Tesla, İsveç’te bir greve değil sendikal örgütlenme ve sosyal haklar üzerine kurulu olan İsveç Modeli’ne savaş açtı. Burada yenilirse, taleplerin diğer ülkelerde daha güçlü bir şekilde karşısında çıkmasından korkuyor.

Musk’ın emeğe karşı savaşı
İsveç'te 130 Tesla işçisiyle başlayan grev, Aralık ayında 17 atölyede 500 işçiye genişledi. (Fotoğraflar: IF Metal)

Ali ÖZTÜRK

İsveç’te aslında kapsadığı insan sayısının sadece birkaç yüz kişi olduğu düşünülünce çok da anlam ifade etmeyecek olan bir grev, sermaye ve işçiler arasındaki temel çelişkinin ne kadar güncel olduğunu bir kez daha gösterdi ve göstermeye devam ediyor. Tesla aslında bir sendikal harekete değil “İsveç modeli” olarak ifade edilen ve sendikal örgütlenme ve sosyal haklar üzerine kurulu olan işgücü modeline savaş açtı.

Elektrikli araba üreticisi Tesla ile Endüstri Çalışanları Sendikası’nın (IF Metall) 2019 yılından beri sürdürdüğü görüşmelerde şirketin toplu sözleşme talebini kabul etmemesi üzerine 27 Ekim’de grev kararı alındı. IF Metall, Tesla çalışanlarından kaçının sendika üyesi olduğu sorusunu yanıtsız bırakıyor. Ancak sendika, kendisine üye olan ama greve katılmayarak çalışmaya devam eden üyelerini üyelikten çıkarıyor. Tesla yönetimi ve sendika aleyhtarı Elon Musk, Tesla’nın sendika olmaksızın ‘bütün çalışanlarına’ iyi şartlar sağladığını öne sürüyor. Ancak çalışanlar bu söylemin doğru olmadığını, tam tersine çalışma koşulları, saatleri ve verimlilik konusunda sürekli bir baskı oluşturulduğunu söylüyorlar. Sendikalı olan birçok çalışandan kimisinin “yabancı işçi statüsünde olması” kimisinin de “yeni sözleşme imzalamış” ya da “kovulursa işsiz kalacağı endişesi taşıyan” insanlar oldukları için greve katılamadıkları söyleniyor.

Emek ve sermaye açısından son elli yıla bir göz attığımızda bütün kapitalist-emperyalist ülkelerde istisnasız olarak emeğin payının küçüldüğünü, kâr marjlarının ise artığını görürüz. Mesela Amerikan sermayesi, 1956’dan sonraki en kârlı dönemini 2022 yılında yaşadı. Yine sosyal ve ekonomik haklar açısından dünyanın ender ülkelerinden biri olarak İsveç’te de şirketlerin kârlılık oranları 2022 yılında son 30 yılın en iyisi olarak ifade ediliyor. COVID pandemisi sırasında sermaye, mal ve hizmetlerin fiyatını artırırken çalışanların ücretleri aynı oranda artmadı.

MÜCADELE GÜÇLENİYOR

Yine pandemi sonrasında ortaya çıkan işgücü ve istihdam ihtiyacı, sendikaların ve emekçilerin istek ve taleplerini daha yüksek sesle ifade edebilmelerinin önünü açtı. ABD’de Hollywood ve otomobil endüstrisinde gerçekleşen grevleri bu bağlamda anlamlandırmak gerekir. Emekçilerin sadece yüzde 10’unun sendikalara üye olduğu ABD’de sendikalara güven oranı yüzde 48’lerden yüzde 69’lara yükseldi. Yine yapılan araştırmalarda halkın yaklaşık yüzde 35’i gelecekte sendikaların daha da güçleneceklerine inandığını ortaya koyuyor.

İşte bu şartların yaşandığı bir dönemde Tesla grevi patladı. Yeni nesil yüksek teknoloji şirketlerinin hiçbirisi sendikal örgütlenmeye sıcak bakmadığı gibi bu durumu bir tehdit olarak algıladığı bir sır değil. Amazon ve Apple şirketlerinde sendikal örgütlenmesini artıran emekçilerin şirketleri toplu sözleşme masasına gelmeye zorlaması bu anlamda çok önemlidir. Tesla’da ise çalışanların hem ABD hem de Almanya’da sendikalaşmayı artırması Tesla’nın başını ağrıtıyordu. Tesla’nın Almanya’da IG Metall’in istediği ücret artışını kabul etmesinin nedeni, sendikanın yürüttüğü kampanyanın bir an önce bitmesini sağlamaya yönelik bir hamle idi.

ÖRGÜTLÜ EMEĞE SAVAŞ

Tesla’nın İsveç’te başlayan grevi neden büyük tehdit olarak algıladığı yukarıda satırlarda gizlidir. İsveç emeğin örgütlü olduğu bir sosyal devlet olarak, hâlâ eski ekolün etkin olduğu bir ülke. Tesla yönetimi ve Musk, İsveç’te bu kavgadan galip olarak çıkmayı başarırsa başka ülkelerde bu alanda başarı sağlamasının daha kolay olacağına inanıyor. Yine sendikaların toplu sözleşme taleplerini kabul etmesi, yani yenilmesi durumunda da bu taleplerin diğer ülkelerde daha güçlü bir şekilde karşısında çıkmasından korkuyor. Grev bu anlamda sadece endüstri çalışanlarının hak alma mücadelesi olmaktan çıktı.

Bu nedenle başka alanlarda faaliyet gösteren sendikalar da bu grevi desteklemeye başladı. Hizmet ve İletişim Sendikası (SEKO) ile toplum ve altyapı alanında devlet memuru olarak çalışanların sendikası Fackförbundet ST, grevi destekleyen hamleler geçekleştirdiler. SEKO’nun 20 Kasım’da Tesla’ya gönderilen posta ve paketlerin ulaştırılmasını engelleyen destek eylemini başlatmasından bir gün sonrasında Fackförbundet ST buna katıldı. Tesla’nın üretilen araçlar için gerekli olan plakaların ulaşmasının engellenmesi, trafik kayıtlarının yapılamaması sonucunu doğurdu. Bunun üzerine Tesla hem Posta İdaresi’ni hem de İsveç devletini mahkemeye şikâyet etti. Ancak yapılanların “hiçbir yasal mevzuatta yer almayan ayrımcı bir saldırı olduğunu” iddia eden Tesla’nın başvurusunu davaya bakan mahkeme reddetti.

Sendika üyesi emekçiler, Tesla yönetiminin grevin etkisini kırmak için akıl almaz yöntemlere başvurmasının hiç de garip olmayacağını belirtiyor. Tesla yönetimin neredeyse sınırsız kaynaklara sahip olduğunu, bu nedenle “iş akdinin sonlandırılması, başka ülkelerden grev kırıcı çalışan getirilmesi, hatta servis edilecek araçları uluslararası sulara çıkarmak için limanlara gemi yanaştırılması” dâhil her şeyi yapabileceklerini söylüyorlar.

SERMAYE DE DÂHİL OLDU

Bu grev sadece emek hareketinin değil aynı zamanda sermaye örgütlerinin de müdahil olduğu bir sürece dönüştü. Diğer 10 değişik alanda faaliyet gösteren sendikaların greve destek olmak amacı ile yaptığı eylemlilikler, sermaye çevrelerinde tepki ile karşılandı. Hâlihazırda devam eden bir greve diğer sendikaların müdahalesinin “bir şantaj” olduğunu ve “çözüme katkı sunmayacağını” iddia eden sermaye yanlısı örgütler, bu şartlar altında Tesla’nın ya toplu sözleşmeyi kabul etmek ya da İsveç’ten çekilmekten başka bir yolu kalmayacağını söylüyorlar. Sendikaların görevinin “ülkede üretim yapan şirketlerin İsveç’ten kaçmasına neden olmak olmadığını” iddia eden bu çevreler, meselenin bir hak mücadelesi olduğunu kabul etmiyor. Tam tersine iş piyasasına gereksiz müdahale edildiğini ve bunun serbest teşebbüsü ürkütebileceğini söylüyorlar.

İsveç’te IF Metall dışında 12 sendikal örgütün destek verdiği greve, sendikal kültürün güçlü olduğu İskandinav ülkelerinden Danimarka, Finlandiya ve Norveç’ten ulaşım sendikalarından da destek açıklamaları ve eylemlilikleri geldi. Yine 4 milyon üyesi bulunan Avrupa Ulaşım Federasyonu, Tesla ve sendika arasındaki çatışmanın sadece İsveç’le ilgili olmadığını kaydederek greve desteğini açıkladı. Grev araştırmacısı Christer Thörnqvist, ortaya çıkan durumun 90’lı yıllarda Toys R Us karşılaştırılabileceğini, ama bu grevin çok daha kapsayıcı olduğunu ve bunun nadir görülen bir durum olduğunun altını çiziyor.

∗∗∗

TESLA GREVİ GÜNLÜĞÜ

27 Ekim: İsveç’te IF Metall üyesi 130 Tesla işçisinin grevi başladı. Ulaşım Sendikası, İsveç’in 4 limanında Tesla araçlarının boşaltılmasını engelleyeceğini açıkladı.

20 Kasım: Servis ve İletişim Sendikası, Tesla’ya gönderilen tüm gönderiler mektup, paket ve plakalara abluka uygulanacağını açıkladı.

5 Aralık: Danimarka’da 3F Transport üyesi liman ve nakliye işçileri Tesla arabalarının nakliyesini yapmayacağını açıkladı. Norveç'in en büyük özel sektör sendikası Fellesforbundet ve Finlandiya Taşımacılık İşçileri Sendikası (AKT), 20 Aralık'ta “dayanışma eylemleri” başlatacağını açıkladı.

22 Aralık: İsveç Temyiz Mahkemesi, PostNord’un plakaları teslim etmemesine karşı Tesla’nın açtığı davayı reddetti.