Mesele sadece imam hatipleştirme değil ülkenin geleceği
MUSTAFA KÖMÜŞ
Okullarının imam hatipleştirilmesine karşı çıkan İstanbul Beşiktaş’taki İsmail Tarman Ortaokulu velilerinin direnişi bir yıldır sürüyor. BirGün Pazar’a konuşan veliler, meselenin sadece imam hatipleştirmeye karşı olmakla sınırlandırılmaması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: Bizim direnişimiz, verdiğimiz mücadele sadece bir imam hatip istememe mücadelesi değil tüm ülkenin geleceğiyle ilgili bir direnişimiz var burada. Burayı kazanırsak bütün okullara örnek olacaktır
» Bu bir yıl içinde neler yaşadınız?
• İrfan Arslan: Geçen sene 30 Mayıs’ta okulumuzun imam hatibe dönüştürüleceğini haber aldık. Hemen o gün okulun önünde buna karşı imza toplamaya başladık. Bunun akabinde ilçe milli eğitim, il milli eğitim, kaymakamlık ve valiliğe gerekli müracaatları yaptık. Bunlardan bir sonuç alamayacağımızı hissedince de mahkemeye başvurduk. Bir yıldır da ‘adalet’ beklemekteyiz. Bu bir yıl içinde basın açıklamaları, yeryüzü sofraları, paneller yaptık. Medyada sürekli sesimizi duyurmaya çalıştık. Bu konuyu her zaman gündemde tutmak için gayret gösteriyoruz. En son salı günü basın açıklaması yaptık ve direnişimizin birinci yılında bu mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi ilan ettik. Okulumuzu geri istiyoruz.
• Orhan Üstündağ: Okulumuzun tabelası değiştirilmek istendi, biz ona izin vermedik. Ama şu an iki tabela var. Burada hukuksuzluğun başka bir boyutu var. Şu an iki okul bir müdür var. Bu bir yıl içinde imam hatip velileri tarafından saldırıya uğradık, pankartımız yırtıldı, üzerimize saldırdılar ve sonuçta karakolluk olduk. Bu süreçte hukuksuz bir şekilde okul aile birliği seçimi yapıldı. Mahkemeye verildi, biz kazandık. Ama hâlâ uygulama yapılmıyor.
Biz bu meseleyi Meclis’e taşıdık. Bütün partilerden randevu istedik ama yalnızca CHP ve HDP’yle görüşebildik. Eğitim Komisyonu’ndaki tüm üyelere burayla ilgili dönem dönem yazılar gönderiyoruz. Maalesef birçok şey iktidar kanadının elinde, onlar da çok fazla bir şey yapamıyorlar.
• Oya Üstündağ: Bir yıldır sürekli okulumuzun önünde masa açıyoruz. Davayı bekliyoruz ama açıkçası olumlu bir sonuç çıkacağına da inanmıyorum. Biz AKP ilçe başkanıyla görüşmek istedik, ama randevu alamadık. Beşiktaş Belediye Başkanı’ndan destek alamadık. Öğretmenlere imam hatip kadrosuna geçmeleri için baskı yapıldı. Öğretmenler başka okullara tayinini istedi.
• Metin Polat: Hukukun emir alarak ülkemizde adalet sağlamaya çalıştığı bir ortamda bunun bir ilk olmasını, başka okullarda yapılan dayatmalara da örnek olmasını istiyoruz. Geçen gün Cumhurbaşkanı “imam hatiplerden neden bu kadar rahatsınız” dedi. Biz tabii ki rahatsız olduğumuzu devamlı haykırıyoruz. Hukuki olarak bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.
» Bu süreç nasıl başladı kısaca anlatır mısınız?
• Orhan Üstündağ: Bize 11 velinin dilekçe verdiği söylendi. Aslında Beşiktaş ilçesinde imam hatibe ihtiyaç yok. Biz bir araştırma yaptık. Böyle bir dilekçe de büyük ihtimalle yok. Biz de ilk olarak imza topladık. Toplamda 970 veli imza attı. 1140 veliden 970’i imam hatibe karşı imza attı.
» Okulun imam hatipleştirilmesine neden karşısınız?
• İrfan Arslan: Benim dinle problemim yok. Cami cemaati bir insanım. Biz çocuklarımızın dünya standartlarında akademik eğitim almasını, özgür, sorgulayabilen bireyler olarak yetişmesini istiyoruz. İmam hatiplerde kâğıt üzerinde her şey var. Hatta diğer okullardan fazlası da var. Fakat uygulamaya gelince, algı seviyesi, lise başarısı ve liseden sonra üniversite başarısı zaten Milli Eğitim Bakanlığı’nın raporlarında yerlerde sürünüyor. Çocuklarımızın imam hatipte okumaması için mücadele vermemizin sebebi üreten, biat etmeyen, sorgulayan bireyler olmalarını istememizdir. MEB’in yaptığı birçok yanlışlık var. Örneğin, “3 yanlış bir doğruyu götürür” sistemini kaldırdılar. Matematik doğrularını yukarı çekmek için yaptılar bunu. Kâğıt üzerinde entrikayla bu işlerin olmayacağını artık herkesin görmesi lazım. Milli Eğitim Bakanı bir keresinde “imam hatipler olmasa fen liseleriyle doğru daha fazla” demişti. Bu bile imam hatiplerle diğer okullar arasındaki farkı net biçimde ortaya koyuyor. Ben üçüncü çocuğumu okutuyorum. İlk çocuğum SBS’ye, ikinci çocuğum OKS’ye girdi, üçüncü çocuğumsa TEOG’a hazırlanıyor. Kendimi Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçmiş biri gibi hissediyorum. Eğitim sistemiyle bu kadar oynanan dünyada başka bir ülke yoktur. Deneme yanılmayla gidiyoruz. Bundan da vazgeçecekler ama biz bir nesil kaybedeceğiz.
İmam hatiplerin eğitim saatleri diğer okullardan birer saat fazla. Arapça ve İngilizce yabancı dil dersleri var. Kesinlikle o yaştaki çocukların algılayamayacağı ya da 100 çocuktan 2 tanesinin başarabileceği bir durum var ortada. Okulumuzun TEOG başarısı yüksek seviyelerde. O yüzden okulumuzun dönüştürülmesini istemiyorum.
• Orhan Üstündağ: Bize bir düzen dikte ettirilmeye çalışılıyor. Hiçbir yurttaşın bu konuda fikri sorulmuyor. Kamuoyunda bunun tartışılması istenmiyor. Kendi istedikleri gibi sorgulamayan, biat eden insanlar yetiştirmek istiyorlar. Biz bunu istemiyoruz. Biz çocuğumuzun sorgulayan, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı olmasını, eğitimin ise çağdaş, laik olmasını istiyoruz. Bir de eğitimi paralı hale getirdiler. Bence eğitim parasız ve laik olmalı. İyi eğitim alınan okulları imam hatibe dönüştürüyorlar. Proje okullar adı altında da birçok okulumuzun içini boşalttılar. İyi olanı aşağıya çekip imam hatiplerin eğitim seviyesini yüksek göstermeye çalışıyorlar. İrfan Bey “bir nesil gitti” dedi ama bence sorun çok daha büyük boyutlarda. Bugünkü sistemi sıfırlasak bile önümüzdeki 30 yıl içinde sistemin düzeleceğini sanmıyorum. Bizim direnişimiz, verdiğimiz mücadele sadece bir imam hatip istememe mücadelesi değil tüm ülkenin geleceğiyle ilgili bir direnişimiz var burada. Burayı kazanırsak bütün okullara örnek olacaktır.
• Oya Üstündağ: Biz dine karşı değiliz. Burası çok önemli. Fakat biz ağırlıklı olarak okullarda din eğitimi verilmesine karşıyız. Ben çocuğun din eğitimini ailesinden alacağına inanıyorum. Ben çocuğuma da o şekilde eğitim verdim zaten. İmam hatiplerde meslek ağırlıklı bir eğitim verilmiyor. Kendilerine eleman yetiştirmeye çalışıyorlar. İmam hatiplerin bu kadar artırılmasının sebebi bu. Etrafımızda altı tane imam hatip okulu var. Eğer biz imam hatibe göndermek isteseydik, onlardan birine gönderirdik. Hatta kendi bölgemizdeki normal ortaokullara da göndermedik. Buraya çok fazla para vererek kayıt yaptırdık. Burası imam hatip olduktan sonra eylül ayına kadar 48 kayıt vardı. Fakat hem Kâğıthane hem de Beşiktaş belediyeleri ortaklaşa çalışarak İmam Hatip Mezunları Derneğinden ve kaymakamlıklardan servis ücretleri karşılanarak buraya çocukları teşvik ettiler. Özellikle Ayazağa’dan buraya çok kayıt var. Ayazağa’da imam hatip olmasına rağmen buraya çocukları ücretsiz bir şekilde getirdiler.
• İrfan Arslan: Okulun dönüştürülmek istenmesinin sebeplerinden bir tanesi okul aile birliğinin açıkladığı yıllık gelir 700 bin lira. Bir de bu çevredeki sosyal yapının imam hatibe uygun olmamasıdır.
• Oya Üstündağ: Bir de maalesef okulumuzun içinde Anadolu Gençlik Derneği (AGD) müthiş bir çalışma içerisinde. Müdür yardımcımız AGD’nin eski Kâğıthane ilçe başkanı. Onların yardımı ve talebiyle buranın imam hatipleştirildiğini düşünüyorum. Okulun içinde her yerde 15 Temmuz resimler var. Televizyon var okulun içerisinde, orada devamlı 15 Temmuz yayını yapılıyor. Bir de şöyle bir şey var. Ortaokul başarısını imam hatibin başarısıymış gibi gösteriyorlar.
• Serap Aydın: Ben imam hatiplere karşı değilim. Meslek eğitimi olarak imam hatipler de olmalı. Ama bizim tercih hakkımızı elimizden almasınlar. Biz bilimsel eğitim tercih hakkımız olsun istiyoruz. İmam hatibe çocuğunu göndermek isteyenler de oraya gönderebilsin. Ama bütün okulların imam hatipleştirilmeye çalışılmasına karşıyız.
• Aysel Çelik: Ben din eğitimine karşı değilim. Ama imam hatiplerde yetişen, eğitim gören çocuklar diğer okullara göre eğitim seviyesi olarak bir tık daha aşağıda oluyor. Ayrıca imam hatiplerde din eğitimi verildiğini de düşünmüyorum.
» 1 sene içerisinde ne kazandınız? Kazanımlarınız nelerdir?
• Orhan Üstündağ: Benim en başından beri söylediğim bir şey var. Biz burada hiçbir şey kazanamazsak dahi çocuklarımıza dik duruşumuzla örnek olmamız tek başına yeterlidir. Burada zaten kısa vadede kazanılacak bir şey beklemiyoruz. 3 sene de sürebilir, 5 sene de sürebilir ama bizim bu mücadele gücümüz bizim en önemli kazanımımız.
» Bu süreçte dışarıdan destek aldınız mı?
• İrfan Arslan: Bize destek veren mahalle sakinleri oldu. Sivil toplum örgütlerinden, Veli-Der’den, proje okulları velilerinden, Eğitim-İş’ten, Eğitim Sen’den, Halkevleri’nden, Birleşik Haziran Hareketi’nden destek aldık. Konaklar Mahallesi Muhtarı da bize çok yardımcı oldu.