Bizi, hayatımızdakileri mahveden bir ‘suçlu’, bir ‘katil’ ille de var. Onu bulmak hiç zor olmuyor. Bu bazen bir kişi olabiliyor bazense

Bizi, hayatımızdakileri mahveden bir ‘suçlu’, bir ‘katil’ ille de var. Onu bulmak hiç zor olmuyor. Bu bazen bir kişi olabiliyor bazense bir şehir. "Bu kadın hayatımı mahvetti", "O şehir herşeyimi altüst etti"... Bu cümleler uzayıp gidiyor. Tam bu kelimelere noktayı koyduktan sonra ve onları aydınlatacak diğer cümlelere geçmeden önce duraklıyoruz. Gözlerimiz uzak anılara kitleniyor. Yutkunuyoruz. Boğazımızdan zor geçiyor anılar. Mideye inince asite dönüşüyor. Mide ağrısını yaşayanlar bilir; sizi esir alır tamamen. Yokmuş gibi davranmanıza izin vermez. Konuşturmaz, uyutmaz. Kıvrandırır. Suçluya karşı olan hıncımızı bile unutturur. Siz onu sakinleştiremezseniz, o sizi delirtir.
Ceren bu şehirden gitmeden önce kafasını toparlamaya çalıştı valizinden önce. Kaçmalıydı. Kurtulmalıydı. Özellikle kendinden. Kendisinden daha tehlikeli gördüğü bir kimse yoktu çünkü. Uzağa, kimsenin onu tanımadığı, onun kimseyi bilmediği, dilini , dinini anlamadığı, geçmişinin olmadığı bir yerde bir gelecek kurmalıydı. Canını acıtanlarla arasına o kadar fazla kilometre, saat farkı ve insan girmeliydi ki unutmalıydı. Unutmak zor olmasın ki yaşamak kolay olsun. "Bana acı verenler yüzünden geldim buralara" diyecekti belki. Suçlayacak birileri olacaktı elbet. Ama şimdi karar verme zamanıydı. Yeni bir sayfa açmalıydı. Sokaklarda tanıdık bir yüz, bir kokuyla yüzleşme ihtimalinin olmadığı, hiç ayak basmadığı kaldırımların hayalini kurdu. Bazen kalbimiz o kadar kırılır ki paramparça olup dağılmak yerine deli gücüyle toparlanırız. Gözümüzü hiçbir şey görmez olur. Sıradan bir günün olağan bir sabahında kalkıp hiç akılda yokken vurup kapıyı gidebiliriz birinin hayatından. Sessiz ve vedasız... Çünkü deli gücü geldiği andan itibaren hiçbir gün sıradan olmayacaktır. Bazen bir vedayı bile haketmez yaşanılanlar. Ya da hiç bitmemiş gibi askıda bırakmak için hayalimizde, vedasız vedalaşırız içimizdekilerle.
İşte böyle gider bir kadın bir adamın hayatından. Deli gibi sevip deliler gibi acı çekmişse özellikle. Çoğu zaman adama göre hiçbir neden yokken ve kadına göre zamanı geçiyorken... Bir deli cesareti ve deli gücüyle... Ortada bir katil bırakmadan. Suçlayacak kimsesi olmasın, yepyeni bir güne mide ağrısı çekmeden gidilebilecek kadar uzaklara gitmek için. Arkasında bıraktıklarına ağlamadan, geride kalanları ağlatmadan. Ceren sessiz ve vedasız gitmeyi tercih etti. Ümitlerinin, hayallerinin katilllerini hapsetti geçmişinin karanlık kutusunda. Suç cezasını böylece buldu. Anılarının karnında şişkinlik yapmasının, midesinde asite dönüşmesinin son bulduğu zamanlar o günlere denk geldi. Boğazına çöken ağırlık içinse boğazından bolca su geçmesi gerektiğini söyledi doktorlar. Ceren bir daha asla geri dönmeyeceğini bilerek çıkıp gitti adamın hayatından. Kapıyı usulca kapattı. Cereyanda kalmasın diye hiçbir şey...