Köln / Buralardan görebildiğim kadarıyla, pek bakabildiğim de yok ya, memlekette bir süredir "mahalle baskısı" tartışılıyor. "Mahalle baskısı" denen şeyin....

Köln / Buralardan görebildiğim kadarıyla, pek bakabildiğim de yok ya, memlekette bir süredir "mahalle baskısı" tartışılıyor. "Mahalle baskısı" denen şeyin "toplumsal kontrol" kavramından ne kadar farklı olduğunu, medyanın öylece söylenen bir şeye önemli bir keşifmiş gibi sarılıp sarılmadığını, tam kestiremiyorum. Söylenen; örtünme serbest bırakılıp da örtünenler çoğalınca örtünmeyen-lerin de baskıyla örtünmeye zorlanacakları. Bunda da yeni bir şey yok aslında.

Mahalle baskısı her zaman ve herkes için vardır. Belki de daha fazla kafa yormamız gereken soru, örtünmek serbest olmadığı ve ör-tünmeyenlerin çoğunlukta olduğu ortamlarda neden örtünenlerin azalmadığı. Buna, örtün-meyenlerin diğerlerinin yaşam tarzını değiştirmeye yönelik bir "mahalle baskısı" kurmayacak demokrasi anlayışına sahip oldukları şeklinde "rahatlatıcı" bir yanıt verebilirsiniz. O yanıtın ne kadar doğru olduğu ayrı ve uzun bir tartışma konusu.

Mahalle baskısı kurabilmek için, sadece olumsuz anlamda değil, mahallede olmak gerekir. Mahalle hayatında iz bırakabilmek, o hayata sorun çözücü olarak müdahale edebilmek, mahallede ağırlığını hissettirebilmek gerekir. Korkulan mahalle baskılarının ortaya çıkmamasının garantisi de budur. Antidemokratik mahalle baskılarına karşı güvence olabilecek toplumsal ve siyasal kesimler, sol söz gelimi, mahallede yaşanan hayata müdahale etmek yerine birbirlerine müdahale etmekle meşgul olunca, onlar için "kırk katır veya kırk satır"dan başka seçenek kalmıyor, ne yazık ki!

Hayata doğru müdahale geçmişten ders alabilmek, o derslerle doğru siyasal davranışlar, daha önemlisi demokratik bir kültür geliştirebilmekle de ilgili. Çorum'u, Maraş'ı yaşadı Türkiye. Oraların kanla boyanan mahallelerini, o mahallelerin bin bir baskısını gördü. Sonra 12 Eylül koca ülkeyi işkence çığlıklarının yükseldiği bir mahalleye dönüştürdü. Mahal-ledekilerin çoğu o çığlıkları duymamak için kulaklarını tıkadılar. Kafalar kuma gömüldü, görmemek için. 12 Eylül'ün üzerinden çeyrek yüzyıldan fazla zaman geçerken, mahallede olanları unutmamız istendi hep.

Oysa benzer mahalle baskılarıyla tekrar tekrar karşılaşmamanın garantisi unutmamaktır. Kölnlüler, misal, hep övünüp durmuşlar Naziler'e uzak duruşlarıyla. Almanya'nın diğer kentleri gibi, ya da onlar kadar, Naziler'e pas vermediklerini anlata gelmişler. Almanya denen "büyük mahallede" yaşananların Köln'de aynı ölçekte yaşanmadığını söyleyerek avunmuşlar. Ta ki 1980'e gelip de "ELDE Evi"ni keşfedene kadar.

Adını binayı yapan işadamı Leopold Dah-men'in isminin baş harflerinden alan "EL-DE Evi" Köln'ün ortasındaki Gestapo Merkezi. Evin ortaya çıkışı kötü bir sürpriz olmuş Kölnlüler için. Mahallelerinde olmadı diye düşündükleri her şeyin orada da olduğunu yüzlerine vurmuş ev. Önce görmezden gelmişler evi, sonra Köln'ün nasyonal sosyalist geçmişinin unutulmamasını sağlayacak bir anıta dönüştürmeye karar vermişler. Aralık 1981'de Gestapo Anıt Cezaevi olarak halka açılmış bina, 1988'de de Köln Nasyonal Sosyalizm Dokümantasyon Merkezi'ne dönüştürülmüş.

Restorasyon sırasında EL-DE Evi'nin bodrum hücre duvarlarına tutsakların kalem, kömür veya tırnakla kazıdıkları 1800 kadar yazı da kayda geçirilmiş. 0 hücrelerden geçip de sağ kalanların ses kayıtlarını dinleyebiliyorsunuz şimdi.

İnsan EL-DE'de dolaşırken hücrelerine bir damla ışık girmeyen DAL'ın koridorlarına dönüyor adeta. EL-DE Evi'nin hücrelerine kaldırımda yürüyenlerin ayaklarının göründüğü tepedeki küçük pencerelerden ışık giriyor. Dışarıdakiler içerdekilerin seslerini duymasın diye çift kat kalın camlarla kapatılmış pencereler. 0 hücrelerde kim bilir neler yaşanırken, o camların önünden öylece geçip gitmiş Kölnlüler. Hiçbir şeyin "farkında olmadan"! Şimdi ise çığlıklar fışkırıyor o binanın her yerinden. Öyle istemiş Kölnlüler; mahallede aynı şeyler bir daha yaşanmasın diye.

Ne çok EL-DE evimiz oldu bizim, hâlâ önünden öylece geçilip gidilen. Mahallede olamadığımız sürece de biz, hep öyle geçilip gidilecek önünden!