İktisatçısından, işadamına, köşe yazarından, siyasetçisine, daha iki yıl öncesine kadar kriz lafını ağzına almayanların ağzını bıçak açmıyor. Ya da fırsat bulup ağızlarını açabildiklerinde...

İktisatçısından, işadamına, köşe yazarından, siyasetçisine, daha iki yıl öncesine kadar kriz lafını ağzına almayanların ağzını bıçak açmıyor.  Ya da fırsat bulup ağızlarını açabildiklerinde sanki tek bildikleri kelime krizmişçesine, kriz, kriz diye kekeleyip duruyorlar.  Bir sürü gevezelik arasında ara sıra bir iki doğru cümleyi de ağızlarından kaçırıveriyorlar.  ABD’de adettendir –bize de gelmek üzere bu adet!--, başkanlar olağanüstü durumlarda televizyon aracılığıyla  halka seslenirler.  İçinden geçilen hal olağanüstü olsa gerek, Bush da iki üç gün önce ekranları işgal ediverdi.  Yerli malı olmayan CNN konuşmasının tamamını verdi.  Ve orada Bush’un ağzından “piyasa çalışmıyor” (İngilizcesiyle, “market is not functioning”) itirafı çıkmaz mı?  Ne de olsa Aman Piyasalar! kitabının yazarıyım, şevke geldim, yazılarımı toparlayacağım yeni kitaba Batan Piyasalar! demeye karar verdim.

Haksızlık etmemeliyim, ara sıra basında lafı gevelemeyen yazılara da rastlanıyor.  Öteden beri yazılarını ilgiyle okuduğum Öztin Akgüç bence şu yaşadığımız kriz üzerine en aydınlatıcı yazılardan birini yazdı.  “Ekonomik krizlerin bir gerçek nedeni bir de tetikleyicisi ya da tetikleyicileri vardır” dedikten sonra, gerçek nedenin bizzat kapitalizmin yapısında yattığını belirtiyordu (Cumhuriyet, 26 Eylül).   Kapitalizmlerde büyümenin sürekli olmadığını hatırlatan Akgüç bence çok yaygın bir yanlışı düzeltiyordu o yazısında:

“İpotekli taşınmaz kredisi veren finans kurumlarının ödeme güçlüğü içine düşmeleri, ipotekli krediler teminat gösterilerek çıkarılmış varlığa dayalı menkul kıymetlerin geri ödenememesi, krizin nedeni gibi görülmüş ya da göstrilmiştir.  Bu olgu, krizin ana nedeni değil tetikleyicisidir.”

•••

Kapital meraklıları bilir,  geçenlerde David Harvey yıllardır verdiği Kapital’i Okuma derslerini internet aracılığı ile herkese açtı (http://davidharvey.org/).  Her dersin videosu çekilmiş, New York’ta, CUNY Graduate Center’da sınıfa Harvey’yi dinler gibi oturup izleyebiliyorsunuz.  Tavsiyeye şayan.  İlk derste Harvey nasıl olup da bu işe merak sardığını, 25-30 yıldır usanmadan her yıl bu dersi verdiğini anlatıyor.  Bu meyanda, Kapital’le tanışmasının 68 dönemine rastladığını, nasıl o ilk okuması, o döneminin hareketliliği, umudu ile bezeli ise, sonraki okumalarının da, ne yaşanıyorsa o sıralar onlarla ayrıca anlamlandığını  söylüyor.  1970’lerdeki ekonomik kriz, post-modern dalga, 11 Eylül, vs.  Hepsinin yol açtığı ayrı keşfedişler Kapital’de.

Naçizane, benim Kapital’le tanışmam Harvey’ninki kadar eski değil.  68’de Politzer, ve diğer ustaların küçük kitapları, broşürleri ile yetinmekteydim. Kapital’le 1976’daki ilk ciddi tanışıklığımdan sonra, 1984’den beri her yıl olmasa bile 15 kez Kapital Okuma dersi verdim –2’si ODTÜ’de olmak üzere.  Bir hafta once de BİLGİ’de başladık en son derse.

Ve şuralar yaşanan kriz ayrıca anlamlandırıyor bu okumayı tabii.  Akgüç’ün sözünü ettiği krizin gerçek nedeni ile tetikleyicisi arasındaki fark ve vurgu Kapital’deki vurgulardan sadece biri.  Ki bu vurgu, Kapital’in her yerine sinmiş olan öz ile görüntü arasındaki ilişki, krizin potansiyel varlığı ile gerçekleşmesi arasındaki bağlantı gibi Marx’ın orjinal katkılarıyla da doğrudan ilgilidir.  Ve de, yaşadıklarımızı anlamaya başlamak için artık değerin üretimi ile dolaşımdaki üretken olmayan faaliyetlerce emilmesi arasındaki ilişkiyi kavramaya ne dersiniz?