“Grafiti yapmaya başlamadan önce zaten Sigueiros, Orozco ve Diego Rivera’nın hayranıydım. Frida, geleneklere karşı çıkan karakteriyle bana başka bir ilham verdi. Tıpkı Frida gibi ben de kendi bireysel yolculuğumu anlatıyorum, otoportreler kullanabiliyorum ama her resmim hayatımdaki bir an’ı temsil ediyor. Kendi insani doğanı çizmek de kimi zaman politik olabilir."

Kathrina’dan Frida’ya  görsel mektuplar

İBRAHİM KARAOĞLU

Kathrina Rupit (Kinmx) Meksika’nın kuzeyinde doğmuş, gezgin bir sokak sanatçısı. Benzersiz simgelerin, sembollerin, görsel ritüellerin, doğal motiflerin; ışıltılı, parlak, kendine özgü renk atmosferinde, kadim bir kültürün içinde yaşamış çocukluğunu. Boncuklarla örülen maskelerin göz alıcı renkleri; mavi, yeşil, sarı, siyah, turuncu ve leylak boyalı çiniler, teneke dantel ayna süsleri vb. Otantik kültürün ve çağdaş Meksika sanatının yarattığı varsıl anlamlar dünyasının iri var bilinçaltında. Hiç unutmamış kendi kültürünün imgelerini. Hani, Octavia Paz “Dil, evidir her şeyin” der ya “Alev, Konuşma” adlı şiirinde, Kathrina Rupit’in çocukluk dünyasını etkileyen görsel dil de evi olmuş sanatındaki her şeyin.

Çocukluğunda başlamış çizmeye. En büyük tutkusu olmuş resim. Daha on üç yaşındayken keşfetmiş sokaklardan yansıyan duvar resimlerinin büyüsünü. Ergenliğinde grafitiler çizmiş, murallar yapmaya başlamış. Hayran olduğu ama şahsen tanışmadığı sokak sanatçılarıyla, duvarlarda resimleri yan yana gelince tanışmış. Kuzey Meksika’daki Görsel Sanatlar Üniversitesi’nde grafik tasarımı ve fotoğrafçılık eğitimi aldıktan sonra da grafitiler, murallar, tuval resimleri yaparak sürdürmüş sanatsal yolculuğunu. Ayrımcılığı, adaletsizliği ve şiddeti lanetleyen sosyal içerikli konuları yansıtmış yapıtlarında.

Yirmi iki yaşında İrlanda’ya taşınmış. Dublin’de yaşıyor hâlâ. “Çikolata Fabrikası/Yaratıcı Topluluk” adında bir stüdyosu var. Tam zamanlı olarak çalışıyor stüdyosunda. Galerilere, festivallere ve çeşitli sanatsal etkinliklere projeler, yapıtlar üretiyor. Dünyanın dört bir yanında festivallere katılıyor, galerilerde sergiler açıyor. Tuval resimleri ve çok büyük ölçekli duvar resimleri yapıyor durmadan. Meksika’da ve İrlanda’nın her tarafında muralları var. ABD (Miami, Dallas, San Francisco, New York), İspanya, Polonya, Fransa, İtalya, İngiltere, İsrail, Portekiz, Yunanistan ve Hon Kong gibi pek çok yeri gezerek, oralarda yaptığı büyük duvar resimleriyle ve açtığı sergilerle izler bırakmış kendinden, düşlerinden.

Ve Ankara’ya geldi Kathrina. 7. ArtAnkara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı’nda, Meksika Büyükelçiliği’nin standında resimlerini buluşturdu Ankaralı sanatseverlerle. Fuar sonrasında da Attila Güllü’nün küratörlüğünde “Kökler” adlı bir sergi açtı Portakal Çiçeği Sanat Galerisi’nde. Akrilik, kolaj ve kanvas baskı resimlerini sergiliyor.

Ankara’ya da bir büyük iz bıraktı Kathrina Rupit. Meksika Büyükelçisi Jose Luis Martinez Y Hernandez ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in ortak girişimi ve katkılarıyla Güvenlik Caddesi’nde, 84 no’lu apartmanın 300 metrekarelik dilsiz yan duvarına “Çiçekli Kız” adlı bir kadın resmi yaptı. Muralın bittiği gün Kathrina’yla, Meksika’dan başlayıp Dublin’e uzanan yolculuğu ve sanat serüveni üzerine sohbet ettik. “İrlandaya ilk gittiğimde, ev kiramı ödemek için resimlerimi sokaklarda sattım ve kısa sürede İrlanda sokak sanatı içinde yer almaya başladım. Çeşitli galerilerle çalıştım. Sonra, yaptığım şeyleri internet ve sosyal medya üzerinden sundum. Dünyanın farklı yerlerinden, farklı fırsatlarla karşılaştım. Çok tutkuluydum. Bir şeyler yaratmadan duramıyordum. Yapmak istediğim şeylerin listesi hiç bitmiyor” diyor. Kendini karışık bir medya sanatçısı olarak tanımlıyor. Yalnızca farklı materyalleri bir arada kullanmıyor, aynı zamanda sanatta deneyselliği de çok seviyor. En temel izleği kadın. Kadınların düşlerini, umutlarını, özgüvenlerini çoğaltıyor resimleriyle. Rengârenk bahar uçurtmalarıyla gökyüzüne dokunarak; gülümseyişlerini, özgürlüklerini çoğaltan çocuklar gibi o da resim yaptığı yüzeylere kendine özgü renklerle dokunarak çoğaltıyor yaratı özgürlüğünü ve tutkularını. Düşlerini boyayarak kadınların, daha bir derinliğine keşfederek yansıtıyor yaşamı.

Ankara’ya armağan ettiği “Çiçekli Kız” resmi için “Kentin beton ormanının arasına, doğadan unsurlar taşıyan bir kadın figürü çalıştım. İnsanlık onuru ve barış duygusunu yaşatacağına inanıyorum. Eşitlik mücadelesi veren tüm annelere ve kız kardeşlere ithaf ediyorum” diyor. Jose Clement Orozco, Diego Riva, David Alfaro Sigueiros ve Frida Kahlo üzerinden devam etti sohbetimiz. Meksika sanatının öncü sanatçıları için “Grafiti yapmaya başlamadan önce zaten Sigueiros, Orozco ve Diego Rivera’nın hayranıydım. Frida, geleneklere karşı çıkan karakteriyle bana başka bir ilham verdi. Tıpkı Frida gibi ben de kendi bireysel yolculuğumu anlatıyorum, otoportreler kullanabiliyorum ama her resmim hayatımdaki bir an’ı temsil ediyor. Kendi insani doğanı çizmek de kimi zaman politik olabilir. Mesela Ankara’daki bu duvar resmim: kadınların hayallerinin peşine düşmeleri için ve yaratıcılıklarını tomurcuklandırmaları için cesaretlendirmeyi, toplumun bir mihenk taşı olarak gördüğüm İstanbul Sözleşmesi’ni de onurlandırmayı amaçlıyor.”

Sonbaharda büyük bir projede yan yana olmak için sözleştik Kathrina’yla.

Onun bugüne kadar yaptığı muralların görsellerini ve Ankara’daki Çiçekli Kız resmini yakından; dokunarak, dinleyerek gördüm. Her bir resmindeki kadınlar çiçek, her bir çiçeği kadın Kathrina’nın. “Ölmesinler diye çiçeklerin resmin yapıyorum” diyen Frida Kahlo’nun söylemini anımsatıyor. Ve her bir resmi Frida’ya gönderilen görsel mektuplar gibi.