Muhayyilenin derinliklerindeki ormanın hikâyesi

GÖKHAN YAVUZ DEMİR

Can sıkıntısı herhalde tarih boyunca insanlığın üstesinden gelmekte zorlandığı en büyük kâbusu olsa gerek. Bunun için ne kadar fazla meşgale icat ettiğimizi bir düşünsenize! Neden hiçbir şey yapmadığımız anların tadını çıkarmak yerine, onların “boş” anlar olmasının verdiği kaygının içimizi kasıp kavurmasına müsaade ederiz ki?

Çocuk kitapları resimleyen illüstratör Merve Atılgan, ilk kez yazıp çizdiği kitabı Derin Orman’da hiçbir şey yapmadığımız anların, aslında “boş” anlar olmaktan ziyade belki de en dolu, anlamlı ve keyifli anlar olduğunu küçük bir kız çocuğunun zengin ve derin muhayyilesi üzerinden anlatıyor. Çünkü onun kahramanının da gösterdiği gibi hayal gücünün çıkabileceği sonsuz sayıda seyahat mümkün.

Merve Atılgan’ın küçük kahramanının da hiçbir şey yapmadığı günlerde içine bir sıkıntı çöküyor ama bu küçük kız, çoğumuzun aksine bunun uzun sürmeyeceğini biliyor. Çünkü tam o anda kendini “hooop” diye “Derin Orman”ın kuytu ve hiç bilinmeyen girişlerinden birinde buluveriyor.

Böyle derin bir ormanın en keşfedilmemiş, en mahrem köşelerine gitmek, kimselerin bilmediği bir gölün kıyısında soluklanmak, ormanın hiçbir insanca görülmemiş meçhul sakinlerine misafir olmak ve rengarenk maceralar içinde su gibi akıp giden saatler geçirmek için bir miktar hayal gücü ve bir miktar cesaret aslında kâfi.

Ormanın karanlığında kaybolmaktan korkmayanların yolunu daima ateşböcekleri parlak, sarı ışıklarıyla aydınlatır. İşte bu yolculuğun sonunda insan, küçük kahramanımız gibi şu basit fakat derin gerçeği iliklerine kadar tecrübe edebilir: “Meğer karanlık, aydınlığın var olmasını sağlayan, kocaman, güzel bir renkmiş.”

Peki ama nerede bu “Derin Orman”? İşte o en büyük gizem. Okurun kendi hayal gücünü, kitabın küçük kahramanının hayal gücüne teslim etmesi gerekiyor. Çünkü bu ormanı ve adını var eden o. Bu “Derin Orman,” küçük kahramanımızın muhayyilesinin derinliklerinde bir yerde mahremiyetini ve gizemini koruyarak varlığını sürdürüyor. Burası, küçük kahramanımızın kendi ormanı olduğu için, biz okurlar da onun rehberliğinde gezmek zorundayız.

Bu ormanda müzisyen hayvanlar, yeşil orman cadıları, utangaç mantarlar, büyük bozayı, dans eden kurbağalar, müzik yapan komik su yosunları, telaşlı beyaz tavşan, kaprisli iki karakurbağası, kızıl tilki ve Işık Çocuklar dans etmek, şarkı söylemek, çay içmek, karanlığı keşfetmek için senin yolunu bekliyorlar. 

Bu sebeple yapacak hiçbir şeyi olmayan ve o anları keyifle geçirmek isteyen çocukların tam gönlüne göre bir kitap Derin Orman.

Desenleriyle göz kamaştıran ve ilk kitabıyla geçer not alan Merve Atılgan’ın da umarım yapacak bir şeyi yoktur da bize yine böyle güzel kitaplar yazıp resimlemeye devam eder. Böylece biz okurlar da onun hayal gücünün ve güçlü desenlerinin renkli koridorlarında yeni keşif dolu yolculuklara çıkma fırsatı buluruz.