Lenin’in tanımına göre 1 Mayıs’ta kutlanan, gerçek özgürlük mücadelesiydi. Sermayenin sömürüsüne, köleleştirmesine karşı emeğin dünyasını, kardeşliğin ve özgürlüğün dünyasını kazanmak için yürütülen bir mücadeleden bahsediyordu Lenin. Özgürlük, metnin merkezindeki temel kavramdır.

Lenin’in 1 Mayıs’ı: Özgürlük, sınıf bilinci ve enternasyonalizm
Fotoğraf: Wikimedia

Ateş USLU

Cenevre’de 1904 yılının Nisan ayında hava sıcaklığı rekor seviyelere ulaşmıştı. Bu bunaltıcı günlerde kentte sürgün hayatı yaşayan Rus devrimciler bir yandan Rusya-Japonya Savaşı’nın gidişatını gazetelerden takip ediyor, bir yandan da devrimci strateji başta olmak üzere pek çok konuda kıyasıya tartışmalar yapıyorlardı, ne de olsa Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin içinde Bolşevikler ve Menşevikler arasındaki ayrışmanın üzerinden bir yıl bile geçmemişti.

Savaşta Nisan ayında Rus donanması bir dizi deniz muharebesinde Japon gemileri karşısında yenilgiye uğramış, Rusya egemen sınıfları Japonya’nın beklemedikleri düzeyde bir güce sahip olduğunu fark etmişlerdi. Lenin başta olmak üzere sürgündeki devrimciler Rusya’nın iç politika meseleleri gibi dış politika ve savaş meselelerini de sınıfsal bir perspektiften yorumlama çabasındaydılar.

Bu yoğun tartışma gündemi içinde Lenin 1 Mayıs’a dair bir yazı kaleme almıştı. “Bütün ülkelerin işçilerinin sınıf-bilinçli bir hayata uyanışlarını, insanın insan üzerindeki her türlü zulüm ve baskısına karşı mücadelelerindeki dayanışmalarını, emekçi milyonların açlık, yoksulluk ve aşağılanmadan kurtulmak için yürüttükleri mücadelelerini kutladıkları gün” olarak tanımlıyordu 1 Mayıs’ı. Bunu siyasal belagatin iyi bir örneği olarak görüp heyecan duymakla yetinmeyelim, bir siyasal düşünce metni olarak inceleyelim.

Lenin’in tanımına göre 1 Mayıs’ta kutlanan, gerçek özgürlük mücadelesiydi. Sermayenin sömürüsüne, köleleştirmesine karşı emeğin dünyasını, kardeşliğin ve özgürlüğün dünyasını kazanmak için yürütülen bir mücadeleden bahsediyordu Lenin. Özgürlük, metnin merkezindeki temel kavramdır. İşçilerin daha iyi bir yaşam ve gerçek özgürlük için nehirler dolusu kan döktüklerinden bahsediyordu. Ana akım siyaset bilimi kitaplarında özgürlük liberalizmin, eşitlikse sosyalizmin temel kavramı olarak anlatılır, oysa kurucu metinlerinden itibaren sosyalist teorilerin gelişim tarihine baktığımızda özgürlüğün merkezde duran esas kavram olduğunu görürüz. Bu elbette liberal düşünürlerin özgürlük tanımından farklı bir özgürlüktür.

Lenin’in 1 Mayıs yazısı bir siyaset felsefesi metni değildir, yazar burada kapsamlı bir kavram tartışmasına girmemektedir, buna karşılık metni dikkatle okuduğumuzda kavramsal tartışmaların izdüşümlerini de bulabiliriz. Lenin, “halkı haklarını gaspetmek ve burjuvazinin elinde bir araçtan ibaret kılmak için aldatmaya yönelik olarak atılan adımlar”dan söz ettiği yerlerde “sahte özgürlük” ifadesine yer veriyordu. Sahte özgürlüğün mukabili, “gerçek özgürlük”tü, yani “sermayenin boyunduruğu altında çalışan bütün herkesin özgürlüğü”. Buradan Lenin’in sınıflı toplumlarda fiilen varolan hak ve özgürlükleri küçümsediği sonucunu çıkarmamalıyız. Ona göre işçilerin gerçek özgürlüklerini elde etme mücadeleleri içinde meclisin özgürlüğüne, örgütlenme özgürlüğüne, gazete ve kitapların özgür bırakılmasına ihtiyaçları vardı.

Lenin’in tanımına geri dönelim: Ona göre 1 Mayıs’ta işçiler her şeyden önce “sınıf-bilinçli bir hayata uyanışları”nı kutluyorlardı. Bilinç ve sınıf-bilinci kavramları Lenin’in iki yıl önce, 1902’de kaleme aldığı Ne Yapmalı’da olduğu gibi 1 Mayıs yazısında da merkezî konumdadır. Gittikçe daha fazla sınıf-bilinciyle kuşanarak, daha sıkı birleşerek ve örgütlenerek büyüyen bir işçi sınıfı zafere çok yakındı. Sınıf-bilinçli ve örgütlü proletarya Çarlık otokrasisini koruyan güçlerin sonunu getirecek, gerçek özgürlüğü kazanacaktı. Ne Yapmalı’da işçilerin ilkel düzeydeki ayaklanmalarında bile bir bilinç uyanışı olduğunu yazmıştı: Kendilerini ezen düzenin değişmezliğine inançlarını yitirip bu düzene ortak bir karşı duruşun gerekliliğini sezmişlerdi; politik sınıf-bilinciyse işçiye ancak dışarıdan (ekonomik mücadelenin, işçilerle işverenler arasındaki ilişki alanının dışından) verilebildi. Bu görev elbette partiye aitti. 1 Mayıs 1904 metninde sosyalist partilerin taşıması gereken politik bilince dair bir değini olmasa da Lenin’in bilinç konusundaki değinilerinin arka planında halen Ne Yapmalı’daki “dışarıdan bilinç” vurgusunun olduğunu tahmin edebiliriz.
Metinde çarpıcı olan üçüncü unsur, dünya işçilerinin dayanışmasına verdiği önemdir.

Egemenler halkın dikkatini dünyanın öteki ucunda (Japonya'da) cereyan eden savaşa vermesini arzu ediyorlardı, ancak savaş, hükümetin ve Çarlık otokrasisinin zayıf noktalarını da ortaya çıkarmış, bütün maskeleri indirmişti. Metni sekiz saatlik işgünü talebinin ve “kahrolsun haydut ve soyguncu Çarlık otokrasisi” sözlerinin yanında “Yaşasın uluslararası devrimci sosyal-demokrasi” nidasıyla sonlandırmıştı.

Biraz da bu yazının yazılmasından hemen sonrasına bakalım. Lenin için 1904’ün yaz ayları bir hayli yoğun geçecekti. Bolşevik-Menşevik ayrışmasının yaşandığı 1903 Kongresi’ni ayrıntılarıyla ele aldığı Bir Adım İleri İki Adım Geri’yi bu aylarda tamamlamıştı. Yine 1904 yazında sosyalist düşünür Aleksandr Bogdanov’la tanışmıştı; Rusya’da büyük bir etki sahibi olan Bogdanov sayesinde Bolşevik grubu güçlenecekti. Ancak bir süre sonra Bolşevikler kendi aralarında bölüneceklerdi: Lenin siyasal mücadeleyi partinin esas görevi olarak tanımlarken Vperyod gazetesi etrafında toplanan Bodganov ve Lunaçarskiy, Bazarov, Gorkiy gibi devrimciler parlamenter mücadeleye, burjuva politikasına katılıma karşı çıkıyordu. Tartışmanın düğümlendiği noktalardan biri, sınıf-bilincinin nasıl tanımlanması gerektiğiydi. Bogdanov devrimci öncü örgütün bir proleter kültür geliştirip devrimi hazırlayabileceği kanaatindeydi. Lenin’e göreyse sınıf-bilinci ve devrim öncü örgütün kendi başına, iradi bir müdahaleyle ve kültür yoluyla yaratılamazdı; iktisadi koşullar ve siyasal mücadele, devrimci örgütün iradi müdahalesinin ve sınıf bilinçlenmesinin imkân ve sınırlarını oluşturuyordu. Dolayısıyla politik mücadele ve nesnel iktisadi şartlardan bütünüyle bağımsız bir sınıf-bilinci mümkün değildi.

1904’te yazılmış bir 1 Mayıs metni yüz on dokuz yıl sonra nasıl okunabilir? Özgürlüğü dar anlamda siyasal bir konuya, işçi sınıfının kazanımlarınıysa dar anlamda iktisadi bir meseleye indirgemeyip “gerçek özgürlük”ü sosyalizmin ve işçi sınıfının mücadelesinin temel hedefi olarak tanımlamasıyla, günümüzde neredeyse bütünüyle gündemden düşen sınıf-bilincini sosyalist stratejinin yapıtaşı olarak almasıyla, yine günümüzde pek hatırlanmayan enternasyonalizmi hükümetlerin ve egemen sınıfın savaş çağrıları yoluyla farklı ülkelerden, farklı uluslardan işçileri birbirine düşman etmesinin panzehiri olarak görmesiyle Lenin’in 1 Mayıs 1904 yazısı yüz on dokuz yıl sonra hatırlanmayı hak ediyor.

Kaynakça:

Lenin, V. İ., “1 Mayıs” [1904], https://sendika.org/2013/04/1-mayis-v-i-lenin-42748/ (erişim tarihi: 21.04.2023); Ne Yapmalı? Hareketimizin Acil Sorunları, çev. Arif Berberoğlu, İstanbul: Evrensel, [1902] 2011.
Steila, Daniela, “Lenin’s Philosophy in Intellectual Context”, Tom Rockmore ve Norman Levine (haz.) The Palgrave Handbook of Leninist Political Philosophy, London: Palgrave Macmillan, 2018, s. 89-120.