İnsan canlısını farklılıklar ve çeşitlilikler geliştirir. Tek cins okullardaki baskı tahmin edebileceğiniz gibi doğallığa, temasa ve etkileşime yönelik ihtiyaçların içeri veya dışarı doğru patlamasıyla son buluyor.

Karma eğitimin psikososyal işlevi

Nesli Zağlı - Uzman Psikolog.

Türkiye’de genel olarak eğitime dair bu kadar yoğun sorunlar varken yine dönüp karma eğitimle uğraşmak o kadar talihsiz ki. Örneğin dünden beri herkes YKS sınavındaki temel bölümlerin ortalamalarını şaşkınlıkla konuşuyor. O kadar aşikâr ki; eğitim yetersiz, çok yetersiz! Bu da gösteriyor ki nitelikli bir eğitime erişim açısından büyük eşitsizlikler var. Ancak iktidar bu eşitsizliklere bir yenisini eklemek ve kız çocuklarının okullaştırılamama bahanesine sığınarak tek cins eğitimin yolunu yapmak istiyor. Bu dayatma psikososyal açıdan büyük riskler barındırıyor.

Öncelikle dünyanın her yerinde farklı kademelerde tek cins eğitim kurumları var, hem de yüzyıllardır. Bunların arka planında gelişimsel bir muhafazakârlık var. Erken eğitim dönemlerinde bile olsa okullarda karşı cinsin varlığını bir nevi “ilgi dağıtıcı” olarak gören bir yaklaşım var. Örneğin her kademeden okullarda öğrencilerin okul performansını karma ve tek cins açısından karşılaştıran büyük çalışmalar ve meta-analizler var. Bazı tek cins okulların öğrencilerinde belli performans alanlarında daha yüksek başarı gözlemlenebiliyor gerçekten. Tamam ama diğer hiçbir psikososyal gelişim kriteri baz alınmadan, sadece akademik kazanımı kriter olarak almak anlamlı mı?

Öğrencilerin kendilerine sorulduğunda karma eğitimden daha hoşnut oldukları açık bir şekilde görülüyor. Bakınız bu ruhsal bir ihtiyaçtır. İnsan gelişiminin özünde bile hem hemcins ebeveynin, hem de karşı cins ebeveynin özellikle psikoseksüel gelişim açısından bir anlamı vardır. Bir çocuk içine doğup büyüdüğü ailede gelişirken her iki ebeveynin de ruhsal, psikososyal ve cinsel özelliklerinden etkilenir. Cinsiyeti ve cinsel kimliği geliştirirken de ebeveynlerin ayna tuttuğu özellikleri gözler ve içselleştirir. Okul ortamındaki çocuk için de karşı cins arkadaşını görmesi, gözlemlemesi, ilişkisel anlamda onunla hizalanması ve bu şekilde zihinselleştirmesi önemlidir. 

Bu “zihinselleştirme” meselesi bence cinsiyetler arası her türlü sürecin (kardeşlik, arkadaşlık, meslektaşlık, eşlik, partnerlik vb) belkemiğidir. İnsan canlısı kendinden farklı olan ötekini gözlemleyerek, onunla belli oranlarda temas ederek ve belki de bu ikili ilişkilerde kırılmalar yaşayarak, zihninde bir ötekinin temsilini oluşturur. Bu zihinsel temsil ona sonraki tüm ilişkilerde bir şablon görevi görecek ve onu ötekinin konumuna göre konumlandıracaktır. Gelişimsel olarak bir ötekine (bu durumda karşı cins) maruz kalmamış bireyler kendilerini bir ötekiyle ilişkide yerleştirecek yönü bilemezler. Örneğin çocuk yaşta evlendirilmiş bir kadın ve erkek için birbirleri belirsizdir, bilinmeyendir. Kısacası bir ötekini zihinselleştirmeye olanak vermeyen bir ortam işlevsel olmayan ilişkilenmelere, cinsiyet eşitsizliğine ve buna bağlı şiddete zemin hazırlar.

İktidarın ve onun yanlılarının arzuladığı tek cins okullar nedeniyle aslında doğal gelişimsel süreçten sapılan, yapay ve aşırı baskılanmış psikolojik süreçler söz konusu olacaktır. Kız okulları ve erkek okullarından bahsedilirken anlatılan hikâye ve anekdotlarda aslında hep işin özünden bir uzaklaşma vardır. Yaşam her iki cinsi de üstünde taşıyan bir şey iken, tek cins okullar yapay bir tektiplik ile olası bir cinsel nitelikli etkileşimi baskılamayı amaçlar. Gelişmiş ülkeler de bile (Cumhurbaşkanının hayalindeki Japonya örneğindeki gibi) tek cins okulların olması ve çoğunlukla akademik açıdan yüksek seviyelerde olduğunun iddia edilmesi bundandır. Peki gerçekten karma eğitimin yarattığı cinsiyetler arası “dikkat dağıtıcılık” olumsuz bir şey midir? Anlık akademik performans için zorlasak belki denir, denir de öğrencilerin psikososyal gelişimindeki bedelleri nelerdir?

Eğer okul hayatını sadece akademik performanstan ibaret görürsek, belki de tek cins eğitimin ortaya çıkardığı psikososyal bedeller çok da kritik görünmeyecektir. Ancak okul, okuldan ibaret değildir. Okul bir bağlam olarak 0-6 yaşı anne kucağında / baba ocağında geçirmiş çocuğun 6 yaşla birlikte dahil olduğu yeni ve çok önemli bir gözlemleme, öğrenme, etkileşme, ilişkilenme, gelişme ve varlığını kanıtlama alanıdır. Böyle bir gelişimin mümkün olması için çocuğun okulunda her dinden, dilden, cinsiyetten, sosyoekonomik sınıftan vb arkadaşlarıyla karşılaşması şarttır. Okulda deneyimlenen bu heterojen ortam ve bunların başında da karma eğitim, gelişimsel süreçleri uyarması ve desteklemesi açısından şarttır.

Gerçekten de insan canlısını farklılıklar ve çeşitlilikler geliştirir. Tek cins okullardaki baskı tahmin edebileceğiniz gibi doğallığa, temasa ve etkileşime yönelik ihtiyaçların içeri veya dışarı doğru patlamasıyla son buluyor. Buradaki dert sadece iki cins arasındaki cinsel nitelikli bir temasın baskılanması değil. Buradaki dert okul bağlamının içinde ruhsal ve davranışsal açıdan doğal bir çeşitliliğin (repertuarın) sağlanabilmesi. Kadın davranışı, erkek davranışı, huyları, tarzları, boyları, posları, kokuları, hobileri, kavgaları, tarzları vb konular hakkında fikir sahibi olmaları. Bu çok ütopik bir şey değildir, özünde yaşam bilgisidir.

Karma eğitim psikososyal ve psikoseksüel gelişim açısından büyük önem taşır. Tek cins eğitimle ilgili tek sorun cinsel kimlik ve cinsiyet rollerinin benimsenmesi de değildir. Karma eğitim aynı zamanda bir uygarlık algısı ve bunun gerektirdiği bireysel sınırların gözetilmesini de sağlar. İktidarın yeni dayatma denemesi olarak tek cins eğitim, eşitlik değil gericilik manevrasıdır. Karmadan tek cins okullara geçişin tehlikesi birçok anlamda büyüktür.

Cinsiyetler arası gözlem ve temasların engellenmesi uzun vadede çocukluk çağı evliliklerin, cinsel istismar ve şiddetin ve kadına yönelik şiddetin önünü açar. İktidar kadını erkekten ayırarak geliştirici nitelikte bir cinsler arası rekabet ve kabulün de önüne taş koyar. Doğru olan, doğal olan hayatın içinde olduğu gibi her cinsin bir arada yaşaması, karşı cinse ve ötekilere dair zihinsel temsillerin oluşabilmesi, zihinsel ve psikososyal açıdan geliştirici temasların yaşanmasıdır. Gericiliğe ve karanlığa karşı durabilmek için karma eğitimde ısrar etmek temel bir insanlık görevidir.