Kudüs’ün kadim hatırası

TEKİN UÇAR  

Kudüs her yönüyle insanlık tarihine damgasını vurmuş olağanüstü bir şehir. Tarihi, siyasi, dini ve etno-kültürel nedenlerle göçmenlerin ve yerli halkın meydana getirdiği toplumun üzerine inşa edilmiş bir şehir. Diğer şehirler de benzer şekilde etnik, ekonomik ve dini sınırlarla bölünmüştür. Ancak Kudüs’te bazı azınlıklar, ulusal rejimin otoritesini reddedecek ve belediye yönetime kızacak kadar ileri gitmektedirler. Bazıları oy kullanır, bazıları blok hâlinde devre dışı kalır. Kudüs, nihayetinde, farklı toplulukların gerçekten bir arada yaşamadan “bir arada yaşadığı” bir şehir. 

Say Yayınları etiketiyle Türkçede de yayımlanan Kısaca Kudüs adlı çalışma, Almanya doğumlu Amerikalı yazar Michael Zank’ın uzun yıllara yayılan verimi. Zank, Yahudi teolojisi ve felsefesi alanlarında uzmanlaşmış, halihazırda Boston Ünivesitesi’nde görev yapan bir akademisyen. Dinler tarihi ve dinin halkların kültürüne etkisi üzerine pek çok makale, deneme ve kitap kaleme almış. Zank bu kapsamlı metinde ise tarih öncesi dönemden modern Kudüs’e, şehrin çalkantılı tarihinin izini sürüyor. 

Zank, Kısaca Kudüs eseri için, “Bu kitap, Kudüs’ün iyiliği için duamdır” diyor. Eser kronolojik ilerlemiyor. Modern Kudüs ile başlayıp, yine modern Kudüs’le bitiyor. İkinci bölümde, Kudüs’ün kutsal bir şehir olarak ortaya çıkış hikâyesini üç farklı şekilde anlatıyor Zank ve her seferinde Kutsal Kitap geçmişinin farklı bir yönüne odaklanıyor. Üçüncü bölümde, Kudüs’ün Romalı muhripler tarafından unutulmaya mahkûm edilen eski bir Yahudi tapınak kentinden, emperyal olarak desteklenen bir Hıristiyan tema parkına dönüştürülüşünü ve aynı şehrin daha sonraki Bizanslı ve Müslüman hükümdarlar dönemindeki öbür yaşantısı ele alınıyor. 

Filistinliler Kudüs’ü Kudüs’ül Şerif olarak adlandırıyorlar. Onlar için Kudüs, Filistin’in başkenti, köklü bir tarihe sahip bir manzara ve henüz gerçekleşmemiş bir devlet. Müslümanlar geleneksel olarak Kudüs’ü, ezeli tapınak ile gelecekteki diriliş ve kıyamet gününün gerçekleşeceği yere atıfta bulunarak saygıyla anarlar. Kudüs’ü ikinci evleri hâline getiren Ermeniler için de Kudüs’ün kıymeti büyük. Bölgedeki Eski Şehir’in sahip olmaktan gurur duyduğu Ermeni Mahallesi, Osmanlı surları içindeki Ermeni Ortodoks Kilisesi St. James’in merkezinde yer alan yerleşim kalesinde, aynı adı taşıyan iki büyük azize adanmış 12. yüzyıldan kalma bir bazilikaya sahip. Yahudi geleneğine göreyse Kudüs, miqdash melekh, kutsal mabet ile birinci ve ikinci mevki, ilahi krallığın ve İsrail’in rahiplik çağrısının simgesi, kıyamette Kral Mesih tarafından yeniden inşa edilecek. 

Eserin arka kapak yazısında da söz edildiği üzere, Kudüs insanların hayal güçleri üzerinde muhtemelen dünyadaki herhangi bir şehirden daha fazla etki yaratmış vaziyette. Yalnız Yahudiler için değil; Hıristiyanlarca Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, Müslümanlar için de Hz. Muhammed’in göğe yükseldiği yer olduğu inancıyla önem taşıyor. Kudüs’ün sembolik gücü dün olduğu gibi bugün de çok büyük. Bazı kentlerin hikâyesi, insanlık tarihinin ta kendisi olabiliyor. Kısaca Kudüs de bu tarihe ışık tutmak adına bir başucu eseri niteliğinde. İyi okumalar.