Menüye biraz da bakım eşitliği ekleyelim
Dr. Burcu SARI KARADEMİR
TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Merkezi
Bugün ne pişirsem? Sebze yaptım, kuru fasulye mi yapsam? Oğlan yemez, ona köfte mi yapsam? Salı toplantısı varmış. Benim Çarşamba sunumum var. Elbiseler kuru temizlemeye verilecek. Kızın arkadaşının doğum günü. Hediye?! Köfteye maydanoz lazım. Bi markete uğrayayım. Beslenmeye ne koysam? Yarına da bir şeyler alayım? Yarın misafirlikteyiz. Yarın kurtuldum en azından. Giderken ne götürsem… Her şey çok pahalı, tatlı yapayım… Büyüklerin doktor randevuları var! Tamam, peyniri de aldım… İyi ki kışlık domates yapmışım. ‘Reçeller dizmişim raflara annem gibi’…
Bazılarımızın aklı sürekli Nazım’ın şiirindeki gibi ‘tekrardaki mucizeyi’ yaratmakla meşguldür. Bazılarımız Didem Madak’ın şiirindeki gibi ‘rengarenk reçeller dizerler kalplerinin raflarına’… Aklımızın arka planındaki bu düşüncelere zihinsel yük (mental load) denir. Dünyanın neresinde olursa olsunlar bakım emeği verenler, çoğunlukla kadınlardır.
Bakım emeği kişisel sağlık ve refahını kendileri sağlayamayacak durumda olan çocuklar, yaşlılar, hastalar, engelliler ve ataerkil normlar sebebiyle kendi bakım işlerini kendileri yapmayan yetişkin erkekler için sağlanan fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal hizmetlerin tümüdür. İnsanın iyilik halinin temelini oluşturur. Bir bakıma oksijen gibidir; önemi ancak yokluğunda anlaşılır. Kamusal ve özel alanda bakım zincirinin kırıldığı Kovid-19 döneminde ve 6 Şubat Depremi sonrasında hatırladığımız üzere.
Her gün, her evde, mutat olarak üretilen bakım emeği cinsiyetlendirilmiştir, ücretsizdir, görünmezdir ve değersiz görülmektedir. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak, ütü yapmak, evi temizlemek, toz almak, çocuklara, yaşlılara veya engellilere bakmak gibi bakım işleri cinsiyetlendirilmiş iş bölümü nedeniyle çoğunlukla kadınlara ve kız çocuklarına yüklenmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Care Work and Care Jobs For the Future of Decent Work 2018 Raporu’na göre Türkiye’de ve diğer ülkelerde kadınlar erkeklerden daha çok bakım emeği vermektedir. OECD verilerine göre Türkiye’de kadınlar ücretsiz bakım işlerine günde 305 dakika (OECD ortalaması 263 dakika) harcarken erkeklerse yalnızca 68 dakika (OECD ortalaması 137 dakika) ayırmaktadır.TÜİK’in Türkiye Aile Yapısı 2021 araştırmasına göre, ev işlerini ağırlıklı olarak kadınların üstlendiği görülmektedir. Buna göre kadınların yaptıkları işler ve oranları şöyledir: Çocuk bakımı %94,4, yemek yapma %85,4, sofra kurma %84,8, evin günlük temizliği %85,4, evin haftalık-aylık temizliği %80,9, bulaşık yıkama %85,6, ve ütü yapma %81.
Bakım emeğinin kesintiye uğramasının devletler, toplumlar, aileler ve bireyler açısından yaşamsal nitelikte ağır sonuçları olabilir. Kadınlar bakım emeğini sadece ‘normal’ günlerde sağlamamakta; savaş ve afet halindeyken dahi yaşamdan geri kalanı korumak için bakım emeği vermeye devam etmektedir. Tam da bugünlerde Ukrayna’da, Gazze’de ya da 6 Şubat Depremi sonrası Türkiye’de olduğu gibi…
6 Şubat Depremi’nde kadınlar deprem anında dahi ilk olarak bakımından sorumlu oldukları çocuklarına, engelli yakınlarına veya yaşlılarına ve hastalarına koşmuşlardır. Depremin hemen sonrasında kendi travmalarına rağmen geride kalanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yeniden ocak kurmuşlardır. Kadınlar, halen çadırlarda, konteyner evlerde hayatı onarmaya çalışmaktadırlar. Ağırlaşan bakım emeği şartları kadınları yoksullukla ve yoksunlukla beraber afet sarmalına hapsetmektedir.
Devlet, bakım hizmetlerini ver(e)mediğinde, piyasa, bakım yükünü hafifletecek şekilde düzenlenmediğinde ve erişilebilir kaynaklar sunmadığında ve bireyler hane içinde eşit iş bölümü yapmadığında bakım yükü kadınların omuzlarında ağırlaşır. Kadınlar devletin sağlamadığı engelli, çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerini sağlar; gıda enflasyonunu yüklenir; dişlerinden tırnaklarından artırdıklarıyla kesintisiz bakımı mümkün kılarlar. Devletin, piyasanın, erkeklerin bakım açığını kendi çabalarıyla kapatırlar. Her günkü hayat, olağanüstü haller, yoksullukla ve yoksunlukla mücadele kadınların her günkü bakım emeğiyle nakşedilmiştir.
Ataerkil devlet, ataerkil piyasa, ataerkil toplum ve ataerkil aile yapısı kadını ücretli iş piyasasına katılmaktan alıkoymakta ve yurttaş olarak güçsüzleştirmektedir. Kadınlar bakım yükü sebebiyle ücretli iş piyasasına katılamamakta, katılsa da kadın istihdamı yarı zamanlı, düşük ücretli, güvencesiz ve niteliksiz işlerde yoğunlaşmakta veya kadınlar bakım sorumlulukları sebebiyle kariyerlerinde yükseltilmemektedir. Kadının emeğinin ulusal, toplumsal ve hane içi refaha katkısını görmezden gelen anlayış değişmelidir. Bakım yükünün sosyal devlet tarafından hafifletilmesi, kadınların emeklerinin görünür kılınması ve ulusal kalkınmaya katkılarının maddi ve manevi olarak takdir edilmesi gerekmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Care Work and Care Jobs 2018 Raporu’nda, ücretsiz bakım emeğinin Türkiye’nin 2011 Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’na (GSYH) oranının %13,2; kadınların payının ise %10,5 olduğu belirtilmiştir. Bu oranın 2023 yılı için yine %10,5 alınması halinde, kadınların ücretsiz bakım emeğinin, yarattığı 2 trilyon 759 milyar TL’lik katma değerle GSYH içindeki en büyük 3. sektörü olduğu hesaplanabilir.
Bu denli yüksek katma değer üreten kadınların yok sayılması bakım yükünün kendisinden de ağırdır. Bakım sadece kadın yurttaşın sorumluluğu olmadığı gibi sınırsız bir kaynak da değildir. Uluslararası Çalışma Örgütü, dünya genelinde bakıma ihtiyacı olan nüfusun 2030 yılında 2,3 milyara ulaşacağını tahmin etmektedir. 2022 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de doğurganlık hızı nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,1'in oldukça altında, 1,62’ye gerilemiş; 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı ise %10,2 olarak tespit edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nce yaşlı ülkeler grubuna dahil edilen Türkiye’de bakım yükünün hane içinden alınarak hak temelli ve bakım odaklı yeni bir ekonomik düzene geçilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Bakım yükünün kadın yurttaşın sırtından alınarak devletle, piyasayla ve hane içinde eşitlik ilkesine göre paylaşılması gerekmektedir.
‘Mor Küçülme’ gibi; çevreye zarar veren sektörlerde küçülmeyi ama insanların refahını artıran bakım odaklı sektörlerde büyümeyi öngören alternatif ekonomik tahayyüller akademide tartışılmaktadır. Ancak, değişim için öncelikli olarak kamusal alanda bakımı politik bir ideal olarak tanımlamak, bakıma hak ettiği değeri vermek ve bakım verenlerin, özellikle kadınların, ekonomik, sosyal ve politik statülerinin değişmesini talep etmek gerekmektedir. Bu bağlamda, atılacak adımlardan biri ‘Mor Sözleşme’ talebini desteklemek olabilir. ‘Mor Sözleşme’, kadın-yurttaşın haklarının yapabilirliklere dönüşmediği gerçeğinden hareketle, kadın-yurttaşla devlet arasındaki sosyal sözleşmenin kadınların bakım emeğinin takdiri ve eşitlikçi paylaşımı üzerinden yeniden tanımlanmasını talep etmektedir.
Bu yönde talebi dile getiren en önemli sivil toplum girişimi Almut Schnerring ve Sascha Verlan tarafından 2016 yılında Bonn’da kurulan Eşit Bakım Emeği İnisiyatifi’dir (Equal Care Day Initiative). 29 Şubat, 2016 yılından bu yana Eşit Bakım Emeği Günü olarak kutlanmakta; her dört yılda bir ‘artık gün’e denk gelen bu gün bakım emeğinin görünmezliğini ve bakım emeğinin eşitsiz dağılımındaki 4:1 oranını temsil etmektedir. Eşit Bakım Emeği Günü, 2021’den bu yana TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Merkezi tarafından da toplumsal farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. “Zihinsel Yük Araştırması: TED Üniversitesi Örneği”, “Türkiye’den Eşit Bakım Emeği için bir Öneri: Mor Ekonomi”, ve “Bakım Odaklı Bir Ekonomi Politik Tahayyül: Mor Küçülme” konulu sunumlarla bakım emeğini sürekli gündemde tutan TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Merkezi aynı zamanda daha eşitlikçi bir dünya için ‘“Eşit Bakım Emeği Manifestosu” yayımlamıştır
29 Şubat Eşit Bakım Emeği Günü ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bugün menüye eşitlik eklemeye, hayatımızı mümkün kılan incelikleri, kadınları ve bakım emekçilerini düşünmeye ne dersiniz?
Bu davet bizim! Bu talep bizim!
• Zuhal Yeşilyurt Gündüz, “Günde 12 Milyar Saat Ücretsiz Emek”. https://www.birgun.net/haber/gunde-12-milyar-saat-ucretsiz-emek-424101#_
• Gülay Toksöz (2011), Kalkınmada Kadın Emeği, İstanbul: Varlık Yayınları; İpek İlkkaracan (2017), “Mor Ekonomi Sürdürülebilir Kentler Yolunda Kadınların Eşit Ekonomik Katılımı İçin Bir Strateji,” TESEV Bilgi Notu.
• Zuhal Yeşilyurt Gündüz, “Eşit Bakım Emeği Günü: Görünmeyen emeği düşünme ve değer verme vakti,” https://www.birgun.net/haber/esit-bakim-emegi-gunu-gorunmeyen-emegi-dusunme-ve-deger-verme-vakti-378790
• https://stats.oecd.org/index.aspx?queryid=54757
• Burcu Sarı Karademir, “Afet Sarmalında Kadınlar: Bakım Emeği Yükü Ve Afet Yönetimi İçin Mor Küçülme (Purple Degrowth).” İktisat ve Toplum Dergisi, No: 149 (2023): 23-46.
• “İnsan onuruna yaraşır yaşlanmak bir hak,” https://www.birgun.net/haber/insan-onuruna-yarasir-yaslanmak-bir-hak-503033
• Burcu Sarı Karademir, “Kadın-Yurttaş için ‘Mor Sözleşme’: Mor Küçülme.” Reflektif Sosyal Bilimler Dergisi 4, No: 2 (2023): 227-248.
• Equal Care Day Initiative, https://equalcareday.de/
• Zuhal Yeşilyurt Gündüz, https://www.birgun.net/haber/esit-bakim-emegi-gunu-gorunmeyen-emegi-dusunme-ve-deger-verme-vakti-378790
• https://genderstudies.tedu.edu.tr/tr/genderstudies
• Eşit Bakım Emeği Manifestosu, TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Merkezi, https://genderstudies.tedu.edu.tr/sites/default/files/content_files/esit_bakim_emegi_manifestosu_-_brosur_1.pdf