Google Play Store
App Store

Küba, devrimin ortaya çıkışından bu yana Filistin halkının yanında oldu. Gazze’deki çatışmaların ilk gününden beri Filistin halkına ve barışçıl çözüme verdiği desteği sürdürdü.

Küba ve Filistin arasındaki dayanışmanın köklü tarihi
Castro ve Arafat arasında yakın ilişkiler bulunuyordu. (Fotoğraf: Arafat Foundation)

Jose Ernesto NOVAEZ GUERRERO

7 Ekim günü çatışmaların tekrar alevlenmesi, Filistin halkının İsrail işgaline karşı mücadelesine yeni bir boyut kazandırdı. İsrail zulmün dozunu her geçen gün artırdı ve buna rağmen “insan hakları” söylemlerine başvurmayı seven birçok Batı ülkesi tarafından hiçbir şekilde eleştirilmedi. Bu ülkeler jeopolitik çıkarlarını gözetiyor ve gözleri önünde yaşanan soykırıma hiçbir ses çıkarmıyorlar. Anaakım medyanın çabaları ise suçluları kurban gibi göstermek ve Filistin direnişini şeytanlaştırmak üzerine kurulu.

Yıllardır sürüp giden krizin hüznüne rağmen iki halk arasında şekillenen müthiş dayanışma öyküsüne değinmeliyiz. Anaakım medyanın “korkunç ve insanlık dışı bir diktatörlük” olarak tanıdığı Karayip adası Küba, Filistin halkının en sadık dostlarından biri olarak öne çıkıyor.

FİDEL VE FİLİSTİN DİRENİŞİ

Küba Devrimi, ortaya çıkışının ilk günlerinden beri Filistin halkının yanında olmuştur. Fakat Fidel Castro’nun Arap coğrafyasına dair anlayışı, bölgedeki başlıca liderler ve direnişçilerle kurduğu ilişkiler yine de önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor. Fidel’in Filistin Direnişi liderlerinden Yaser Arafat ile kurduğu ilişki ise bilhassa önemlidir.

Bağlantısızlar Hareketi başkanı olduğu dönemde, 12 Ekim 1979 yılında konuşan Fidel, İsrail-Filistin krizine değinmişti. Kullandığı sözler bugün halen geçerliliğini koruyor. “Yahudi halkına karşı Nazilerin yürüttüğü zalim savaşı ve soykırımı tüm kalbimizle lanetliyoruz. Ancak günümüzde yaşananlara baktığımızda, o günleri en yakından hatırlatan olayların şu an emperyalistlerin ve siyonistlerin Filistin halkına karşı yürüttükleri yerinden edilme, baskı ve soykırım politikaları olduğunu görüyoruz.”

Yaser Arafat ile diyalog halinde olan Fidel, 1982 yılında 500 Filistinli öğrencinin eğitim için Küba’ya geleceğini duyurdu. Bu açıklamayla birlikte on yıllarca sürecek ve binlerce Filistinli öğrencinin tıp, mühendislik ve benzeri mesleklerde eğitim alacağı program da başlamış oldu. Günümüzde binlerce genç Filistinli halen çeşitli Küba üniversitlerinde Küba devletinin verdiği burslarla eğitim alıyor.

Fidel o yıllarda Filistin sorununu birçok uluslararası forumda dile getirmiş, uluslararası siyaset çalışmalarının bir parçası haline getirmişti. Emekliye ayrıldıktan sonra da bölgede yaşananları yakından takip etmeyi sürdürdü. İsrail’in yürüttüğü soykırım politikalarının cezasız kalmasına duyduğu öfkeyi, Granma gazetesindeki köşesinde “Gazze’de Filistinlilerin Holokostu” başlıklı yazısıyla ifade etmişti.

GÜNÜMÜZÜN KRİZİ

7 Ekim günü patlak veren şiddet sarmalı o günden bu yana korkunç ölümlere sebep oldu. İsrail, 25 bin Filistinliyi öldürdü. Bunların 10 binden fazlası çocuktu. Bu sayı artmaya devam ediyor. Birçok uluslararası örgüt hastanelere, okullara, konutlara ve camilere yönelik saldırıları kınadı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze nüfusunun yüzde 80’inin zorla yerinden edildiğini açıkladı.

Küba, çatışmanın ilk günlerinden beri pozisyonunu korudu. Filistin halkına ve barışçıl çözüme verdiği desteği sürdürdü. “Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı” kararına destek verdi. Bağlantısızlar Hareketi üyesi olarak Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü nezdinde İsrail’in yasadışı silahlar kullandığı yönündeki iddialara yönelik açıklamada bulundu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve çeşitli uluslararası zirvelerde de pozisyonunu beyan etti. Derhal ateşkes ilan edilmesi ve Filistin halkının haklarının teslim edilmesi için çağrıda bulundu.

Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel 17 Kasım günü Küba’da eğitim alan 144 genç Filistinli ile bir araya geldi. Öğrencilerle görüşen Diaz-Canel, ülkesinin Filistin halkının yanında olduğunun bir kez daha altını çizdi. 23 Kasım günü düzenlenen dayanışma yürüyüşüne binlerce Kübalı katıldı. Binlerce eylemci hem İsrail’in soykırım politikalarını hem Washington’ın bölgedeki emperyalist amaçlarını reddettiklerini beyan etti.

BM Genel Kurulu’nda 13 Aralık günü çoğunluk oyuyla alınan karara dair konuşan Küba Devlet Başkanı ülkesinin duruşunu şu sözlerle ifade etti: “İsrail’in Filistin halkına karşı uyguladığı soykırım ve ABD’nin suç ortaklığı derhal sona ermeli. BM Genel Kurulu’nda alınan bu kararın gerekleri derhal yerine getirilmeli ve Gazze’deki barbarlık sona ermeli. Filistinliler adına barış talep ediyoruz.”

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: People’s Dispatch