Moskova’nın derinliklerine yolculuk
Kısaca Moskova, Caroline Brooke, Çeviren: Ramazan Kılınç, Say Yayınları, 2023

Tekin UÇAR

Moskova, tarihi boyunca evrim geçiren, büyüyen ve değişen bir metropol olarak Rusya’nın başkenti olma özelliğini taşıyor. Bu büyüleyici şehir, 14. yüzyıldan bu yana Kremlin’in etrafında organik bir şekilde gelişerek, Çarlık dönemi Rusya’sı ve Sovyetler Birliği’nin merkezi haline geldi. Bugün siyaset, ekonomi, kültür ve bilimde önemli bir rol oynayan Moskova, tarih boyunca da birçok kimliğe bürünmüş ve kendini yeniden keşfetmiştir.

Araştırmacı ve yazar Caroline Brooke’un, Say Yayınları etiketiyle Türkçeleştirilen Kısaca Moskova adlı eseri, bu kentin insanlık tarihi ve dünya mirası açısından kıymetini ortaya çıkarma iddiasında. Brooke’un gözlem ve analizleri, Moskova’nın zaman içindeki dönüşümünü ayrıntılı bir şekilde inceliyor. Eser, Moskova’nın kendi evrimini yaşarken, şehri yuva edinen sanatçılar, yazarlar ve besteciler üzerindeki etkisini de ele alarak, şehrin sadece fiziksel değil, aynı zamanda kültürel bir büyüme yaşadığını vurguluyor. Moskova, geçmiş yüzyıllar içinde farklı isimlerle anılmıştır. Ortodoks Kilisesi’nin önemli merkezlerinden biri olarak “Kutsal Moskova” veya “Üçüncü Roma”; içerisinde çay çorba içilen ve bol miktarda börek ve gözleme yenilen meyhanelerin şehri olarak “Meyhanelerin Moskova’sı”; tekstil ticaretindeki üstünlüğü nedeniyle “Kaliko Moskova” gibi. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında köylü göçmenlerin akınına uğrayarak “büyük bir köy” olarak nitelendirilen Moskova, Sovyet döneminde ise Üçüncü Enternasyonel’in merkezi olmasıyla komünizmle özdeşleşmiştir. Caroline Brooke’un kapsamlı eseri, Moskova’nın sosyolojik yapısını ve geçirdiği politik dönüşümleri dünden bugüne detaylı bir şekilde ele alıyor.

Bu başlıklar, şehrin zengin ve çok yönlü geçmişini ortaya koymakla kalmıyor, aynı zamanda Moskova’nın farklı yönlerini incelerken bir dönemden diğerine geçişini izleyerek okuyucuya bir zaman yolculuğu deneyimi sunuyor. Örneğin, “Yazarların Şehri” başlığı altında, Moskova’nın edebi ve kültürel mirasını irdeleyen Brooke, şehrin sahip olduğu yaratıcı enerjiyi ve sanatsal dokusunu açığa çıkarıyor. “Tiyatroların ve Müziğin Şehri”nde, Moskova’nın sahne sanatları ve müzikle nasıl bütünleştiğini ve bu alanlarda nasıl bir etki yarattığını detaylı bir şekilde analiz ediyor. “Zenginlerin ve Fakirlerin Şehri” başlığı ise, şehirdeki sosyal sınıfların geçmişten günümüze yaşadığı değişimleri ve etkileşimleri inceliyor. “Ütopyaların ve Varoşların Şehri” adlı bölüm, Moskova’nın kentsel dönüşüm süreçlerine odaklanarak, şehirdeki farklı yaşam alanlarının evrimini ve bu evrimin toplumsal dokuya etkilerini araştırıyor. “Sarayların ve Manastırların Şehri” başlığı altında, Moskova’nın tarihi binaları, sarayları ve manastırları üzerinden şehrin mimari mirasını ve kültürel değerlerini inceliyor. Dolayısıyla Brooke, söz konusu başlıklarla, kentin sosyolojisini ve geçirdiği politik dönüşümleri dünden bugüne, her yönüyle ele alıyor, denebilir.

Kısaca Moskova, sıradan bir kent rehberi kitabı olmanın çok ötesine geçerek kentin zengin tarihini, kültürel çeşitliliğini ve dönüşümünü detaylı bir şekilde ele alarak, okuyuculara bu büyülü şehrin derinliklerinde bir yolculuk sunmayı amaçlıyor.