıkıldığında, yok olduğunda, silinip gittiğinde, sanki tüm dünya yok olmuş, çökmüş gibi görünür.” Çiçero’nun bu tanımlamasını sanatın anlamlılığı ve sonsuzluğu ile buluşturduğumuzda devletin kuruluş aşamasında planlanılan devamı düşüncesi, tekile indirilerek bir sanatçının eserini oluşturduğu atmosfer ve tavır içinde özümsenebilir. Doğal olarak sanatçı yarattığı eserinin bağlayıcılığını ve etkisini herhangi bir biçimde duyumsamak ister.  

Disipline edilmiş bir yaklaşım biçimi olarak Doğu dinginliği temsil ederken Batı resmi kargaşa, kavga, çelişki ve kontraslar üzerine kurulu bir dinamizm barındırır. Bu ayrımda beliren yaklaşımlar doğal olarak uygulayıcılarının genel karakterlerine de yansır. Batılı sanatçılar eserlerine yansıttıkları kavgacılığı pratik olarak yaşamlarına da aktarırken doğulu sanatçılar genellikle itaatkar olmayı teslimiyetçi bir anlayışla içselleştirmişlerdir. Bundan dolayı dır ki doğulu toplumlarda henüz sanatçı kimliği gerçek netliğini kazanamamıştır. Bu teslimiyetçilik, akılcı bir sisteme ulaşamayan hümanizmin etkisi ile sosyal bir sisteme erişememiş, aksine bir döngünün içine hapsolmuştur. Batının kavgacı yaklaşımından ise elde edilmiş çeşitli sosyal hakların ateşleyiciliği örnek olarak gösterilebilir. Özellikle modern çağın başlangıcı ile yönünü şaşıran batı resmi birbiri ardına sıralanan akımların hizipçiliği ile dışında kalması gereken kargaşanın tam orta yerinde kendisini bulmuştur. Günümüzde her ne kadar doğu da, çağdaş sanatçıların en önemli sorunu doğu-batı açmazı gibi görünüyor olsa da, batı da güncel ve kavramsal sanat tartışmalarının yoğunlaştığı bu dönem ciddi bir belirsizliğin hakim olduğuna işaret etmektedir.

 

DIŞ DÜNYANIN GÖRÜLEBİLİRLİĞİ

Bütün bu ikilemlerin farkında olan ressam Resul Aytemür’ de sanatında batının aklını, yeteneğini ve ararken ağır katmanlara yüklenen plastik malzeme derinliği olan imgelere dönüşür. Resul, yenilikçi tavrını takdir eden bir yaklaşımla insana bakmaktadır. Bu bakış doğulu bir bakış gibi görünse de gelenekten sıyrılır ve Aytemür’ ü teslimiyetçilikten uzaklaştırır. “Kargaşa” adını verdiği sınıflandırılmış aktarımları batı estetiğini doğu perspektifi ile buluşturur.

Mekânı tasvir ederken onu sahiplenmez mekanı bir güç olarak kullanma amacıyla değil de boşlukta resmeder. Dış dünyanın kendiliğinden gelişen toplumsal olgularına dingin bir akılcılıkla yanıt Aytemür gerçek dünyadan çekip resimlediği meseleleri içselleştirerek aktarımcı bir akılcılıkla geleceğe aktarır. Sanatçının bu yeni sergisinde kargaşadan öne çıkanlar “Dinar Bandosu”, “Babazula”, “Ahırkapı Roman Orkestrası”, “Fahişeler”, “Pezevenkler” gibi eğlenceli, renkli ve uçlarda bulunan trajik yaşamları renkli üslubu ile ama var olan trajediyi de göz ardı etmeden aktarmaktadır.

Sanatçı, renkleri tüpten çıktığı gibi kullanmayı tercih etmektedir. Bu cesaretli tercih, doğal olarak hareketli temalara ayrı bir canlılık ve yoğun ışık havası kazandırmaktadır. Gece görünümlerini bile aktarırken bilinçli seçilen ışığı yoğunlaştıracak renk skalası karanlığı aydınlığa çevirir.Figür geleneğinin önemli temsilcilerinden Resul Aytemür’ün 27 Aralık 2008 tarihinde açılan  sergisi 20 Ocak 2009’a dek Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanının 3. katında bulunan Casa Dell’Arte Galeri’de bir şey istemeden görülebilir.