Neden buraya geldiniz?

SONGÜL BOZACI

Bir zamanlar yürüdüğünüz sokaklarda artık yürüyemediğinizi düşünün. Söylediğiniz şarkıların kimseye ulaşamadığını. Yaşadığınız yerin artık yaşanılamayacak olduğunu. İçinde bulunduğunuz süreç sizi nasıl bir karara götürür? Dünyamızda, yanı başımızda yaşanan bazı gerçekliklerden birkaçı usul usul işlenmiş bu hikâyenin içinde. Bizden olmayanı nasıl karşılıyoruz toplum olarak? Bizden olmayan, kendi topluluğuyla gelmişse ve ticareti geliştirmiş olması bizi önce mutlu etmiş fakat bütün kültürel farklılıklar artık göze batmaya başlamışsa, bakışımız aynı kalıyor mu?

Nick Bland’in yazıp çizdiği Ümit Mutlu çevirisiyle Uçanbalık etiketiyle yayınlanan 'Balinalar Aramızda', konu olarak son dönemlerde sıkça işlenen çevre kirliliği ve mültecilik durumlarına baktırıyor. Bunu yaparken de okurun, gerçek hayatta böyle durumlarda nasıl davrandığına bakmasını sağlıyor.

Okyanus sakinleri balinalar bir gün yaşam alanlarını terk ediyor ve şehirlere, kasabalara yerleşiyor. Bu durumu en doğal hâli ve sevgiyle karşılayan sadece çocuklar oluyor. Özellikle çocukların, bu tarz hikâyelerde yeni gerçekliği en saf ve temiz şekilde kabul ediyor olması, hem onların siyasetle tanışmamış olmalarından hem de bir zamanlar bizlerin de böylesi duru duygularla çevrili olduğumuzu hatırlatıyor olması açısından kıymetli. Yetişkinlerin bazıları bu durumdan ticari kazanç elde etmenin yollarını buluyor. Yeni gelenler geldikeri yere adapte olmaya çalışıyor ama yaşam alanlarının özlemleri de dört bir yanlarını sarıyor. Her mülteci olayında gerçekleştiği gibi, gelenlerden bir kazanç sağlanıyor önce; siyasetçiler bir dolu vaat veriyor. Fakat sonra, ya ne yaşadıkları bilinmiyormuş gibi yapılıyor ya da bu konu hakkında çözüm üretmeye çalışmak için asıl sebep üzerine kimse eğilmiyor. Balinalar da bu yaklaşımdan paylarını alıyor. Başka kültürlerden gelenler, yeni bir kültüre ait olmaya çalışırken arada kalıyorlar. Kendi geçmişleri atalarından kalan öğretilerle dolu olan bu kişiler, bulundukları bölgelerde birbirleriyle uyuşamamaya başlıyor. Bunu karşılıklı çözemezlerse, toplumlar her bireyin kendi çatışmasıyla sıkıntılı ve sert süreçler yaşayabiliyor. Toplumları, istemeden başka bir yere getiren sebepler ne? Bu sebeplerin ortadan kaldırılması için kalıcı çözüm bulunabilir mi?

Sürece balinalar üzerinden bakarsak, çözüm var. Ama kimse onlara şu soruyu sormamış: Neden buraya geldiniz? Kitapta, bunu bir çocuğun sorması hikâyenin ayrı bir güzelliği. Geliş sebepleri ise belli: Onları kovan kişilerin, yani biz insanların, çevreye umursamazca verdikleri zararın oluşturduğu çöp yığınları yüzünden iyice dolan okyanusun artık yaşanmaz hâle gelmesi.

Neden sonuç ilişkisine bakmadan önyargılı olmamak gerektiğini hatırlatan bir hikâye olmuş, 'Balinalar Aramızda'. Farklı olmanın getirdiği zenginlikleri görebilen büyük ve küçüklerin okumasını öneririm. Bulundukları, köklerinin olduğu yaşam alanlarından mecburen ayrılanların neler yaşadığını, nasıl hissettiğini anlamamız için de okunması gereken bir hikâye. Kimsenin konforunun bozulmasını istemiyorsak, herkese ait olan dünyaya zarar vermeden bir arada yaşamanın yollarını bulmalıyız. Kitapta balinaların, okyanusun çöplerden temizlendikten sonra sadece küçük çocuklara veda edip özlemle yuvalarına kavuşuyor olması konusunda ise düşünmemiz gerekiyor. Ayrıca, çöpleri atarak çevreye biz zarar verdiysek, bundan bizim dışımızda zarar görenleri, daha sonra nasıl hor görebiliyoruz?