Karizmatik otorite ya da karizmatik meşruiyet, tarih boyunca kullanılan en etkili ikna yöntemlerinden birisi olmuştur. İktidarın karizmatik öğeler temelinde meşrulaştırıldığı bu yapıda liderin karizmatik özellikleri iktidarın kaynağına dönüştürülür

PROF. DR. MÜSLÜM TURAN

Karizma sözcük anlamı itibariyle, Tanrı vergisi özelliklere sahip olduğuna inanan/inanılan kişileri ifade etmektedir. Bu özelliğe sahip olanların ilk başlarda ölümsüzler, sonraları ölümsüzlerle ölümlüler arasındakiler olduğu düşünülmüştür. Yüzyıllar boyunca, ölümsüzler ile ölümlüler arasındakilerin bu özellikleri, bölünmüş toplumsal yapıyı korumak ve olduğu şekliyle sürdürmek için sık sık yardıma çağrılmıştır.
Bütün insanların ölümlülerle ölümsüzler arasında yer aldıkları anlaşıldıktan sonra politikanın irrasyonel zeminlerde haklılaştırılmasının sona ereceği ve bu arada karizmanın da çekici kadın/erkeklerin sıfatına dönüşerek politik alandan uzaklaşacağı sanılmıştır. Ancak, eski dünyanın tanrılarının uzaklaşmasından sonra boşalan yeri bir süre sonra yenidünyanın tanrıları istila etmiş ve dünya bir kez daha irrasyonel renge bürünmüştür. Politik alanı büyüye boyayan modern dünyanın tanrılar panteonu; para, başarı, atomik birey, görünmez el, milliyetçilik, halk, lider vb. modern tarih boyunca tepe tepe kullanılmıştır.

Bu kavramlar, günümüzde emperyal ülkelerde görece değersizleşirken geri bırakılmış ülkelerde hala iş başındadır. Geri bırakılmış ülkelerde, esas itibariyle, modern dünyanın en önemli meşruiyet kaynağını oluşturan halk kavramını yanına alarak işleyen karizmatik otorite modeli etkili olmaktadır. Bu modelde iktidar ilişkileri, bir yandan, karizmatik özelliklerin korunması/parlatılması ve diğer yandan halkın yüceltilmesi mekanizmasıyla kurulur. Halkın yüceltilmesi mekanizması, liderin halkın hizmetçisinden bizzat halkın kendisine dönüşme sürecini ifade eder. Bu süreçte liderin gücünün kaynağının halkta olduğu, tüm meşruiyetini halktan aldığı ve sahip olduğu gücün halkın istek ve özlemlerinden başka bir şey olmadığı ifade edilmek suretiyle lidere yönelik eleştiri ya da saldırılar halka yönelik saldırılara dönüştürülerek iktidar perçinlenir.

Bireysel ve kolektif anlamda kendi kendini yönetme anlamına gelen politika büyüye boyandığında, iktidar ilişkilerine dönüşerek bozulur ve yozlaşır. İktidar ilişkileri, genel anlamda, insanların maddi yaşamlarının irrasyonel temellerde inşa edildiğine işaret eder. İnsanların içinde yaşadıkları toplumların bölünmüş doğasının yarattığı sorunların üstesinden gelememeleridir bu irrasyonalitenin nedeni. Bu devam ettiği sürece, bu temel üzerinde yükselen politik yapılanmalar da irrasyonel özellikler arz edecek ve birçok iğrenç ideolojik meşrulaştırma aracını içeren bir malzeme deposuna dönüşecektir.
İnsanların olası eylemlerini yönlendirme gücü olan iktidar ilişkileri, esas itibariyle, ikna yöntemleri ile kurulur. İkna, insanların iktidara gönüllü köleliklerinin sırrını oluşturur; insanların kendilerine uygulanan şiddete suç ortaklığını ifade eder. İkna yöntemlerinin iş göremediği yerde, yeni ikna yöntemleri icat edilinceye kadar, daima hazır durumda bekleyen fiziksel şiddet ve zora başvurulur.

Karizmatik otorite ya da karizmatik meşruiyet, tarih boyunca kullanılan en etkili ikna yöntemlerinden birisi olmuştur. İktidarın karizmatik öğeler temelinde meşrulaştırıldığı bu yapıda liderin karizmatik özellikleri iktidarın kaynağına dönüştürülür. Liderin kendisi dışında hiç bir kurumsal yapı, teamül ya da yasayla sınırlandırılması söz konusu olamaz; o bizzat yasanın kendisi, yaşayan yasadır. Bunun sonucunda iktidar ilişkilerinin karizmatik otoritede odağında kurulduğu ülkelerde, ülke yönetmelik ve kararnamelerle yönetilmek istenir ve hukuk karardan ibaret hale gelir.

Karizmatik otoritenin iki temel öğesi vardır; lider ve yandaş grup. İlk bakışta, en önemli öğe lider olarak gözükür; oysaki karizma temelli iktidar ilişkilerinde asıl önemli ve kurucu öğe yandaş gruptur. Lider, iktidarda olmasının kaynağını kendi kişisel özelliklerinde bulunduğuna inanan bir figür olup bulunması görece kolay bir öğedir. En asli öğeyi yandaş grup oluşturur; çünkü liderin lider olduğu için değil lider olduğuna inanıldığı için lider olduğu gerçeğini bilen ve bu gerçeği bizatihi lidere ve halka karşı saklama zorlu görevini üstlenen odur. Liderin karizmatik gücünün, yandaş takımın icra ettiği simgesel ayinin bir sonucu olduğu gerçeği gizli kalmalıdır; temel görev budur.

Yandaş grup, karizmatik iktidar ilişkilerinin ardındaki çıkarı, ideolojik maske ile gerçeklik arasındaki mesafeyi çok iyi bilir ve onu reddetmez; onun görevi bu maskeyi korumak için nedenler bulmaktır. Bu, Slovaj Zizek’in, dolaysız bir ahlaksızlık konumu değil fakat ahlaksızlığın hizmetine koşulmuş bir ahlak olarak tanımladığı sinizmdir; sinik hikmetin modeli, doğruluğu, dürüstlüğü en üst namussuzluk biçimi olarak, ahlakı en üst utanmazlık biçimi olarak, doğruyu da en etkili yalan biçimi olarak kavramaktır.1 Bu, gerçekten de insan anatomisinde mutasyona sebep olacak kadar zorlu bir görevdir. Ahlaksız bir durumu ahlaki göstermeye çalışan ve bunu başardığı ölçüde kazanan yandaş grubu doğruluk ya da ahlak temelinde eleştirmek etkisiz kalmaya mahkûmdur. Onun doğruluk ya da ahlaki değerle işi yoktur; tek değer verdiği ölçüt başarıdır. Onu yıkacak ve onun tarafından algılanabilecek tek eleştiri ölesiye korktuğu şeydir; yapmaya soyunduğu işte başarılı olamaması.

Lidere karizmatik gücünü veren mekanizmanın maskesi, iktidar=para denklemi nedeniyle ve en çok da halkın yekpare bir bütün ya da özne olmamasının yarattığı gerilim nedeniyle düşer. Yandaş grubun bu süreçte sahip olduklarını daha çoğa çıkarma ve güvence altına alma çabası, iktidarın simgesel ayinini kendilerince tanımlanmış halk nezdinde bile değersizleştirir. Diğer yandan, herkesi içine alan siyasal bir beden anlamında halk ile yoksullar ve dışlanmışlar/ötekileştirilmişler anlamındaki halk arasındaki çatışmanın yekpare bir halk kategorisinin oluşmasına uzun süreler için izin vermemesi, halkın kim olduğuna karar verenleri her zaman bir açmazla karşı karşıya bırakır. Halk kavramı politik mücadelenin doğrudan konusu ve nesnesidir; halkın kimlerden oluştuğu, ne olduğu, nasıl tanımlandığı politik mücadele içinde belirlenir.

Karizmatik otorite ilişkilerinin çözülmeye başlamasının ilk belirtisi, lideri allayıp pullayan simgesel ayinin halk nezdinde eskisi gibi iş göremez hale gelmesi ve dolayısıyla iktidar ilişkilerinin sürdürülmesinde fiziksel şiddete daha fazla davetiye çıkarılıyor olmasıdır. İktidar ilişkilerinin büyüsünün bozulması, karizmatik iktidar ilişkilerinin en önemli öğesini oluşturan yandaş grubun geçirmeye başladığı değişim ve dönüşümde kendini açık kılar: Bu grubun üyeleri ayaklarının altındaki zemin kayganlaşması ile artık yalpalayarak yürüyenler olarak adlandırılmaya başlanırlar. Yeni zemin; bu kesim tarafından biraz nostaljiyle karışık melankoli, biraz endişe ve çokça da kadir kıymet bilmezlere (artık ikna edilemeyenlere) hınç gösterileriyle karşılanır.
Karizmatik otorite ilişkileri bütünüyle çöktüğünde ise geriye tarif edilemezler güruhu ile bu arada -eklemek gerekirse- iktidarsız, gülünç bir zavallıya dönüşen meşhur karizmatik lider kalır.

1. Slovaj Zizek, İdeolojinin Yüce Nesnesi (Çev. Tuncay Birkan), Metis Yayınları, İstanbul 2004, s. 45