Türkiye artık "küresel oyuncu" olmuşmuş. Türkiye’nin "yeni" dış politikası da, çok "aktif"miş.

Türkiye artık “küresel oyuncu” olmuşmuş. Türkiye’nin “yeni” dış politikası da, çok “aktif”miş. Bakın Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, BM Genel Kurulu’nda konuşma bile yapmış. Dünya liderlerine, uluslararası refah, barış vb. üzerine görüşlerini sunmuş. İşte “artık” gücü artan Türkiye’yi, herkes dinlemek istiyormuş.
Geçenlerde New York’ta 140 ülkenin devlet ve hükümet başkanları bir araya geldiler. Zirvenin başlığı “Bin Yıl Kalkınma Hedefleri” idi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun 2015 yılına kadar, uluslararası toplumun BM öncülüğündeki hedeflerine işaret etti. Ban Ki-Mun’un konuşmasına göre, "açlık ve yoksullukla mücadele, evrensel eğitim hakkı, cinsel eşitlik ve kadınların toplumda güçlendirilmesi, çocuk ölümlerinin azaltılması, anne sağlığının korunması, hastalıklarla mücadele, çevresel sürdürülebilirlik ve kalkınma için küresel ortaklık yaratma" hedeflerine 2015 yılına kadar ulaşılabilirdi!
“Bugün bu hedefleri yakalayacak gücümüz var. Bundan daha değerli küresel bir proje yok” diye devam etti Genel Sekreter.
Bence son zamanların en önemli uluslararası zirvelerinden biri idi bu.
Sözü ettiğim o zirvede, Ukrayna Devlet Başkanı da Viktor Yanukoviç de konuşma yaptı. Neler mi söyledi?
“Ukrayna küresel bir oyuncudur. Ukrayna bugün artık ciddiye alınan bir ülkedir. Ukrayna’da reformlar başlatılmıştır. Ukrayna küresel açlığın önlenmesinde rol oynayacaktır.” Söylenen sözler bunlar. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri de, tıpkı TSK gibi, Balkanlar ve Ortadoğu’da “barış kurucu” görevler “icra” ediyor. Basındaki Yanukoviç yanlısı “yandaş” yazarlar da, artık Ukrayna’nın küresel bir oyuncu olduğunu teyit ediyorlar.
Yani anlayacağınız, ortalık “küresel oyuncu”dan geçilmiyor.
Hatırlarsınız, bir ara size “stratejik ortaklık” modasından söz etmiştim. Şimdilerde de “küresel oyuncu” modası var.
Yanlış da anlaşılmak istemem. Türkiye’nin kendi bölgesinde ve dünyada daha etkili bir ülke olmasını, bütün dünya devletlerinin saygısını ve halkların sevgisini kazanmış bir ülke ve toplum olmasını… Bütün bunları çok çok isterim. Bu tür bir algı yaratmak için “propagandif” öğelerin de kullanılması gerektiğini red edecek değilim. Ama asıl olan gerçeklerdir!
Şöyle söyleyeyim.
Ülkenizin nüfusunun büyük bir çoğunluğu açlık sınırının altında yaşıyor ama siz de gidip BM’de “küresel açlığın önlenmesinde rol alacağız” diyorsanız, komik duruma düşersiniz.
Ulaşım ve iletişim olanaklarının artması, bilişimdeki gelişmeler, uluslararası ilişkilerin hızını ve çeşitliliğini arttırdı. Aktörler arttı. Artık sadece devletler de değil, kişiler, kuruluşlar, organizasyonlar da uluslararası ilişkilerin bir parçası.
Hatırlayın; daha birkaç gün önce “Akil Adamlar” ülkemize geldiler. İçlerinde eski cumhurbaşkanları, dışişleri bakanları… Bir rapor yazacaklarmış… Yani artık onlar da “uluslararası aktör”.
Uluslararası ilişkilerin hızı ve biçimlerindeki bu değişimlere her ülke uyum sağlamaya çalışıyor. Ve o ülke iktidarları da, halklarına bunu “artık küresel oyuncu olduk, yeni dış politika vb.” diye sunuyorlar!
“Mesele” bundan ibarettir.
Dedim ya bugünlerde dünyada “küresel oyuncu”dan geçilmiyor.
İyi oynuyorlar değil mi, bu “küresel oyuncu”lar?