Can Şafak imzalı ‘Maden-İş Tarihine Tanıklıklar 1-2’ kitabı Sosyal Tarih Yayınları imzasıyla yayımlandı. Şafak kitabı için “Emek tarihine ve sol siyasi tarihe katkı getireceğini ve araştırmacılar için de bir başvuru kaynağı olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Maden-İş tarihi, emeğin mücadelesi


ZAFER AYDIN

Can Şafak’ın “Maden-İş Tarihine Tanıklıklar” kitabı, TÜSTAV Sosyal Tarih Yayınları tarafından kısa süre önce yayımlandı. Kitap, iki cilt halinde Maden-İş’in 1965-1980 döneminin tanıklarıyla yapılan söyleşilerden oluşuyor. Dönemin iz bırakmış eylemlerinde, örgütlenme ve mücadelelerinde yer almış sorumluluk üstlenmiş aktörlerinin birinci elden tanıklıklarıyla kitap bir döneme ışık tutuyor. Sadece sendikal harekete ilişkin değil, solun işçi sınıfı içindeki örgütlenmesine, sendikal mücadeleye bakışına dair de önemli tanıklıklar kitapta yer almakta. 25 yılı aşkın bir süre mesai arkadaşlığı yaptığımız Can Şafak’la “Maden-İş Tarihine Tanıklıklar” kitabı üzerine konuştuk.

► Kitabın alışılmışın dışında bir formatı olduğunu söyleyebiliriz, Kitabın konusu ve içeriğiyle ilgili neler söylemek istersin?
Söylediğin gibi kitap, hafızalardaki, tarihi yazıya dökmeyi amaçlıyor. DİSK’in kurucu ve lokomotif sendikası Maden-İş’in 1965-1980 dönemini ele alan bir sözlü tarih çalışması. Ancak bu dönemin bir kesitine odaklanıyor ve alt yapısını, gene TÜSTAV Sosyal Tarih Yayınları’ndan çıkan Büyük Grev 1977 (2012) ve Ereğli 1965-1980 Çelik İşçileri (2015) kitaplarımın beş yılı aşan hazırlık sürecinde dönemin ve olayların tanıklarıyla yaptığımız görüşme kayıtları oluşturuyor. Dolayısıyla, Maden-İş’in 1965-1980 döneminin bütününe değil ama bu dönemin bir bölümünü ele alıyor, tartışıyor. Kitap iki konuya odaklanıyor: Biri, öncesi olsa da Maden-İş’in 1977 Mayıs ayı sonunda MESS’e karşı toplu grev çıkışıyla başlatabileceğimiz Büyük Grev süreci, diğeri ise, Karadeniz Ereğlisi’nde Maden-İş’in 1965-1980 dönemindeki örgütlenme, toplu pazarlık mücadeleleri.

► Kitapta dönemin sol siyasetinin de ele alındığını ve tartışıldığını görüyoruz. Son dönemde Türkiye solu içindeki çeşitli akımların kendi tarihlerini yazıya döken çalışmaları dikkat çekiyor. Senin bu çalışman da esas olarak bir sendikanın, Maden-İş’in tarihini konu alsa da bir yanıyla sol siyasetin bir dönemiyle de yakından ilgili.
Çok doğru. Gerek Maden-İş’in ve gerekse ele aldığımız bu iki mücadele sürecinin, dönemin koşullarından, siyaset alanında, solda ve sendika hareketinde ‘60’ların ve ‘70’lerin hızla gelişen olaylarından ayrılamaz oluşu nedeniyle bu kaçınılmaz oldu. Söyleşilerimiz ya da tartışmalarımız, sözünü ettiğim iki spesifik başlığın kendi dinamiklerini de aşan çok geniş bir perspektife oturdu. Bu dönem, üç askeri darbenin yaşandığı bir dönem; 1960, 1971 ve 1980. TİP de, DİSK de bu dönemde kuruldu. Sosyalist sol ve sendika, işçi hareketi tarihinin en büyük yükselişini bu yıllarda yaşadı. ‘68 Baharıyla öğrenci gençlik sola yöneldi, işçiler, 1969, 1970 yıllarında örgütlenen büyük işyeri işgalleri ve direnişlerle DİSK’e katılmaya başladılar ve bu direnişlerin merkezinde Maden-İş vardı. 15-16 Haziran yaşandı. ‘70’lerde ise Maden-İş’in olduğu kadar solun ve sendika hareketinin tarihi açısından da göz ardı edilemeyecek bir olgu ya da faktör de Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) 1973 Açılımı idi. 1974’te Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP), 1975’te Türkiye İşçi Partisi (2. TİP) kuruldu. Dolayısıyla işçilerin sosyalist yükselişle, solun da sendikalarla çok yakından ilgilendiği bir dönemden söz ediyoruz.

Bu noktada, Maden-İş’in 1974’te toplanan 21. Genel Kurulu’na ve DİSK’in 1975’te toplanan 5. Genel Kurulu’na işaret etmek istiyorum. Bu iki genel kurulla başlayan değişim, Maden-İş’in ve DİSK’in 1980 Eylülü’ne kadar olan dönemi açısından kritik önemdedir. 1974’te Maden-İş’te yaşanan gençleşme, sosyalist ya da devrimci kadroları yönetime taşır ve 1975’te DİSK’ten başlayan ve Maden-İş içinde süren siyasî süreçlere, TKP’nin DİSK’e ve Maden-İş’e hâkim olma mücadelesi damgasını vurur. DİSK kitlesel mitingler örgütler, 1976’da 1 Mayıs kutlanır ve bu yükselişin militan gücü Maden-İş’tir. 1976 DGM Direnişi’ni 1977 1 Mayıs’ı ve aynı yıl örgütlenen Büyük Grev izler. Sermayenin büyük çaplı ve cepheden saldırısıyla sınıf mücadelesini yeni, kritik bir noktaya taşıyan DGM Direnişi, 1977 1 Mayıs’ı Türkiye’nin siyasî tarihi, işçi sınıfı tarihi içinde silinmeyecek izler bırakır. Sol siyasette ve tabii sendikalar içinde önemli tartışmalar yaratır. Nihayet, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in 28 Temmuz 1977 tarihinde yaptığı Ulusal Demokratik Cephe (UDC) çağrısıyla DİSK’in kendi içinde sürüp gitmekte olan iç çekişmeleri görünür hâle gelir. DİSK’in kavgası kendi içine bükülür. TKP-CHP kavgası DİSK içindeki diğer sol kesimi de içine alarak büyür ve TKP’ye karşı bir ittifaka dönüşür. 1977 yılı sonunda toplanan DİSK Genel Kurulu sonunda, Maden-İş çizgisi -ve yöneticileri- DİSK yönetiminden tasfiye edilirler. Maden-İş, Baysen ve Banksen, DİSK’ten geçici olarak ihraç edilirler.

► Kitabın odaklandığı süreçlerden bir olan Karadeniz Ereğlisi’nde bu dönemde Maden-İş içinde yaşanan sert çatışmalar DİSK içindeki bu çatışmayı etkilemişti kuşkusuz.
Elbette. Aslında, Ereğli’de 1978 yılı başlarında Maden-İş içinde ortaya çıkan, sözünü ettiğin bu sert sendika rekabeti genel gidişatın bir parçası ve sonucuydu bir yandan da. 1978 Şubat’ında Karadeniz Ereğlisi’nde Maden-İş’e karşı Devrimci Maden-İş kurulmuş, olaylar Ereğli’den İstanbul’a sıçramıştı. DİSK yönetimi kendi üyesi olan Maden-İş’e karşı kurulan Devrimci Maden-İş’ten yana tutum almış ve bu süreç DİSK ve Maden-İş içindeki ayrışmayı derinleştiren bir faktör olmuştu.

► Karşılıklı olarak birbirini besleyen ya da büyüten süreçler bunlar değil mi? Temelinde de siyasi ayrışma ve farklılıkların olduğu…
İşte bu nedenle 1965-1980 dönemi Maden-İş tarihi, dönemin siyasî koşulları, özellikle de DİSK’in ve TKP’nin 1973 Atılımı’ndan 1980’e kadar olan döneminin tarihi dışında anlaşılamaz. Böyle bir tarih söyleşisi ve yazımı, siyasette ve sendika hareketinde bu dönem boyunca yaşanan süreçleri de kapsar. Öyle de olmuştur ve bu kitapta yer alan ve iki ayrı spesifik başlık, yani Büyük Grev ve Ereğli süreçleri üzerinde yürütülen söyleşiler, bu iki süreci etkileyen olayların karmaşıklığı, iç içe geçmesi nedeniyle çoğu kez bu başlıklardan uzaklaşmış ve bunlar kadar hatta bunlardan daha çok dönemin konjonktürü üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yanıyla da Maden-İş Tarihine Tanıklıklar, Maden-İş içinde olup bitenlerin yanında DİSK’in ve TKP’nin tarihi açısından da çok kıymetli tanıklıkları yansıtmaktadır.

► Oldukça kapsamlı bir çalışma Maden-İş Tarihine tanıklıklar…
Kaçınılmaz olarak öyle oldu ve hacmi nedeniyle bu çalışmanın, iki kitap halinde yayınlanması düşünüldü. Birinci kitap, Büyük Grev 1977, ikinci kitap ise Ereğli 1965-1980 Çelik İşçileri kitaplarının hazırlık sürecinde yapılan görüşme kayıtlarını içeriyor.

Burada, bir de anma yapmak istiyorum. Düşünceleri, gözlemleriyle ve tanıklıklarıyla tarihe ışık tutan Memet Ertürk, Ali Eşref Turan, Toygun Erarslan, Saygı Yağmurdereli ve Mahir Çetin’i ne yazık ki geçen zaman içinde kaybettik. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Söyleşilerin bütün halinde yayınlanması fikrini veren ve kitabın tamamını okuyarak editörlüğünü üstlenen sevgili arkadaşım Erden Akbulut’a katkıları için teşekkür borçluyum. Maden-İş Tarihine Tanıklıklar’ın, emek tarihine ve sol siyasi tarihe katkı getireceğini ve araştırmacılar için de bir başvuru kaynağı olacağını düşünüyorum.

Maden-İş Tarihine Tanıklıklar 1-2
Can Şafak
Sosyal Tarih Yayınları
692 sayfa