Mesele tedbir değil yaşam tarzına müdahale
İktidarın müzik kısıtlamasıyla aldığı karar ve yaptığı açıklamaya her kesimden tepki yağıyor. Yurttaşlar bu yasaklara karşı çıkarken, müzisyen ve müzik yapımcıları bu yasakların müziği susturamayacağını ve bunun doğrudan yaşam tarzına bir müdahale olduğunu ifade ediyor.
CİHANGİR KÖROĞLU
Pandemi boyunca iktidarın görmezden geldiği alanların başında hiç kuşkusuz kültür ve sanat camiası geliyor. Pandemide 100’ü aşkın müzisyenin intihar ettiği bu camiaya yönelik iktidar bir destek veya destek girişimde bulunmadı. Bulunduklarını iddia ettikleri yardımlarsa insanları açlığa mahkûm etti. Aşılanmanın hızlanması, resmi vakaların düşüşüyle birlikte geçen hafta pandemi tedbirlerinin gevşetilmesi söz konusu olmuştu. Tayyip Erdoğan kısıtlamaların gevşetilmesine dair konuşmasında 1 Temmuz’dan itibaren tedbirlerin kaldırılacağı veya gevşetileceği mesajını vermiş ancak müzik dünyasını “Müzikle ilgili sınırlamayı 24.00’e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” sözleriyle hedef almıştı. Hafta boyunca bu kısıtlamanın Covid-19 tedbirleriyle bir alakası olmadığını savunan ve bunun yaşam tarzına doğrudan müdahale olduğunu savunan müzisyenler, müzik-sahne emekçileri ve yurttaşlar sosyal medyada #kusurabakıyoruz etiketi altında Erdoğan’ın bu sözlerine tepkilerini dile getirdi, bazı müzisyenler bireysel eylemlerde bulundu.
Müziği hedef alan ve kısıtlayan bu açıklama yapıldığı andan itibaren gündemden düşmedi. İktidarın müziği hedef alması ve kısıtlamasına yönelik müzisyen ve yazar Zülfü Livaneli, müzisyen Melike Şahin, Dokuz Sekiz Müzik’ten Ahmet Çelenk ve Jolly Joker Genel Müdürü Can Aydoğan ile konuştuk.
● Zülfü Livaneli: Perde inmez, müzik susmaz, şiir susmaz, yazı bitmez.
"Dünyanın bu bölgelerinde yönetime gelen herkes, padişah olsun, kral olsun, cumhurbaşkanı olsun sanata, müziğe, şiire müdahale etmeyi çok sever" diyerek sözlerine başlayan, Türkiye müziğinin ve edebiyatının önemli ismi Zülfü Livaneli sözlerine şöyle devam etti: "ve zannederler ki güç ellerinde olduğu için müziği yada sanatı susturabilirler. Tarih de hep gösterir ki, böyle bir şey mümkün değildir. 16. Yüzyılda Pir Sultan Abdal’ı idam ettiler, daha sonraki yıllarda Nazım Hikmet’in şiirlerini yasakladılar, daha sonra bizim şarkılarımızı yasakladılar. E ne oldu peki? Biz şu an o şarkıları söylemiyor muyuz? Şiirleri okumuyor muyuz? İktidarlar nedense bu oyunu çok sever. Ve her seferinde oynarlar, her seferinde sonuç başka olur. Bu sefer de değişmeyecek. Çünkü müzik kendi kurallarıyla ilerler. Müzik tüzük ile idare edilmez, müzik insanların kanında dolaşır. Bunu engelleyemezsiniz. Dolayısıyla hiç kimse kuşkulanmasın. Perde inmez, müzik susmaz, şiir susmaz, yazı bitmez."
● Melike Şahin: Pandemi sonrasında nasıl ayaklanacağımız bir meçhule dönüşmüş durumda.
Yapılan hamlelerin niyetinin belli olduğunu söyleyen müzisyen Melike Şahin, müzik sektörünün geçtiğimiz senelerde zaten yara aldığını da ekleyerek sözlerine şöyle devam etti: Pandemiyle beraber iyice karanlık bir yere doğru sürülmüş durumdayız. Elbette salgına karşı tedbirli hareket etmek mühim; ancak varılan noktada kalkmayan kısıtlamaların tedbir maksadını aştığı çok açık. Başka maksatlar olsa gerek bunun altında. Pekala sosyal mesafe kuralları gereğince konserler, festivaller düzenlenebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bunun örneklerini gördük. Hali hazırda kan ağlayan sektörümüze ve bu sektörün emekçilerine destek olmak yerine, hala çeşitli saat sınırlamalarından bahsediliyor oluşu çok asap bozucu. Yüzlerce konser mekanı iflas etti. Pandemi sonrasında nasıl ayaklanacağımız bir meçhule dönüşmüş durumda.
● Ahmet Çelenk (Dokuz Sekiz Müzik sahibi): Sosyal hayata müdahale ve yeni bir yaşam biçimini dayatma sonucu çıkar ortaya.
Bu tür kararların seçilmişler tarafından değil atanmışlar tarafından alındığını düşünüyorum. Maalesef bilgisizlikten beslenilen bir durum var. Bu uygulamanın kalıcı olacağını düşünmüyorum. Aksi takdirde sosyal hayata müdahale ve yeni bir yaşam biçimini dayatma sonucu çıkar ortaya. Düğününde, sünnetinde, doğumunda ve hatta ölümünde bile müzikle iç içe olan bir toplumu müzik üzerinden terbiye etmek çok da mümkün değil. Ancak her şeye rağmen bu tarz kuralları umursamayacak bir gençliğin geldiğini düşünüyorum. Biz her koşulda üretmeye devam edeceğiz.
● Can Aydoğdu (Jolly Joker Genel Müdürü): Müzik saatlerinin kısıtlanmasının pandemi sürecini sağlayacağı faydayı anlamlandıramıyoruz.
Her türlü politik-sosyal-hastalık vb. durumlarda ilk kapanan son acılan ve pandemi boyunca neredeyse hiçbir destek alamayan sektörün ayağa kalkmasının zor olacağını söyleyen Aydoğdu sözlerine şöyle devam etti. Türkiye’de müzik yayını yapan tüm işletmeler, verilmiş hakları olan ruhsat ve izinlerinin sınırları dahilinde, belediyeler tarafından sıkça denetlenerek operasyonlarına devam ediyor. Açıklamalarda belirtilen durumun pandemiden bağımsız olarak bu konuda izni olmayan ya da izinleri dışında çalışan işletmeler hakkında olduğunu düşünüyoruz. İşletmelerin ruhsatlarında belirtilen saatler dahilinde açık kalabilmesine rağmen, müzik yayını yapılabilecek süre ile ilgili kısıtlama uygulamasının pandemi sürecine sağlayabileceği fayda konusunu tam olarak anlamlandıramamak ile beraber, aşılamanın hızla devam etmesine paralel olarak bu kısıtlamanın da en kısa süre içinde kaldırılacağına inanıyoruz.