Köy Enstitüleri'nin dünyadaki yansımaları
Fotoğraf: Wikimedia Commons

Prof. Dr. Ali Arayıcı/Paris

Ulusal kurtuluş ve bağımsızlık savaşı sonrasında, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği devrimler, çağdaşlaşma, “batılılaşma” ve “avrupalılaşma” çabaları dünyanın dikkatini çeker. Kemalist dönemin uyguladığı eğitim-kültür politikasının temel amacı, bu projelerin gerçekleşmesi ve başarılı olmasına yönelikti. Yarının Türkiye’sini inşa etmek, toplumsal yapının ulusal ve kültürel bir kimlik kazanmasını sağlayacak projelerin gerçekleştirilmesinde rol oynayacak gençlerin ve gelecek kuşakların yetiştirilmesi için eğitim en önemli araçtı.

Kemalist dönem Türkiyesi’nin bu bağlamda en önemli kurumlarından birisi de bundan tam 83 yıl önce 17 Nisan 1940’ta kurulan Köy Enstitüleri’ydi. Kemalistlerin bu amaçlarını gerçekleştirmede önemli bir rol oynadı.

Köy Enstitüleri, dönemin Türkiye’sinin sosyo-ekonomik, eğitsel-kültürel, kırsal kesimin ve toplumsal yapının gereksinmelerine yanıt verecek şekilde yapılandı. Dünyada birçok ülkenin eğitim ve öğretim sistemine olumlu bir katkı sundu. Dünya eğitim ve kültür tarihine “katkı”da bulunacak kadar önemli bir kurumdu. Bununla birlikte, 3 Kasım 1928’de latin harflerinin kabul edilmesini ve 19 Şubat 1932’de kurulan Halk Evleri’nide yabana atmamak gerekir. Türkiye’nin eğitim tarihinde önemli bir yeri olan Köy Enstitüleri’nin, laik, demokratik, katılımcı ve ortak paylaşımcı özgün yapısından ve özelliğinden dolayı; dünyada tanınmış dönemin sosyalist ve kapitalist birçok eğitbilimcinin, eğitim uzmanının, düşünürün ve biliminsanının ilgisini ve dikkatini çekti. Onların esin kaynağı oldu ve onlarda önemli bir iz bıraktı. 

HİNDİSTAN’DAN MISIR’A

Bu kurumlar sayesinde, Kemalist iktidarların eğitim-kültür politikası süreç içerisinde başarılı bir ivme kazandı. Bu durumu, o dönemde yaşamış, dönemin Türkiye’sinin koşullarını çok iyi bilen ve analiz eden; yabancı düşünür, diplomat, eğitbilimci, bilim insanı ve siyaset analistlerinin bizzat kaleme aldıkları yapıtlarında görmek olasıdır.

Cumhuriyet Türkiye’sinin kazanımlarının, Kemalist devrim ve ilkelerinin, kırsal kesimde ve toplumsal yapıda yaygınlaşmasında, eğitim-kültür politikasının başarıya ulaşmasında Köy Enstitüleri son derece etkili oldu. Kemalistlerin eğitsel ve kültürel çabaları, dünyada birçok sosyalist ve kapitalist ülkede etki yarattı. İran, Afganistan, Fas, Endonezya, Suriye, Irak Mısır, Cezayir, Tunus, Malezya ve Hindistan üzerinde bu politikalar derin izler bıraktı. Aynı zamanda SSCB büyesindeki Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Rusya’daki halklar üzerinde de etkisini hissettirdi.

KİM, NE DEDİ?

Dünyada tanınmış bazı sosyalist ve burjuva eğitbilimci, eğitim uzmanı ve araştırmacıların; Türkiye’deki Köy Enstitüleri denemesi ve Halk Evleri üzerine ileri sürdükler çeşitli görüş ve yorumları şöyle.

İngiliz siyasetçi ve eğitbilimci Frederic W. Frey şöyle der; “Mustafa Kemal’in milliyetçi ideolojisiyle tam bir uyum içindeki öğretmenler, köylü çocuklarını ilerici modern insanlara dönüştürme yönünde bir öncülük coşkusu aşıladı.” Rus asıllı, siyaset-bilimci Amerika’lı George Lenczowski de şöyle yazar: “(...) Kemal’in başarısının sırrı büyük ölçüde eğitim reformunun sıkı biçimde uygulamasına bağlanabilir. Yeni kuşak köy ve lise öğretmenlerinin CHP mensuplarıyla birlikte oluşturduğu ateşli bir kadro, Kemalist fikirleri yaydı. Türk gençlerinin zihinlerini eğitimden geçirdi. Öğretmenler, Kemal’in en sadık propagandacıları haline geldi.”

J. Dewey, “Hayalimdeki okulların Türkiye’de kurulduğunu görüyorum” derken, K. Wofford, şu ifadeleri kullanır: “Türkiye’nin, Köy Enstitüleri ve Halkevleri”yle, eğitim alanında Amerika’dan daha ilerde.”

 Watson Dickerman “Köy Enstitüleri’nin eşsiz bir buluş olduğunu, Türk eğitim sisteminin bu yolda geliştirilmesi” gerektiğini ifade ederken Chares Batman, “Köy Enstitüleri, şimdiye kadar eşine rastlamadığım kıymetli öğrenim kurumudur” der.

Yine Fredrik W. Fernau, “Köy Enstitüleri, Kemalist Türkiye’nin kendine özgü ve özgün bir buluşudur” sözleriyle övgüde bulunurken, Mis Jeanette Rakin, “Siz demokrasiye ulaşmanın gerçek yolunu bulmuşsunuz. Bu Enstitüler, dengeli ve uyumlu bir toplum tipinin garantisi. Enstitülerinizde, ülkenizin kendi bünyesinden, öz kaynağınızdan fışkırma güçlü, sağlıklı bir gençlik buldum” ifadelerini kullanır.

MOZART ÇALAN ÇOCUKLAR

Arnold Toynbee’ye göre “Köy ve kent arasında uçurumu açmışsınız. Birkaç Köy Enstitüsü’nü gördükten sonra anladım ki, bu uçurum bu kurumlarla giderilebilir. Bu eğitim kurumları, köy-kent, halk-okumuşlar arasındaki uçurumu doldurmak için, pek becerikli biçimde bulunmuş bir çaredir.”

Schwarz Kessler, “Köy Enstitülerinde, kız ve erkek öğrencilerin oluşturduğu bir müzik topluluğu, bize verdikleri Batı müziği konserinde; Beethoven ve Mozart’ın parçalarını hatasız çaldılar” diye ekler.

Fay Kirby ise şu şekilde değerlendirmede bulunur: “(....) Köy Enstitüleri, bu toplumsal geçişin niteliğini en iyi kavramış olan Kemalizm prensiplerine dayanılarak; bir yandan batı uygarlığını anlama, diğer yandan da bu uygarlığa geçişin yollarını, Türk toplumunun kendi ihtiyaçlarına göre bulma fikrinin bir zaferi olmuştur. Enstitüler, fikrin kendisinde ve enstitülerin kuruluşunda veya işleyişinde bulunan bir sakatlıktan dolayı değil, dışardan gelen sakat fikirler yüzünden kapatıldı.”