Honduras’ın eski Devlet Başkanı Juan Orlando Hernandez, görevini kötüye kullandı ve ülkesinde faaliyet yürüten uyuşturucu kaçakçılarına fiilen dokunulmazlık sağladı. ABD’li politika yapıcılar Honduras’ın narko-devlet haline gelmesine göz yumarken Obama, Trump ve Biden dahil tüm başkanlar Hernandez’e destek çıktı.

Narko devletin suç ortağı
Honduras’ın eski Devlet Başkanı Hernandez, ABD’de görülen mahkemede uyuşturucu kaçakçılığından suçlu bulundu. (Fotoğraf: AA)

Jorge HEINE

Juan Orlando Hernandez, Mart 2024’de Manhattan’da görülen davada federal mahkeme tarafından suçlu bulundu. Bu, önemli bir dönüm noktasıydı çünkü kısa süre öncesinde kadar ABD’de “müttefik” olarak görülüyordu ve şimdi kokain ticareti ve silahlanma kanunlarını ihlal gerekçesiyle hapse girecekti.

ABD Başsavcısı Merrick Garland açıkladığı karar metninde şöyle diyordu: “Juan Orlando Hernandez, Honduras Devlet Başkanı görevini kötüye kullandı ve ülkesinde faaliyet yürüten uyuşturucu kaçakçılarına fiilen dokunulmazlık sağladı.” Uyuşturucuyla Mücadele Ajansı yöneticilerinden Anne Milgram ise, “Honduras devlet başkanı, Sinaloa Kartelinin lideri ile el ele verip ABD’ye uyuşturucu ticareti yapıyorlarsa, her ikisi de hesap vermelidir.”

İddia makamında olan Uyuşturucuyla Mücadele Ajansı ve Adalet Bakanlığı önemli bir zafer kazanmış oldu. 2014 ve 2022 yılları arasında iki dönem iktidarda kalan Hernandez ve adamlarının ABD’ye toplam 400 ton kokain soktuğu tahmin ediliyor. Eski devlet başkanı şimdi 40 yıla kadar hapis cezası alabilir. Mahkeme cezayı 26 Haziran tarihinde açıklayacak.

Fakat detaylarda bundan çok daha fazlası gizli.

Honduras, bir ülke “narko-devlet” haline geldiğinde yaşananlara trajik bi örnek. Halk yaşanan dönüşümün bedelini öderken, uyuşturucu rejiminin yöneticileri giderek zenginleşiyorlar. Dünya Bankası verilerine göre Honduras nüfusunun yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

KARTELLER İLE DOSTLUK

Honduras’ın başkenti Tegusigalpa’da tutuklanması ve Ocak 2022’de ABD’ye iade edilmesinden önce Hernandez’in en büyük müttefiki yine ABD hükümetiydi.

Barack Obama, Donald Trump ve Joe Biden dahil tüm başkanlar Hernandez’e destek çıkmış ve bu adamın hem Honduras’a, hem ABD’ye büyük zarar vermesine göz yummuşlardı.

28 Haziran 2009’da Honduras’ta bir askeri darbe düzenlendi. Sabahın ilk saatlerinde, halen pijamalarıyla oturan Başkan Manuel “Mel” Zelaya askerler tarafından evinden alındı ve komşu ülkelerden birine götürüldü. Darbecilerin iddiasına göre Honduras Anayasasını değiştirmek için referandum kararı alan hükümet, ülkenin yasalarında yer etmiş “tek dönem” seçilme kuralını kaldırmaya hazırlanıyordu ve bu da otoriterleşme riskleri yaratıyordu.

Başkan Obama ilk etapta darbeye karşı çıktı ve darbeden sorumlu olanlara karşı çeşitli yaptırımlar uyguladı. Fakat zamanla çizgi değiştirdi ve darbecilerin cezasız kalmasına göz yumdu. Bu süreçte ABD’li Cumhuriyetçilerin önemli etkisi oldu. Zelaya’nın ABD’ye tehdit olarak gördükleri Venezuelalı Hugo Chavez ile fazlasıyla yakın olduğunu düşünüyorlardı.

Darbeciler seçim gününün gelmesini beklediler ve başkanlık koltuğuna kendi adamlarını koydular. Seçimi kazanan Ulusal Parti’den Porfirio Lobo oldu. Lobo’nun oğlu Fabio, sonra kokain ticaretinden tutuklanacaktı.

GÖRMEZDEN GELDİ

Başkan Lobo, Honduras’ı yeni yüzyılın narko-devleti yapacak temelleri inşa etti. Uyuşturucu kartellerinin devlet ve kolluk kuvvetleri içine sızmasına izin verdi. Kokain ticareti ülke ekonomisinin adeta başlıca dayanak noktası haline geliyordu.

Bu esnada ABD Honduras asker ve polisine on milyonlarca dolarlık yardım yapıyordu. Ülkede yolsuzluk, uyuşturucu ticareti ve insan hakları ihlalleri iddiaları çokça seslendirilse de ABD oralı olmuyordu. Dolarlar gelmeye devam ediyordu. 2013’te Lobo’nun yerine yakın dostu ve parti üyesi Juan Orlando Hernandez seçildi.

2009 darbesinin sıkı destekçilerinden Hernandez, ikinci dönem adaylığının Yüce Divan tarafından “yasal” ilan edilmesiyle 2017 yılında ikinci kez aday oldu ve bir kez daha seçildi.

Birçok Honduraslı Hernandez’in 2017 seçimlerini hile ile kazandığını düşünüyor. Gecenin geç saatlerinde sayım sürerken Hernandez geride görünüyordu ve sayım bir anda durduruldu. Sonuçlar ertesi sabah duyurulduğunda Hernandez bir şekilde öne geçivermişti.

Seçim hilesi iddialarına karşın ABD seçim sonuçlarını tanımakta hiç gecikmedi. Bu sonuç karşısında yüreklenen Hernandez, Honduras’ı Amerika kıtasının ilk narko-devleti haline getirmek için çalışmaya devam etti.

Başkanın kardeşi ve eski milletvekili Juan Antonio “Tony” Hernandez, Meksikalı uyuşturucu karteli Sinaloa ile ilişkileri dolayısıyla 2018 yılında ABD’de tutuklandı. Sinaloa karteli bu ilişkiye o kadar değer veriyordu ki, ürettiği kokain çeşitlerinden birine “TH” adını vermiş, paketleri bu harflerle işaretlemişti. Tony Hernandez 2019 yılında dört farklı suçtan hüküm giydi ve 30 yıl hapis cezası aldı.

Başkan Hernandez kartelle bağlantısı olduğu iddialarını reddetti fakat kanıtlar aksini gösteriyordu. The Economist gazetesinde çıkan bir habere göre, New York’ta görülen bir davada ifade veren uyuşturucu tacirlerinden biri Hernandez’in “Uyuşturucunun ABD’ye ulaştırılması için” rüşvet aldığını iddia ediyordu. Başka bir görgü tanığı ise Başkanın 2013 yılında, iktidara gelmeden önce rüşvet aldığını söylüyordu. Eski kartel üyelerinden biri de kendisinin tutuklamadan korunması için Hernandez’e 250,000 dolar ödeme yapıldığını söylüyordu.

Honduras’ın narko-devlet haline gelebilmesinin bir sebebi de ABD’li politika yapıcıların dönüşüm süreci boyunca yaşananları görmezden gelmesiydi. Hernandez’i peşinen kabul ettiler çünkü ideolojik açıdan Washington’ın çıkarları ile daha uyumlu bir yerde duruyordu, özellikle rakibi Zelaya ile kıyaslandığında. Fakat Manhattan’daki kararın açığa çıkardığı gibi, bu kararın felaket niteliğinde sonuçları oldu.

İçişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin karar günü söylediği gibi “Hernandez ile işbirliği yapanlar ya suç ortağıdır, ya da naiftir.” ABD devletinin naif olduğunu söylemek fazlasıyla iyi niyetli bir değerlendirme olacaktır.

Çeviren: Fatih Kıyman

Kaynak: The Conversation