Birkaç gün önce eski Galatasaraylı Brezilyalı yıldız Flavio Conceiçao'nun Atina'ya gidişinin haberi Yunan medyası tarafından manşetlerden verildi...

Birkaç gün önce eski Galatasaraylı Brezilyalı yıldız Flavio Conceiçao'nun Atina'ya gidişinin haberi Yunan medyası tarafından manşetlerden verildi. Galatasaraylı yöneticilerin Gheorghe Hagi’yi içinde bulunduğu tüm olumsuz koşullara rağmen başarısız gibi görüp göndermesinin ardından anlaşma yaptığı yeni hocası Eric Gerets’in görevi başına henüz geçmeden takım yapmaya başlamaları Türkiye’deki yöneticilerin kifayetsizliğinin en güzel örneklerinden biri oldu! Hocasız olan takıma hemen müdahale edip kendisinden çok şey bekledikleri, ama kendi futbol bilgilerine göre hiçbir şey bulamadıkları Flavio Conceiçao’ya “Derhal kendine takım bul” dedi.

Ancak yeni hoca Gerets bunu duyunca Flavio’nun tekrar geri dönmesi için yöneticiler ile uzun süren görüşmeler yaptı. Bu esnada Ergun Gürsoy, “Flavio Conceiçao’yu biz gönderdik şimdi de geri almak istiyoruz’ bu ne biçim iştir” diye söylenmekten de kaçınmadı! Bahsi geçen Flavio Conceiçao 1994-1995 yıllarında Palmerias'ta, 1996-2000 yılları arasında Deportivo la Coruna'da 2000-2002’de Madrid’de defalarca forma giymişti.

Geçirdiği sakatlıktan sonra Borussia Dortmund’a kiralanan Flavio, Real Madrid’e 21,6 Milyon dolar transfer olmuş 70'e yakın kez Brezilya Milli Takım formasını giymiş bir futbolcudur. Bu kariyere sahip bir oyuncu bile Türkiye’deki anlayış karşısında dikiş tutturamayarak ülkemiz futbolundan kaçmıştır. Şimdi Yunan Basını'nın manşetlerinden inmemektedir. Ve tüm zorlamalara rağmen Ergun Gürsoy’un da dediği gibi kişilikli yapısı ile son görüşmeyi Eric Gerets ile Hollanda da yapıp Türkiye’de oynamayı bir daha düşünmediğini söylemiştir. Ve sonunda Eric Gerets geldiği ilk günden beri Conçeiao’nun iyi futbolcu olduğu ve bu oyuncunun kesinlikle kadroda kalması gerektiği konusunda yönetimi ikna etmesine rağmen Conceiçao’nun Galatasaray’a dönmesini sağlayamamıştır!

Aslında Eric Gerets ve Flavio Conceiçao’nun bu yaşadıkları sadece Galatasaray’a özgü değildir. Bu yaşanılanlar üniversiteleri, liseleri ve sosyokültürel yapısı Galatasaray gibi olmayan onlarca, yüzlerce takımda daha da vahim olarak yaşanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda dövülen ve sövülen futbolcuları bolca işittik. Kulüplerini, Türk Futbolu'nu ve sporcusunu bir nebze olsun düşünmeyen günümüz spor yöneticileri aslen Türk gençlerinin geleceğini ipotek altına almaktadırlar.

Brezilya’nı n spor kültürünün Brezilyalı gençleri nerelere getirdiklerine bakmak için sadece Chelsea’nin Ronaldinho’ya önerdiği 155 Milyon Dolar. Her şeyi açıklamaya yetmiyor mu? Türkiye’de işinin ne olduğunu bilmeyen ve yönetici kervanına katılan son takım olan Galatasaray yönetimi Gheorghe Hagi ile uğraşacağına yapması gerekenleri yapmış olsaydı herhalde Ribery bugün Marsilya’da olmazdı!

UEFA vitrininde Avrupa’ya daha değerli olarak pazarlayacağı bir Ribery Galatasaray takımında oynayan diğer futbolcular için de bir şans olabilirdi. Kulüplerini kötü yöneten kişilerin öncelikle bulunduğu camiaların var olan değerlerini sosyal ve ekonomik olarak yükseltmeleri gerekirken, geleceğini daha da karanlığa sokacak bir gidişat içinde olduklarını Futbol Federasyonu'nun görmemesi mümkün mü?

Havuz meselesi ile çıkan tartışmaları yaşayan federasyonun ortada dönen yaklaşık 450 Milyon dolarlık hacmin hareketini incelemesi aslen her şeyden önemlidir. Ancak onlar da hoca değişikleri ile günü kurtarıp gelecek adına hiçbir şey yapmamaktadırlar. Böylece de özellikle orta halli ve yoksul halkın eğlencesi olan futbol günümüzde zengin aile çocuklarının hayatı boyunca topu dürtmemelerinin verdiği kompleks ile tatlı bir oyuncağı olup çıkmaktadır.

Topu dürtmek isterken habire incinip sakatlanan bu kişilere Oscar Wilde’in şu sözünü hatırlatmadan geçemeyeceğim “Futbol sert kızlar için çok iyi bir oyun olabilir; ama narin oğlanlara pek uygun olmaz’’