Sevda KARACA
EMEP Antep Milletvekili

Emek Partisi (EMEP) Antep Milletvekili Sevda Karaca, işçilerin Antep direnişini ve Meclis dışı siyasetin yönelimlerini BirGün’e değerlendirdi.

Türkiye’nin sosyalist, demokrat ve devrimcileri olarak seçimlerden önce, kazanması halinde AKP’nin saldırılarını arttıracağını ve ekonomik krizin daha da derinleşeceğini öngören tespit ve açıklamalarımız olmuştu.

Bu öngörülerimiz bizi yanıltmadı ve seçimin üzerinden yalnızca 3 ay geçmesine karşın topyekûn bir saldırıyla yeniden karşı karşıyayız. Temmuz ayında asgari ücrete yapılan artışa, işçinin cebine girmeden el konuldu. AKP’nin ekonomi politikaları ve bu politikalara bağlı olarak ağırlaşan çalışma ve yaşam koşulları sınıf çelişkisini büyüttü.

Elbette bütün bunlar karşısında ezilen ve sömürülen halk kitleleri hepten sessiz diyemeyiz. Gaziantep’teki süreç de bu anlamda ön açıcı bir örnek oldu. Gaziantep çok büyük bir işçi kenti olmasına karşın, sendikal örgütlülüğün belki de en zayıf olduğu şehirlerden biri. Bu nedenle de binlerce işçinin çalıştığı kentte çalışma koşulları da çok kötü. İşçilerin gönüllü olarak fazla mesai yaptığı, haftanın 7 günü çalıştığı, karşılığında karnını doyuramadığı; bunun karşısında da patronların ihracat rekorları kırdığı bir tablo var.

Bizim Emek Partisi olarak ülkenin her yerinde ve Gaziantep’te yaptığımız şey ise bu tablonun işçi ve emekçilerde yarattığı hoşnutsuzluğu örgütlülüğe dönüşmesini sağlamak için mücadele etmek. Biz, adına tek adam yönetimi dediğimiz bu sistemin parlamentosunun sermayenin çıkarları için bir araya gelmiş çoğunluktan oluştuğunu ve bu haliyle işçi ve emekçilerin, ezilenlerin hak mücadelesinde organ olarak bir işleve sahip olmadığını biliyoruz. Bu nedenle biz meclis faaliyetimizi Ankara’dan söylenmiş sözlerden ibaret de tarif etmiyoruz çünkü bunun değiştirici ve dönüştürücü bir etkisi olmayacağına inanıyoruz. Sosyalistler olarak, sorunun yerinde ve yerelinde bulunarak, sorunun muhataplarıyla birlikte hareket edip oradan dönüştürmenin esas çözüm olacağını savunuyoruz. Zira tek başına ekonomik koşulların zorlaştırıcı etkisi ile işçilerin bir anda ve kendiliğinden dönüşmesini beklemek büyük yanılgı olacaktır.

GÜÇ VE UMUT VERİYOR

Ancak önemli bir nokta var ki o da işçilerin öz örgütlülüğü. Tek başına bizim seslenişimizin de işçileri harekete geçirmesi mümkün değil. Kendi sorunları için bir araya gelen ve örgütlenerek mücadele eden işçilerin olmadığı yerde bizim mücadelemiz de istenilen sonuca varamayacaktır.

Bugün Şireci’de kazandıran şey de işçilerin ayrım gözetmeden bir araya gelerek ortak bir mücadele yürütme iradesiydi. Şimdi başkaca fabrikalarda direnişler sürüyor ve yenileri ekleniyor. SANKO ve ASKO tekstil, Erkaplan halı, Koza halı… Çünkü mücadele kazanımı, işçilere de güç ve umut veriyor.

Mecliste şu anda ayrı politik hatlara sahip birden çok muhalefet ittifakı var ve bizi onlardan ayıran temel şey ise en başta ideolojilerimiz elbette. Bugün burjuva muhalefetinin işçilere vaat ettiği şeyler, mevcut iktidardan farklı değil, olamaz da. Bizim ise siyasi varoluşumuzun temeli işçi sınıfının bağımsızlık mücadelesinde yatıyor. Dolayısıyla bu tek başına söz ayrılığı değil eylem ayrılığı da getiriyor. Sandığa havale edilen; sokaktan, fabrikadan, tarladan, işyerinden, okuldan ve yaşamın her alanından kopuk bir siyaset yapma biçimiyle bizim yöntemlerimizin bir olması mümkün de olamazdı.

Öte yandan Emek Partisi olarak bizim siyaset pratiğimiz meclisle başlamadı, meclisin sınırlarına da hapsolmaz. Meclis yalnızca mücadele alanlarından biri bizim için. Özellikle de sanayi kentleri olarak adlandırılan ve sanayi proletaryasının bulunduğu yerlerde yıllardan beri yerel örgütlerimizin süren örgütlenme çalışmaları var. Şimdi yerel örgütlerimizin birikimini meclisle birleştirmeye çalışıyoruz. Bu çalışmaları; işçilerin sorunlarını, sorunlarının çözülememesini, örgütlenme önündeki engelleri meclis kürsüsünde görünür kılmaya gayret gösteriyoruz. İki vekil olarak direniş alanlarına sadece “selam vermeye” gitmiyor oluşumuz da bundandır. Nitekim işçi hareketi ivme kazandıkça, irili ufaklı grevler yükseldikçe sosyalist vekillerin ön plana çıkması bir tesadüf değil.