Leonardo da Vinci’ye saygı
İBRAHİM KARAOĞLU
Yaşamı boyunca, hep kendine yolcu. İçsel yolculuklarla çizmiş düşlerinin, sezgilerinin atlasını. Ve o atlasın içini bilimle, kültürle, sanatla doldurmuş. İtalya’nın Toscana’sındaki Vinci’den başlayıp, tarihin en karmaşık sayfalarının içinde duran, Fransız krallarına ev sahipliği yapmış, tarihe yön vermiş Amboise’a kadar uzanan uzun, varyantlı yollarda çizilmiş ömrünün yazgısı. Hiçbir yerin yerlisi olamadan yaşamış, ruhuna yolculuk ateşi üflenmiş seyyahlar gibi.
Çocukluğunda böcekleri, hayvanları, çiçek açan ağaçları ve doğanın bütün biçimlerini gözlemleyip taslaklar çizmiş durmadan. Gücünün, zekasının bilincine vararak, her şeyi merak ederek yaşamış. Sigmund Freud onun için “Herkes uykudayken, gökyüzüne karanlık hakimken erken uyanmış bir adam”dır der. Daha çocuk yaşlarında, Floransa’nın en iyi heykeltıraş, ressam ve tasarımcısı Andrea del Verrocchio’nun çırağı olur. Resimden heykele, boyadan bronza, mermere, altına, gümüşe kadar her türlü yapıtın ve malzemenin teknik bilgilerini öğrenir.
Ressamlığının ilk evresinde, ustası Verrocchio’nun etkisinde kalır. Sonraları kendine özgü çizme biçimleri ve teknikler geliştirir. Mürekkeple hızlı çizimler yapar. Çıraklığı bittiğinde de bağımsız bir sanatçı olur. Her çalışmasına basit taslaklarla başlar. Ve yıllarca çizerek, binlerce sayfa eskiz defterleri oluşturur. İnsan ve hayvan bedeninin oranlarını mimari bir yapı gibi inceler. Bedenin her bir parçasını bütünün bir kısmı olarak gösteren çizimlerle, bedenin oranlarının geometrik oranlarla ilişkisini görsel olarak yorumlar. Becerileri olgunlaştıkça, çoğalır çizimleri.
Mühendislikten mimarlığa, matematikten geometriye, resimden heykele her şeyle uğraşarak tüm hünerlerini çoğaltır. Leonardo’nun desenleri, çevresindeki tüm biçimleri görme yöntemidir. Gördüklerinin ve düşlediklerinin günceleridir çizimleri. Nefes kesici bir ustalıkla oluşturduğu defterleri, çizimlerindeki ayrıntıların varsıllığıyla, tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük dehasının çok yönlü zekasını yansıtıyor. Mimari, resim, mekanik icatlar, insan anatomisi, bitkiler, haritalar, havacılık ve pek çok konuda çizdikleri, yazdıkları bugün de büyülüyor bizi. Onun varsıl düş dünyasının en kıymetli günceleridir defterleri.
Yaşama veda ederken “Tanrı’yı ve insanları gücendirdim, çünkü çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmedi” diyen Leonardo da Vinci sıradışı bir dehaydı. İnsanlığa adanmış bir ömrün sembolü oldu. İnsanlık, onun mirasıyla yepyeni bir çağa ulaştı. Yaşamı boyunca düş gücünün sınırlarına yolculuk etmiş. Bilinmezliklerle dolu bir dünyanın, en keşfedilmemiş imgelerine ulaşarak, onları zapt ederek yaşamış. Ömrünün hiçbir menzilinde yorulmadan, mükemmel olanı aramış. “İmkansızı istemekten vazgeçmeyin” der ya, imkânsız olanı aramış durmadan. Ölümünden bu yana 502 yıl geçti. Ölümünün 500. yılında dünyanın çok önemli kültür merkezlerinde, galerilerde, müzelerde sergilerle, konferanslarla anıldı Leonardo da Vinci. Bu etkinlikler kapsamında biz de bir grup Türk entelektüel (ressam, heykeltıraş, yazar, şair, yönetmen, gazeteci, sanatçı) “Leonardo da Vinci’ye Saygı” adlı bir yolculuk yaptık Türkiye’den Amboise’a. Leonardo’nun, ömrünün son üç yılını yaşadığı mekanları ziyaret ederek, günlerce onu andık. Ve tüm katılımcılar onun izinde; sezgilerinin, hayal güçlerinin zembereğini kurarak, üretecekleri yapıtların nüvelerini biriktirdiler. Kadim zamanlardan bu yana sanatın en temel izleğidir “yolculuk.” Ve bizim Leonardo da Vinci’ye yolculuğumuz; dünyanın ve tarihin akışını değiştiren bir büyük üstadın izinden; geçmişe, insanlığın en önemli hafızasına yolculuktu. O yolculuğun serüvenini büyük bir kültür/sanat etkinliğine dönüştürdük.
Bir yolculuğun öyküsü oldu bu etkinlik; insanın insana yolculuğunun öyküsü. Bu yolculuğa katılanlar, Leonardo’ya gönderme yaptıkları yapıtlarıyla çoğalttılar etkinliğimizi. Çağdaş Türk Sanatı’nın en önemli birikimlerini oluşturan, sanatımıza eşsiz değerler katan, öncü ustalar ve genç sanatçılar; yaratıcı güçlerinin, yaşamsal imgelerle yüklü birikimlerinin, özgün biçemlerinin varsıllığıyla yüklü yapıtlar oluşturdular: Düşlerinin renkleriyle boyanmış görsel bir bellek.
Leonardo da Vinci, 500. ölüm yıldönümünde, dünyanın çeşitli yerlerinde, onuruna düzenlenen çok büyük organizasyonlarla anıldı. Üniversite, müze ve galerilerde özel etkinlikler ve gösterimler düzenlendi. Doğduğu köydeki müzede, sanatçının ilk resmi sergilenirken, duvar resmi “Son Akşam Yemeği”nin betimlendiği büyük halı da Clos Lucé Şatosu’nda sergilendi. Amboise’da sergilenen bu halı 500 yıldan bu yana ilk kez Vatikan Müzesi’nin dışına çıktı. Londra’da açılan “Leonardo da Vinci: Çizimlerle Hayat” sergisi, İngiltere’nin 12 farklı kentinde de sergilendi. Ve Louvre Müzesi’nde Leonardo da Vinci’ye ithaf edilerek açılan sergi binlerce kişi tarafından izlendi. Ülkemizde de, “Leonardo da Vinci’nin 500. ölüm yıldönümü” nedeniyle bir büyük sergi, film ve kitabı biz gerçekleştirdik. Bir grup entelektüel sanatçı, Paris’te yaşayan ressam Onay Akbaş’ın düşlediği “Leonardo da Vinci’ye Saygı” projesini, İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünde ve Emre Sefer’in yapımcılığında, Leonardo’nun ömrünün son üç yılını yaşadığı Amboise kentine bir yolculuk yaparak başlattık. Yolculuk sonrası, her sanatçı, orada duyumsadıklarını; Leonardo’ya gönderme yaptıkları resim, heykel, kitap ve belgesel bir filme dönüştürerek, İstanbul, İzmir, Bodrum ve Ankara’da sanatseverlerle buluşturdular. Pandemi koşulları sonrasında Fransa (Amboise) ve İtalya (Vinci) sergilerini gerçekleştirecek olan “Leonardo Da Vinci’ye Saygı” ekibi bu proje için yapılan tüm yapıtları çok büyük bir sanat şöleniyle 11 Haziran’da, Mersin Yenişehir Belediyesi’nin girişimiyle, Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde Mersinli sanatseverlerle de buluşturacaklar.
Devrim Erbil, Ergin İnan, Tülin Onat, Yalçın Gökçebağ, Fevzi Karakoç, Bedri Baykam, Onay Akbaş, Cem Sağbil, Mercan Dede (Arkın Ilıcalı), Barış Sarıbaş, Bahar Organer, Burçin Erdi gibi sanatçıların, çok büyük boyutlu resim ve heykelleri sergilenirken Prof. Dr. İlber Ortaylı, Şair Ahmet Telli, Yazar Nedim Gürsel, Sunay Akın, İbrahim Karaoğlu, Metin Celal, Durmuş Akbulut ve Yalın Alpay’ın yazılarından ve sergilenen yapıtlardan oluşan “Leonardo da Vinci’ye Saygı” kitabı sanatseverlere ulaşacak. Yönetmen Durmuş Akbulut’un, proje katılımcılarının Fransa ve Türkiye’de gerçekleştirdikleri etkinliği yansıtan “Leonardo da Vinci Belgeseli “sergi etkinlikleri süresince her gün izlenecek. Etkinlik kapsamında, tiyatrocu Mehmet Erbil’in çocuklar için hazırladığı oyun da sanatseverlerle buluşacak.