Köln – Buradaki Birgün toplantımızı yöneten Ömer Abi, öğretmen alışkanlığı ile ayakta yaptığı açış konuşmasına Yaşar Kemal'in "O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" sözüyle başlayıp, "o güzel insanlar buradalar" diyerek bitirdi.

Köln – Buradaki Birgün toplantımızı yöneten Ömer Abi, öğretmen alışkanlığı ile ayakta yaptığı açış konuşmasına Yaşar Kemal'in "O güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" sözüyle başlayıp, "o güzel insanlar buradalar" diyerek bitirdi.

Kimse için sır değil, Birgün inanılmaz maddi zorluklarla boğuşarak ayakta durmaya çalışıyor. Dünyanın değişik ülkelerinde benzer kaygılarla yola çıkan bağımsız gazeteler, ne yazık ki bir süre sonra sermaye gruplarına satıldılar. Hiç para almayan yazarlar ve maaşları doğru dürüst ödenemeyen muhabirlerle sekiz aydır gerçekleştirilen bir mucizenin adı Birgün. Kuşkusuz bu sürekli böyle gitmeyecek ve okurlarımızla ekonomik dengeleri kuran çözümler geliştireceğiz. Zaten "patronsuz gazete"nin gerçek sahipleri de onlar. Bu yüzden sürekli okur inisiyatifi toplantıları yapıyor, nasıl ayakta kalabileceğimizi, nasıl daha iyi bir gazete olacağımızı okurlarla tartışıyoruz.

Köln'de okurların ve ortakların karşısına çıkan bizler, (ben, Yaşar Seyman, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Oğuzhan Müftüoğlu, Necdet Saraç) toplantıdan müthiş enerji alarak ayrıldık. "Bu gazete yaşayacak da ne demek? Daha televizyon kuracağız hep birlikte" sesi yükseldi Köln'deki toplantı salonundan.

Almanya'da 25 yıldır çıkmakta olan kooperatif gazetesi Die Tageszeitung'dan (TAZ) örnekler verildi. TAZ da Birgün'den söz eden "Türkiye'de bir kardeş gazete" diye bizi haberleştirmemiş miydi? 25 yıldır ayakta olan TAZ'ın logosunun altında yıllar önce başlatılan bir kampanyanın sloganı var. Her gün yayınlanan bir slogan bu: "TAZ muss sein" Yani, "TAZ olmalı! Yaşamalı."

TAZ sürekli tam sayfa ilanlarla okurlarına sesleniyor, tekellerin hakim olduğu medya dünyasında ayakta kalabilmek için onlardan destek istiyor. Bugünlerde başlattığı yeni bir kampanya ile 500 ile 5000 Euro'luk hisseler almasını istiyor okurlarından. TAZ'ı çıkaran kooperatif yanında bir de TAZ'ı yaşatma şirketi kurmuşlar. Şirket geçen yıl okurlardan 1 milyon 250 bin Euroluk bir destek sağlamış. Şimdi, birbirlerine hediye verenlere, en güzel hediyenin "TAZ aboneliği" olduğunu söylüyorlar.

Almanya'daki dostlar bağımsız bir gazeteye olan ihtiyacın bilincindeler. Diğer gazetelerin kendi sorunlarına nasıl sırtlarını döndüğünü, Avrupa'daki Aleviler'le ilgili haberleri nasıl çarpıttıklarını anlatıyorlar. Kızıltepe'de yaşı kadar kurşunla katledilen Uğur'un öyküsünü Birgün'den izlemişler. "Birgun muss sein" dediler bize!

Kısacık toplantıda öyle güzel öneriler geldi ki. Cevat Abi, emekli öğretmen, "Artık boş vaktim çok. Daha fazla koşturabilirim" dedi ve ekledi. "Gazeteyi her gün internetten okuyorum. Bir sistem kuralım, internetten okuyanlar gönüllü olarak her gün için 1 Euro versinler."

Hasan, "Biz burada gazeteyi okuyamıyoruz ama Türkiye'deki yakınlarımız adına abone olabiliriz" dedi. "Hissedar sayımızı, yaptığımız katkıları artıralım. Yurttdışında yaşayan, birikimli insanlarımız, uzmanlarımız var. Onlar da yazsın" çağrısı yaptı. "Madem sorun tanıtım. Eskiden yaptığımız gibi pullamalar yapalım" dedi bir kadın okur. " 'Ben her gün Birgün okuyorum' yazan pulları dünyanın dört bir yanında duvarlara yapıştıralım."

"Tanıtma geceleri düzenleyelim", "Bu tür toplantıları daha sık yapalım", "Buradaki 300-400 ortak bir yıl boyunca ayda 100'er Euro verelim", "Haftalık olarak gazeteyi burada da basıp bütün Avrupa'dan aboneler bulalım", "Ben İslamcı gelenekten geliyorum. İman önemlidir. Bu gazete yaşayacak imanını tabana yayalım. Mutlaka binlerce abonemiz olsun"… Ve daha ne öneriler.

"Bu gazete farklı. Bakın en büyük hissedar, en fazla para veren arkadaşımız salonun sandalyelerini, masalarını tek başına dizdi. Ben patronum havası yoktu. Biz bu gazete ile bu kültürü de yaşatıp, geliştireceğiz" diye noktayı koydu bir başka arkadaş.

En önemlisi söylenenler havada kalmadı. Toplantı biter bitmez "Birgün Avrupa Koordinasyon Komitesi"nin ilk adımı da atıldı. Yeter ki kurumsallaşmayı becerebilelim, böyle okurlarımız/patronlarımız oldukça, nice 25. yıllarını kutlarız Birgün'ün.