Avrupa’da sığınmacı olmak çok zor. Çocuklar aylarca mülteci kamplarında ya da hapisanelerde evrak işlerinin tamamlanmasını bekliyor

On binlerce çocuk mülteci Avrupa’da kayıp

Jo Cox anısına, 1974-2016, göçmenler ve mülteciler için mücadele verdi.
İngiltere Batley ve Spen bölgesi (Yorkshire) Milletvekili

VIJAY PRASHAD / @vijayprashad

UNICEF – Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu - savaş ve yoksulluk nedeniyle Batı’ya kaçan çocukların durumuyla ilgili iki rapor yayınladı. Yolun Her Adımında Tehlike ve Avrupa’da Kriz başlıklı bu raporların büyük eksiklikleri var. Az sayıda bireysel hikâye anlatıyorlar, istatistiki veri biriktiriyorlar ve ricaları devletlerin yasal sorumluluklarına dayanıyor. UNICEF bazı öneriler sunuyor, fakat dünya liderleri birbirlerinin kulağına beton dökmüşler.

Bu yıl 1 Ocak ve 31 Mayıs arasında, Uluslararası Göç Örgütü ve diğerler kurumlar, Akdeniz üzerinden İtalya’ya geçen mülteciler arasında 7 bin 567 çocuk olduğunu ortaya koydu. Bu çocukların yüzde 92’si yanlarında bir yetişkin olmadan geliyor. Batı ve Doğu Afrika’dan çıkıp, Sahra Çölü’nden geçerek, savaşın harap ettiği Libya’ya geliyor ve sonra çok tehlikeli bir deniz yolculuğuna, yalnız başlarına çıkıyorlar.

Nijerya’dan Barış (‘Peace’, 17 yaşında) kabus gibi yolculuğu anımsıyor: “Çok fazla kişi çölde öldü. Ölüler gördük, iskeletler.” Şu anda Sicilya’da olan Barış, “Keşke arkadaşım bu işin ne kadar zor olduğunu bana söyleseydi. Nijerya’da acı çekmeye devam ederdim” diyor.

Avrupa’da sığınmacı olmak çok zor. Çocuklar aylarca mülteci kamplarında ya da hapisanelerde evrak işlerinin tamamlanmasını bekliyor. Çoğu Avrupa ülkesinde, yasalar çocukların sadece ebeveynlerine teslim edilmesine izin veriyor geniş ailelerine değil. UNICEF’e göre, 96 bin çocuk mülteci sisteme kayıtlı değil. Slovenya’da yanında yalnız çocukların yüzde 80’i kayıp, İsveç’te ise her gün 10 yalnız çocuk kayboluyor. Düşük bir hesaplamayla, yalnız çocukların dokuzda biri ya kayıp ya da sisteme kayıtlı değil. Çocukların bazılarının suç çetelerinin eline düşebileceği söyleniyor. UNICEF’ten Sarah Crowe’la çocuklar üzerine konuşurken, defalarca “meta” kavramını kullandı. “Çocuklar bir çeşit metaya dönüştü” dedi örneğin. Nijerya’dan gelen kadın ve çocukların yüzde 80’inin insan kaçakçılığı kurbanı olduğu tahmin ediliyor.

İtalyan sosyal çalışmacıların bir araya getirdikleri veriler, çocukların yolculukları sırasında cinsel istismara uğradığını gösteriyor. Hatta bazı kız çocuklar, hedef noktasına hamile olarak varıyor. İnsan kaçakçılığı “doğası gereği gizli” diyor Crowe. Bu da uluslararası ajansların ve sosyal çalışmacıların güvenilir veri toplama ya da çocuklara yardım etmenin etkili yolunu bulma gibi konularda işlerini zorlaştırıyor.

Mülteci çocukların çok azı yolculuğun en başında kaçakçılara paranın hepsini ödüyor.

“Bindiğinde öde” sistemi işliyor. Çocuklar bir kaçakçıya kendilerini Nijer’in Agadez bölgesine götürmesi için ödeme yapıyor, diğer ödeme Libya’ya, üçüncüsü İtalya’ya ve dördüncüsü bir sonraki durağa varmak için yapılıyor. Çocuklar bir yere vardıklarında, çoğunlukla bir sonraki kaçakçıya ödeme yapabilmek için çalışmak zorunda. “Eğer kaçarsan seni vururlar ve ölürsün. Eğer çalışmayı bırakırsan seni döverler. Tam olarak köle ticareti gibiydi” diyor 16 yaşındaki Aimamo.

27 Mayıs’ta UNICEF İtalya hükümetiyle yalnız çocukların kabulüne yönelik bir anlaşma imzaladı. Uluslararası yasalar çocukların göçmenlik statüleri nedeniyle hapsedilmesini yasaklıyor. Şu anda ABD’de 250 “Göçmen Tutuklama Merkezi” (‘Hapisane’nin kibarcası) var. Buralardaki çocuk sayısı bilinmiyor. Geçen yıl Meksika sınırında 100 bin yalnız çocuk tutuklandı, çoğu bu merkezlerde tutuluyor. Hem Donald Trump hem de Hillary Clinton bu çocukların sınır dışı edilmesinden yana. Oysa uluslararası yasalar, mülteciler insan hakları ihlali riski varsa, ülkelerine geri gönderilmez, diyor.

Geçen hafta, yedi mülteci çocuk, İngiltere İçişleri Bakanı’na ortak bir mektup yazdı. “Biz Avrupa’ya giden o tehlikeli teknelerde gördüğünüz çocuklarız. Savaş bizi ailelerimizden kopardı. Calais ‘Ormanı’ndaki (Göçmenlerin İngiltere’ye geçebilmek için bekledikleri Calais kentinde ormanlık bölgede barındıkları kamp) cehennemde yaşayan çocuklarız. Kimilerinin mültecilerle ilgili olumsuz düşünceleri var. Oysa biz ailelerimizle, savaştan uzakta, mutu bir hayat için ikinc şansı arıyoruz.” Benzer mektup Trump ve Clinton’a da yazılabilir.

UNICEF’ten Crowe, kısa dönemde sistemde yapılması gereken reformları sıraladı. Ancak “eğer göçün nedenlerinden bahsedilmezse bu durum bitmeyen bir hikâyeye döner” dedi. Göçün nedenleri savaş ve yoksulluk. 10 çocuktan biri savaş yüzünden paramparça olmuş ülkelerde, 400 bin çocuk ise aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.

Krizin köklerine inmeyen her türlü politika başarısızlıkla sonuçlanacak. Krizin boyutları tüm iyi niyetleri boğacak. Ne işe alınan sosyal çalışmacılar ne de sığınma merkezlerinin açılması yeter. Krizin boyutlarıyla artan öfke zenofobiye zemin hazırlar. Bu da insani krizi güvenlik krizine dönüştürür ve savunmanın ön saflarına, dernek ve sosyal çalışmacıların yerine polis ve askeri yerleştirir. Ahlak kırılgandır. Bizi bu çılgınlığın içinden çıkaracak yol, soruna daha derin bir bakış ile yoksulluk ve savaşa dikkat çeken uluslararası çabadan geçer.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif