Mis gibi hüzün rüzgârı
‘Sensizlik Varmış’ isimli ilk albümüyle tanıdığımız, sonrasında ‘Tutunmadan Akıyorum’ isimli ikinci albümünü yayımlayan Aklan Akdağ’dan yeni bir albüm daha geldi. İkinci albüme ismini veren şarkıyı üzerinden 4 sene geçmesine rağmen döne döne çalıyorum. Şarkıların bir ruhu, canı vardır ya, Akdağ ‘Tutunmadan Akıyorum’ şarkısındaki o büyülü havayı Yarına Mektup ismini verdiği son albümünde de sürdürüyor. Albümde […]
‘Sensizlik Varmış’ isimli ilk albümüyle tanıdığımız, sonrasında ‘Tutunmadan Akıyorum’ isimli ikinci albümünü yayımlayan Aklan Akdağ’dan yeni bir albüm daha geldi. İkinci albüme ismini veren şarkıyı üzerinden 4 sene geçmesine rağmen döne döne çalıyorum. Şarkıların bir ruhu, canı vardır ya, Akdağ ‘Tutunmadan Akıyorum’ şarkısındaki o büyülü havayı Yarına Mektup ismini verdiği son albümünde de sürdürüyor.
Albümde ukulele, mızıka, duduk ve akordeon gibi birçok farklı enstrüman da kulağımıza misafir oluyor. Umut dolu sözler, Aklan’ın yaşama verdiği güzel bir ikram gibi: “Bir mektup yaz yarına, içinde umut olsun.”
Üstelik Akdağ’ın melodileri de, kendi sesi de bu ikramın en güzel sosu niteliğinde. Albümde bir de Gülay düeti var. ‘Affet’ şarkısını beraber söylüyorlar. Gülay, Gri Şarkılar albümünden bu yana bizi şaşırtmaya devam ediyor. Albümde ıskalanmaması şarkılardan bir tanesi ‘Uyan Bebek’.
İsmiyle ironi yaratan bir ninni olarak karşımıza çıkıyor şarkı. Bir diğer şarkı da ‘Ama’. Neşeyi, hüznü, aşkı, özlemi, ayrılığı mis gibi bir hüzünle aktarıyor Aklan Akdağ. Evet, mis gibi hüzün!
Ah bir de albüm olsa!
Nova Norda, son zamanlarda sahnede izlediğim en enerjik, en eğlenceli müzisyenlerden birisi. Boşver, Dinazorlar, Varım, Zor gibi teklilerden sonra yeni bir tekliyi daha yayımladı. Adı ‘Kuzeye Kaç’ olan şarkı yine tam bir Nova Norda şarkısı. Nedir o? Dans, provoke edici sert ve keskin sözler, kendine has yorumu.
Yıl içerisinde birçok tekliyi art arda yayımlama fikri, ismini yeni duyduğumuz müzisyenler için promosyonu yerli yerinde yapma adına iyi bir strateji olsa da bence Nova Norda’nın artık bir albüm yayımlama vakti geldi. Konserinde ezbere söyleyebileceğimiz şarkıları bize toptan versin artık.
Diss yeniden
Bu hafta iki rap şarkısı daha yayımlandı. Birincisi Killa Hakan, Ezhel ve Gringo’nun beraber söylediği “İlk Kural Saygı”. Rap’te ustalara saygı meselesi önemlidir. O ustalardan bir tanesi de şüphesiz Killa Hakan’dır. Ezhel’le yapılan bu şarkı da biraz o minvalde olmuş. Killa, “Kardeş için cehenneme girer ararım” derken de; Ezhel, “Berlin’de krallayım! Mekânında!” derken de bu da hissediliyor. Killa Hakan’ın ‘Gang’ havası Ezhel’le beraber cuk oturmuş.
Diğer şarkı ise Norm Ender’in ‘Mekanın Sahibi’ şarkısı. Bir süredir Rap’te diss’lere şahit olmuyorduk. Norm Ender, şarkısıyla başta Ezhel’le, Khontkar’la, Ben Fero’yla ağır alay ediyor. Şarkının ne kadar iyi ya da kötü olduğundan ziyada diss kültürünün yeniden gelmesi heyecanlandırdı.
Şarkıya dair en acayip söz ise, Pozitif’in direktörü Elif Cemal’e ilişkin: “Ama beni Hitler gibi kariyerimle tehdit eder Pozitif’ten Elif Cemal.” Ne demek acaba, nasıl bir tehdit? Umarız Cemal ya da Pozitif bu konuya ilişkin bir açıklama yapar da anlarız.
Akıntıya karşı kulaç atanlara
Bir de önceki akşam Kadıköy Dorock XL’de Hüsnü Arkan’ı izledik. 23 Haziran seçimi için yaptığı ‘Giderler’ şarkısını, ‘Fikrim Yok’u, ‘Cam Güzelleri’ni ilk kez canlı izleme imkânım oldu.
Yeni şarkılar olmasına rağmen tamamen dolu salon hep bir ağızdan ezbere söyledi şarkıları. Bu sanırım bir sanatçının en çok mutlu olacağı şeylerden olsa gerek. Öte yandan ‘Akıntıya Karşı Yolculuk’ şarkısı öncesinde yaptığı konuşmada şarkıyı ‘akıntıya karşı kulaç atanlara’ ve Canan Kaftancıoğlu’na armağan ettiğini söylemesi salondan büyük alkış aldı. Belki de bu yüzden de çok seviyoruz Hüsnü Arkan’ı.