Merzifon İstiklal İlkokulunun 5. sınıfında, sevgili öğretmenim Meliha Haznecioğlu sınıfa sordu. "Ne olmak istiyorsunuz?"

Merzifon İstiklal İlkokulunun 5. sınıfında, sevgili öğretmenim Meliha Haznecioğlu sınıfa sordu. "Ne olmak istiyorsunuz?" Kızların tümü, oğlanların büyük bir bölümü "öğretmen olmak istiyorum" dediler. Benim gibi birkaç "çıkıntı" da, "mühendis" dedi, "doktor" dedi. (Ben mühendis diyenlerdendim).

Öğretmenlik güzel şeydir. Hacettepe Üniversitesinde asistanlığa başladığımda, sonunda "hoca" olmayı kafaya koymuştum. Nitekim, uzman olduktan sonra üniversitede kaldım. Rahmetli hocam Nusret Fişek beni "öğretim görevlisi" olarak üniversitede alıkoydu. Tam Doçentlik sınavına hazırlanırken önce 12 Eylül darbesi, arkasından YÖK darbesi geldi. 1983'de YÖK yasası çıktıktan sonra, üniversitelerin öğretim elemanlarından solcu olanlara ya da adı solcuya çıkmış olanlarına sırayla "sarı zarflar" gelmeye başladı. Zarfın mazrufunda, "sıkıyönetim komutanlığının emriyle işinize son verilmiştir" yazıyordu. Bu zarfı alanlar bir daha ömür boyu kamu hizmetine alınmıyordu.

Kulağım deliktir. Benim zarfım gelmeden birkaç gün önce istifamı verdim. Bu dönemde, benim gibi yüzlerce öğretim elemanı, profesör, doçent işsiz kaldı.

Ama ben, üniversitede, stajyerlere, interfere, sağlık bilimleri öğrencilerine ders anlattığım yılları hiç unutmadım. O zamanlar ben hayatımdan memnundum. Öğrenciler de benden memnundu. (Bunu, şimdi her yerde beni karşılayan eski öğrenci kardeşlerimden biliyorum).

Şimdi, emekli maaşı ile geçinmeye çalışan bir halk sağlığı uzmanı olarak yeniden öğretmenliğe dönmeyi düşünüyorum. Bunun yasal yollarını araştıracağım.

Öğretmen olmayı düşünmemin iki nedeni var. Birincisi.tam deyimi ile "tadına duyamadığım" "öğretici olmak" isteğim, ikincisi de "öğretmenlerin yüksek gelirleri".

Ben, emekli maaşı ile geçinmekte zorluk çekiyorum. IMF uzmanları, Türkiye'de öğretmen maaşlarının OECD ülkelerine göre (ücretin kişi başına düşen gayrı safi milli gelire oranı bakımından) "yüksek" olduğunu, düşürülmesi gerektiğini söylemişler. 19 Ocak günlü gazetelerde vardı. Milli Eğitim Bakanımız da bunu doğrulamış. "Öğretmen maaşları yüksek ama bunu düşürmeyi düşünmüyoruz" demiş.

Şimdi bu garantiyi de alınca, öğretici formasyonu da olan bir kişi olarak (ayrıca tıp doktorluğu yanında biyoloji lisans diplomam da var) öğretmen olmak istememi kimse yadırgamaz sanıyorum.

Yasal yolları arıyorum. İnşallah yakında öğretmen dostlarımın "refah kervanına"(!) ben de katılırım.