Nöromatik, felsefenin ve edebiyatın neresinde?

TEKİN UÇAR

Nöron işlemlerine ilişkin zihinsel modeller, hayatın her alanında karşımıza çıkmaya başladı. Siyaset, iş dünyası ve akademi, ilaç araştırmaları ve elektro-kasılma tedavisi merkezleri, tıbbi görüntüleme süitleri, çocuklara yönelik televizyon kanalları, giderek yayılan konuşma terapileri ve akıllı telefon birimleri. Papazlardan ve büyücülerden bilim insanlarına, sanatçılara ve girişimcilere; mühendislerden, bilgisayar programcılarından psikologlara ve CIA’ya; devlet başkanı ve siyasi karar vericilerden, kriminolog, uyuşturucu imalatçısı ve özel okul yönetimlerine varıncaya dek beyine el atmayan kalmadı.

Nöro-bilimin dili, meşhur bilim insanlarının ve teknoloji patronluğuna heveslenenlerin TED konuşmalarında, çeşitli beyin eğitimi uygulamalarında, kartı cihazı okutmaya dayanan gündelik işlerde, dünyanın dört bucağına dağılmış ve birbiriyle koordinasyon halindeki sayısız ekran ve dijital cihazda bir görünüp bir kaybolan o yeni özne türünde karşımıza çıkıyor. Bu ekranlar ve cihazlar, çağdaş idrak modellerine bugün hâlâ temel teşkil etmekte olan, nöron şebekeleri ve bilginin işlenmesine dair paradigmatik teorilere göre işliyor. Diğer deyişle, bu ekranlar ve bu cihazlar insanın karmaşık, kendi kendisini düzenleyen bir sistem olduğunu varsayıyor. Bu insan, önünde sonunda, nöro-moleküler bir olgu. Topluma gelince, o da birbiriyle etkileşim halindeki beyinlerin toplamından ibaret.

Maneviyatçılıktan Sibernetik Çağına Beynin, Zihnin Ve Dinin Tarihi alt başlığıyla yayımlanan Nöromatik adlı çalışma, Avrupa’da böylesine dallanıp budaklanmakta olan bilince dair çetin soruların, Amerikan bilimi, maneviyatı ve toplumunda yarattığı çalkantıların izini sürüyor. Kitabın yazarı John Lardas Modern, ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Lancaster kentinde bulunan Franklin & Marshall College’de dinsel araştırmalar profesörü olarak görev yapıyor.

Kitabın giriş yazısında, “ateşleyen nöronlardan” bahsediyor Modern. Akson aracılığıyla aktarılan sinyallerden. 100 trilyondan fazla sinapstan meydana gelen ve nöron devrelerinin işlevsel özelliklerini ve beynin işlevlerini ve hatta bunlardan doğan bilinci anlamak için gerekli olan, merkezi sinir sistemindeki nöronlar arasında bilginin işlenmesini sağlayan temel işlevsel yapıdan. İşte bu yapı kavranmadan, değil uygarlığı, ufacık bir çakıl taşını bile anlamak mümkün değil Modern’e göre. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde nöro-genetik mühendisliği, kafatası-içi manyetik uyarım, nöro-protez ve derin beyin uyarımı üzerine projeler hızla çoğalırken. Bugün uygarlığımız gitgide bu nöron-güçlendiricilerin cazibesine kapılırken, beyni yanan beyaz yakalı işçilerin buna ilk elden tanıklık ettiklerini de söyleyebiliriz.

Velhasıl beyin çağırır… Bizi, kendimizin daha iyi, daha güçlü ve daha hızlı bir nüshası olmaya davet eder; daha üretken, daha sevecen, daha başarılı, daha sağlıklı, daha mutlu, daha varlıklı, daha cazibeli ve erişilmez. Bireyler için beyni en verimli hale getirmek ve ona ihtimam göstermek ahlaki bir zorunluluğa dönüşmüş durumda. Modern’e göre beyin, bizim kim olduğumuzu, oldum olası kim olmuş olduğumuzu ve yakında kim olacağımızı belirler. Nöromatik adlı eser, bu açıdan, insan doğası ve deneyimi hakkında bilinebilecek olan ne varsa hepsini kapsama iddiasında. Ayşe Deniz Temiz’in özenle çevirisiyle. İyi okumalar.