Loukianos ve uzay operası
Edebiyat tarihinin ilk bilimkurgu eseri kabul edilen Loukianos’un Gerçek Bir Hikâye adlı eserini dosyamız için çevirmeni Emre Poyraz anlattı
EMRE POYRAZ
“Ne anlatacak doğru düzgün bir hikâyem var ne de şaşırtıcı maceralarım. Bu yüzden yalanlarla dolu bir hikâye anlattım. Ama benim yalanım diğerlerinden daha dürüst zira gerçek olmayan şeyleri anlattığım halde en azından bir yalancı olduğumu söyleyerek dürüst davranıyorum.”
Bu sözler Loukianos’un Gerçek Bir Hikâye eserinin hemen girişinde yer alıyor. Aslında yazarın kurgusu onun kaleme aldığı diğer iki metni olan “Yalansever” ve “Tarih Nasıl Yazılmalıdır?” metinlerinin sonucudur. Loukianos, Yalansever metninde hem tarihçilerin hem de filozofların gerçekte yaşanması mümkün olmayan olayları nasıl gerçek gibi anlattıklarını ve bu hikâyelerin dönemin diniyle harmanlanarak nasıl eleştirilmez bir hale getirildiğinden bahseder ve kendi satirik üslubuyla bunları alaya alır.
Tarih Nasıl Yazılmalıdır? metninde ise dalkavukluk yaparak ya da mevcut güce kendilerini sevdirmek uğruna hakikati mitle harmanlayan tarihçileri eleştirir ve tarih yazıcılığının nasıl yapılması gerektiğini anlatır. Gerçek Bir Hikâye ise tüm bu eleştirilen isimlere öykünerek kaleme alınmış fantastik bir seyir defteridir. Loukianos dünyada, uzayda ve bir balinanın midesinde yarattığı fantastik dünyasına Homeros, Herodotos ve türevlerinin anlattığı fantastik hikâyeleri kendi satirik üslubuyla harmanlayarak yerleştirir. Bunun neticesinde ise belki farkında olmadan edebiyat tarihinin ilk bilimkurgu hikâyesini kaleme almış olur.
Gerçek Bir Hikâye’nin teması aslında yolculuktur. Okuyucuya aktarılan fiziksel yolculuk aslında içerisinde örtük bir şekilde zihinsel yolculuğu da barındırır. Bu nedenle Loukianos eserde manevi, fiziksel, felsefi ve psikolojik her türlü görevi yerine getirmeye memurdur. Eser bu yapısıyla Homeros’un Odysseia’sına öykünür zira Loukianos’un yolculuğu da başlangıçta deniz yolculuğudur. Denize açılmak; yelken açmak Hellen anlatısında ve düşüncesinde hakikat arayışı için oldukça uygun bir metafordur. Eserde birden fazla olağanüstü yolculuk işlenir. Şüphesiz aslında bunlar tarih yazımı eleştirisidir.
“Öğleye doğru, daha henüz ada gözle görünüyorken aniden bir kasırga patladı, gemiyi hızla çevirmeye başladı ve birdenbire yaklaşık üç yüz stadion kadar yukarı kaldırdı ve bir daha asla bizi denize indirmedi. Gemiyle gökyüzünde savrulurken aniden bir rüzgâr daha sert şekilde yelkenlerimizi doldurdu. Yedi gün yedi gece boyunca havada seyahat ettik. Sekizinci gün ise havadaki boşlukta, küre şeklinde ve ışık saçan, adaya benzer harika bir ülke gördük. Aşağı tarafımızda ise içerisinde şehirler, denizler, ormanlar ve dağlar bulunan başka bir ülke daha vardı. Anlaşılan orası bizim dünyamızdı!”
Ay’a yolculuk kısmında ise Loukianos bir edebiyat eleştirisi ve seleflerinin yalanlarının parodisini yapar. Bu bölümde MS 2. yy’da yaşamış olan Antonius Diogenes’inTa Huper Thulen Apista; Thule Ötesindeki Harikalar eserine öykünür. Diogenes’in roman kategorisinde değerlendirebileceğimiz eseri maalesef sadece fragmanlar halinde günümüze ulaşmıştır. Gerçek Bir Hikâye’nin uzay macerası bölümü Jules Verne’nin 1865 yılında yayımlanan Ay’a Seyahat romanı için ilham kaynağı oluşturur.
Yine aynı şekilde 1930’lardan itibaren popüler olmaya başlayan 'uzay operası' türüne de arketip oluşturur. Özellikle gezegenler arası emperyal mücadelenin konu alındığı Ay’a yolculuk kısmı, 1977’de bilim kurgu ve uzay operası türleri için zirve olacak George Lucas’ın Star Wars’una da arketip oluşturur. Loukianos bize MS 2. yy’ın bakış açısıyla detaylı bir uzay yolcuğu betimlemesi sunar. Gerçek Bir Hikâye bu özelliğiyle bilimkurgu türünün, günümüze ulaşan, en eski örneği olarak kabul edilir. Bu kısımda Güneş ve Ay arasında geçen bir savaş anlatılır. Loukianos ise bu savaşta taraf olmak zorunda kalan bir yolcudur.
Yazarın bir başka metni olan Astroloji aslında Gerçek Bir Hikâye’nin motivasyon kaynağının Hellen dini olduğunu da bize anlatıyor. Hellen Dini’nde gökyüzüyle ilişkili olan ne kadar tanrısal varlık varsa, Gerçek Bir Hikâye’deki uzay savaşının ana karakterleri olarak karşımıza çıkar. Tabii bunun dışında devasa karıncalar, sebzeden kanatları olan uçan savaşçılar vs gibi fantastik yaratıklar da mevcuttur. Hatta Loukianos, günümüzün görüntülü konuşma teknolojisinin bile ilk örneğini bu öyküsünde bizlere anlatır. Loukianos, MS 2. yy’da Roma İmparatorluğu’nun Syria Eyaletindeki Samosata’da, bugünkü adıyla Adıyaman Samsat’ta doğmuştur. Yani bir anlamda edebiyat tarihinde uzaya gitmeyi hayal eden ve uzay betimlemesi yaparak bir kurgu oluşturan ilk yazar bizim topraklarımızdan çıkmıştır.