Lula’nın hükümetinin önünde büyük zorluklar var. Eski sağcı Devlet Başkanı Bolsonaro rejiminden sonra ülkede tam bir kaos havası hakim. Fakat bir liderin ülke içindeki problemleri halletmesinin ön koşulunu, uluslararası sorunları çözmek olarak görmesi ilham verici.

Lula, Batı egemenliğine başkaldırıyor
Lula, Londra'da yaptığı konuşmada Assange'a desteğini ifade etmişti. (Fotoğraf: AA)

Julia FELMANAS

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, İngiltere ziyareti esnasında “Küresel Güney” ülkelerinin çıkarlarını ön plana çıkarmayı tercih etti. Çatışma yerine diplomasi yolunu benimseyerek Julian Assange’ın tutukluluğuna da karşı çıktı. Brezilya’nın dünya sahnesinde edinmek istediği yeni rolün ipuçlarını gördük.

Kral Charles’ın Londra’daki taç giyme törenine binlerce insan katıldı. Lula da Silva da onlardan biriydi. Kralın taç giyme törenine katıldıktan sonra davetlisi olduğu Başbakanlık ofisine gitti ve Rishi Sunak’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı James Cleverley ile görüştü.

Jair Bolsonaro’nun başkanlığı döneminde alıştığımızın aksine Lula, Devlet Başkanı sıfatıyla ve ülkesinin çıkarlarını savunmak için üçüncü kez dünyayı dolaşıyor. Kısa süre önce Çin’deydi ve 10 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzaladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bu tutara 2 milyar dolar daha eklendi. Dahası, Portekiz ziyareti esnasında da bazı anlaşmalar imzaladı, İngiltere ve ABD’yi “Amazon fonuna” katkı yapmaya ikna etti. Brezilya’nın bu projesi yağmur ormanlarının geleceğini korumayı amaçlıyor ve İspanya ile Fransa’nın da fona destek verebileceği düşünülüyor.

Lula’nın yeni başkanlık döneminde güçlü küresel ilişkiler inşa etmeye öncelik vermesi, Brezilya’nın dünya sahnesinde olması gereken yere dönebilmesi açısından önemli. Bolsonaro iktidarı döneminde uluslararası anlaşmalar yaparak Brezilya halkına daha iyi fırsatlar sunma stratejisi ihmal edilmişti. Benzer şekilde, yeşil ekonomiye geçiş fırsaları da tümüyle bir kenara bırakılmıştı.

Tabii bu ticaret anlaşmaları Lula’nın Brezilya için belirlediği hedeflerin tamamını özetlemiyor. Geçtiğimiz sene göreve gelmesinden bu yana uluslararası diplomasi alanında ustaca hamleler yaptı. Rusya’ya Ukrayna istilasını sona erdirmesi çağrısı yapan liderler arasında etkili bir duruşa sahip ve tarafların çözümü istişare masasında bulmaları gerektiğini savunuyor. Geriye dönüp baktığımda, barış ihtimalinin tüm dünya tarafından bu denli görmezden gelindiği başka bir dönem daha hatırlamıyorum.

ÇALIŞKAN LULA

Brezilya’nın “tarafsız müzakereci” rolünü pekiştirmek, 77 yaşında eski bir metal işçisi ve sendikacı olan Lula’nun dünya turuna çıkmasındaki başlıca amaçlardan biri. Çin’deki yorucu ziyaretinden hemen sonra İngiltere’ye gitti. Öncesinde ise BAE, İspanya ve Portekiz ziyaretleri vardı. Lula’nın özel temsilcisi ve eski bakanı Celso Amorim, bugünlerde Volodimir Zelensky ile görüşecek. Mart ayında ise Putin ile görüşmüştü. Bu çabalar, uluslararası topluluğun her iki ülkeyi de yiyip bitiren savaşa, diplomatik bir çözüm bulması gerektiği anlayışına dayanıyor.

Tabii Lula’nın bir amacı daha var. Küresel Güney’in “pozisyonunu” masaya getirmek istiyor. “Barış için barış” anlayışından öte, Ukrayna savaşını gelişmekte olan ülkeler açısından ele alıyor ve bu ülkelerin ABD ya da Rusya arasında taraf seçme zorunluluğuna karşı çıkıyor. Örneğin, Rusya’dan alınan gübrenin fiyatı savaş döneminde çığrından çıktı ve gelişmekte olan ülkeler bu faturayı ödemek istemiyor.

Lula’nın Küresel Güney konusundaki fikirleri Londra’da düzenlediği basın toplantısı esnasında açık ve netti. Gazetecilere Hindistan’ın önemini hatırlattı; bir gazetecinin “Tüm önemli dünya liderleri ile görüştünüz” sözüne, “henüz Modi ile görüşmediğini” söyleyerek yanıt verdi. Ayrıca, kralın taç töreninin Afrikalı liderlerle görüşmek için fevkalade bir fırsat olduğunu da söyledi.

Lula’nın aklında reform var. Dolayısıyla Birleşmiş Milletler’e yönelik yapıcı eleştirilerini de seslendirdi. BM’nin 1945 sonrası dönemin jeopolitik alışkanlıklarını devam ettirdiğini söyledi. “Yeni dünyada, yeni yönetim düzenine ihtiyacımız var” dedi. “Diğer kıtaların, diğer ülkelerin daha fazla temsil edilmesi gerek. Güvenlik Konseyi’nde daha fazla ülkenin kalıcı sandalyesi olmalı” dedi. Brezilya, BM Güvenlik Konseyi’nde kalıcı sandalye kazanmak için uzun süredir çabalıyor. Lula Hindistan, Nijerya, Güney Afrika gibi ülkelerin de konseye dahil edilmesinin, BM’nin gelecekte güçlü bir kurum olarak kalabilmesi için önemli olduğunu düşünüyor.

Lula, iklim değişikliği konusunda da Avrupalı hükümetleri eleştiriyor. COP15 iklim zirvesinde gelişmekte olan ülkelere vaat edilen 100 milyar doların hesabını soruyor ve Küresel Kuzey’in kendi kapitalist kalkınması için kullandığı “karbon borcunu” Güney ülkelerine ödemesi gerektiğini, Güney’in çevreyi onlar kadar kirletmeden gelişebilmesinin ancak bu şekilde sağlanabileceğini söylüyor.

Tabii ki haklı. Çevreyi ve iklimi korumak tüm ülkelerin sorumluluğu. Fakat bunun koşulu, Küresel Güney ülkelerinin düşük yaşam standartlarını kabul etmesi olamaz. Ağustos ayında tüm Amazon ülkeleri ile birlikte yaptığı toplantıyı hatırlatan Lula, Fransa’ya da katılımcı olması için hatırlatmada bulundu, çünkü Fransız Ginesi sebebiyle Fransa da teknik olarak bir Amazon ülkesi. Brezilya’nın Kongolu ve Endonezyalı liderlerle görüşmeye devam edeceğini, amacının yerküredeki tüm tropikal ormanların korunmasını sağlamak olduğunu söyledi. COP30 toplantısının Amazon ormanlarının kalbinde yer alan Para şehrinde yapılmasını arzuladığını da sözlerine ekledi.

İLHAM VEREN POLİTİKA

Belki de İngiltere’deki en dramatik sözleri, Julian Assange’ın tutukluluğu üzerine oldu. Lula defalarca siyasi gerekçelerle tutuklandığı için bu konuyla bilhassa ilgileniyor. Konuyla pek de ilgilenmeyen gazetecilere seslendi; “Amerika’nın kirli numaralarını deşifre eden bir gazeteci hapse atıldı ve muhtemelen hapiste ölecek. Biz ise onun özgür kalması için hiçbir şey yapmıyoruz. Bu, utanç verici…”

Lula’nın hükümetinin önünde büyük zorluklar var. Bolsonaro rejiminden sonra ülkede tam bir kaos havası hakim. Kongre’de sağcılar çoğunlukta ve faşizm tehlikesi her zaman olduğu gibi gerçek. Banka ve medya kurumları ise rejime karşı alenen düşmanlık sergiliyor. Fakat bir liderin ülke içindeki sorunları çözmenin ön koşulunu, uluslararası sorunları çözmek olarak görmesi ilham verici. Lula’nun Küresel Güney ülkelerinin sözcülüğüne soyunması, Global Kuzey’in ayak sürümesine bir son verebilir. Kolektif eylem, dayanışma ve barış, dünya sahnesinden bir süredir eksik. Lula’nın başarılı olup olamayacağını zaman gösterecek.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Tribune Mag