Müthiş bir ağustos sıcağı. Daha sabahtan gün kasıp, kavurma sinyalleri veriyor. Sıcak yada soğuk, pazar günlerini seviyor....

Müthiş bir ağustos sıcağı. Daha sabahtan gün kasıp, kavurma sinyalleri veriyor. Sıcak yada soğuk, pazar günlerini seviyor Süleyman. Karısı her ne kadar tembellik hakkından dem vursa da o dinlenme hakkını kullandığına inanıyor. Her pazar şöyle saat on-onbire kadar uyuyayım dese de alışkanlıktan olsa gerek en fazla sekiz dokuz gibi uyanıyor. On-on bir sularında yapılan kahvaltı, okunan gazeteler, içilen bardak bardak çay ve öğle şekerlemesi. Her pazar Süleyman’ın tekrarlanan seramonisi. İşte öyle bir pazar günü süleyman’ın elinden gazete düştü düşecek. Dün akşam düş niyetine gördüğü kâbus hala usunda. Düşsever Süleyman kendi kendine söyleniyor; “Nedir bu kapitalizmden çektiğim. Düşlerimde bile hegemonya kuruyor. Fakat bu kez buna izin vermeyeceğim. Kapitalizmin hegemonyasından uzak kendi düşümü kuracağım bu öğle şekerlemesinde.” Ve bir kez daha dalıyoruz Süleyman’ın düşlerine Süleyman’la birlikte. Çayı çok seven Süleyman gerçek dünyadan düş dünyasına elinde kupasıyla geçmiş. Kupasında bu kez mate, Peru yerlileri ile sohbet ediyor. Çok sevdiği köşe yazarına öykünüp yaylalarda ikoncan bulma hevesiyle düşe yatan Süleyman karşısında yerlileri görmekten şaşkın.
Yerliler Peru yerlileri fakat yer artık Peru olarak anılmıyor. Bulundukları yer ‘  Ortak Ülke’nin bir parçası. Kapitalizmin ülkeler arasındaki çitleri yıkıp geçen sömürü makinesi ortalarda görünmüyor. Zaten ülkeler arasında sınır da yok. Dahası ortada ülkelerde yok. Sadece Ortak Ülke var.
–“Çayını sevdin mi Kızıl Koza? diyor Sarı Kanat. Süleyman anlıyor ki bu düş dünyasında artık Süleyman değil Kızıl Koza. İnsanlar kendilerine kimlikler, dinler ekseninden değil doğadan, masallardan, mitlerden isim buluyorlar. Tıpkı işleri, uğraşları gibi isimlerini de istedikleri zaman değiştiriyorlar. Ve bu hiçbir kaosa neden olmuyor. Teknoloji o noktaya gelmiş ki her isteyen istediği işi- uğraşı anında öğreniyor. Bilgi dünyanın her yerinde kendini yenileyerek dolaşıyor ve herkes bu bilgiye ulaşabiliyor. Seçme, seçilme, atama diye bir şey yok. Dolayısıyla yönetim ve yönetim erki de yok. Mega işlemciler anlık ihtiyaç belirliyor. Kişi içinde bulunduğu süreçte hangi ihtiyaca yanıt vermek istiyorsa o ihtiyaca yönelik programa katılıyor. Mal, meta, para çoktan yok olmuş. İhtiyaca yönelik programa katılan, ihtiyacı olanı da temin noktalarından karşılıyor. Kimse ihtiyacından fazlasını talep etmiyor. Zorunlulukların olmadığı dünyada insanlar özgür ve yaratıcı. Birbirlerine ‘küredaş’ diye hitap eden, ortak kimlikli dünyalı istediği mekanda konaklama, istediği iletişim, ulaşım araçlarını kullanma hakkına sahip. Tüm ihtiyaçlar için gerekli olan enerji salt güneşten elde ediliyor. Petrol, doğalgaz tükenmiş, kömür var fakat kullanılmıyor. Nükleer enerji tamamen terk edilmiş.  Süperiletkenlik, nano teknolojiler, meta malzemeler sayesinde enerji son derece etkin ve verimli kullanılıyor. Özel mülkiyet, devlet gibi aile de ortadan kalkmış. Biyolojik babaya gerek duymadan dünyaya gelen çocuklara gönüllüler anne ve babalık yapıyor. Nüfus bilinçli bir şekilde kendi kendini kontrol ediyor. Yaş ortalaması yüksek. Fakat herkes sağlıklı. Tek ölüm nedeni yaşlılık.
Pek çok canlıyla iletişim kurulmuş. Dolayısıyla insan hakları aşılmış, canlı  haklarını esas alan bir yaşam sürdürülmekte. Kapitalizm  ve onunla birlikte rekabet de sizlere ömür. Yarışma sadece spor ve sanatta. O da oyundan öte bir şey değil. Yaratan, üreten, ürettiğini paylaşan küredaşlar dünyasında Kızıl Koza’nın – bu günkü adıyla Süleyman’ın – ayakları adeta yerden kesiliyor.
Doğalgaza zam gelmiş, aidat yüzde 20 artmış. Yeni aidatı ödeyemeyen Süleyman’dan aidatı istemek üzere zili ısrarla çalan apartman yöneticisi sayesinde ayakları tekrar yere basıyor.
İki farklı geleceği düşlerine konuk eden Süleyman, o gün Kızıl Koza olmaya karar veriyor.
Gelin siz de kendinize yeni bir isim seçin. Ben öyle yaptım. Yeni ismimle çay demledim bu akşam. Sarı Kanat, Chiapas’tan kahve getiriyor. Kızıl Koza, Ben, Sarı Kanat, Aleksi sinarit’in adasında Kos’ta güneşi paylaşacağız.
Gelip geçen küredaşlara selam olsun...