Melenchon’suz bir sol birliği inşa etmek
Fotoğraf: DepoPhotos

Prof. Dr. Ali ARAYICI/Paris 

Fransa’da, 27 Haziran’da Paris’in banliyösü Nanterre’de ırkçı bir polis tarafından 17 yaşındaki Nahel M.’nin öldürülmesinin ardından yaşanan olayların etki ve yankıları hâlâ daha sürüyor. Boyun Eğmeyenler’in (LFI) lideri Jean-Luc Mélenchon’un, beş gün süren kentsel başkaldırı ve şiddetin zirvesinde sakinlik çağrısını reddederek ırkçı polisi suçlaması, toplumsal yapıda ve sol kamuoyunda büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu durum, solda bazı yeni arayışların oluşmasına vesile oldu.

Böylece, Haziran 2022’de yapılan milletvekili genel seçimlerinden önce kurmayı başardığı bir seçim koalisyonu olan Yeni Halkın Ekolojik ve Sosyal Birliği’ne (NUPES) ilk ciddi darbeyi vurdu. Beş gün süren kent isyanlarıyla şaşkına dönen bir ülkede sol, güven verici olmaktan çıktı. Cumhuriyet düzeni sorununda sol, “pusulasını kaybetmiş şaşkın” bir yolcu izlenimi verdi. Oysaki, solun böyle bir konudaki tutumu kamusal tartışmada ağırlık taşımalı ve dikkat çekmeliydi.

HEDEFE OTURTULDU

LFI’nın lideri Mélenchon, ırkçı bir polis tarafından öldürülen Nahel M.’nin ölümünün neden olduğu başkaldırıyı kınamayı önce reddetti. Daha sonra, politik baskılardan dolayı şiddeti onaylamadığını söyledi. Gençlerden, “ortak yararımız” olan “okul, kütüphane ve spor salonlarına dokunmamalarını” istedi. Siyasi partilerin çoğunun başlattığı “sakinlik ve adalet çağrısına” karşı çıktı. Haklı olarak, ırkçı polisin sorumluluğuna işaret etti. Açık yüreklilikle “isyan edenin yoksul insanlar olduğunu” belirtti.

Mélenchon’nun bu tavrının aksine NUPES bileşenleri olan sosyalist, komünist ve yeşil partilerin liderleri, bu olayda hızlı bir şekilde öne plana çıktı. Komünist Partisi (PC) Genel Sekreteri Fabien Roussel, “polis şiddeti ve yağmalama” olaylarına açık olarak karşı çıkan liderlerden biri oldu. Eski Sosyalist Partili (PS) Cumhurbaşkanı François Hollande, ülkenin “birlik ve imajının” etkilendiğini, “sakinlik ve birlik çağrısının” galip gelmesi gerektiğini anımsattı.

Bu durum, Mélenchon’un cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki üçüncü yenilgisinin ertesi günü başlattığı seçim koalisyonu olan NUPES’i ilk kez sarsmıyor. Ancak, anlaşmazlıklar o kadar derin ve varoluşsal ki, NUPES bileşenlerinin buna nasıl direnebileceğini görmek çok zor.

SOLDA KIRILMA

Bir yıl önce çok güçlü olan LFI’nin lideri Melenchon, bugün kendi stratejisinin kurbanı oldu. İşçi mahallelerini savunduğunu belirtenler, işlenen suiistimallerin ilk kurbanlarının bu mahallelerde yaşayanlar olduğunu görmemiş gibi yaptı. Şimdi, NUPES bileşenlerini yönlendirmek için, güçsüz bir durumda. Kamuoyunda yükselen, cumhuriyet düzeni talebini savunanlar tarafından dışlandı.

Özellikle kamu binalarına yönelik şiddet, yıkım ve yağmalamalar, siyasi eğilimleri ne olursa olsun; Fransız halkı tarafından hiç bir zaman iyi karşılanmaz. Tersine, bunu yapanlar nefret anılır.

Melenchon’un 2022’de yapılan milletvekili genel seçimleri öncesinde, solu kendi liderliğinde toplama konusunda elde ettiği başarı üç temel unsura dayanıyordu: Karizması, seçmenlerden gelen güçlü birlik talebi ve hükümet yanlısı partilere karşı Ulusal Meclis’e daha fazla temsilci sokmaktı. Bir yıl sonra, tartışmaya izin vermeyen radikal bir çizginin, tek taraflı olarak onaylanması ve liderin giderek daralan taraftar çevresi etrafında geri çekilmesi, bir kırılmanın da habercisi oldu.

Bunun ilk işareti, Eylül 2023’te yapılacak olan senato seçimlerinde LFI dışında; çoğul bir sol listenin oluşturulması. İkincisi, yeşiller, komünistler ve giderek artan sosyalistlerin; Haziran 2024’te yapılacak olan Avrupa Parlementosu (AP) seçimlerinde bağımsız listeler oluşturma isteği. Umutları, Melenchon’suz başka bir sol birliği inşa etmek.