Ötekileştirilmiş emekçi, senarist
Fotoğraf: Pixabay

Konuk Yazar
Dursaliye ŞAHAN - dursaliyesahan99@gmail.com

Şimdi Türkiye’de ne var? Mesela işçi sigortası var mı? Diyelim ki bir emekçi işe girerken, “Abi ne iş olsa yaparım, hatta sigorta da istemem” demiş olsa, sonra bu ortaya çıksa resmi kurumlar şunu der mi? “E canım alan razı, satan razı. Bize ne?” 

Bu tür keyfi uygulamalar gelişmiş ülkelerin tamamında, -hatta bazı gelişmemişler de dahil- suç sayılmakta. Örneğin İngiltere’de sigortasız işçi çalıştırmak işverene büyük cezalara mal olur ki, bu nedenle kolay kolay kimse, kısa günün kârı diyerek sigortasız işçi sömürüsüne hallenmez. Bir örnek daha verelim: Bir vatandaş gidip Sosyal Güvenlik Kurumu’na dese ki: “Şu tarihlerde çalıştığım işverenim sigorta primlerimi yatırmamış.” Patron da iş yerine gelen müfettişe, “Yuh ya. Adam 30 yıl öncesini sorguluyor. Çeyrek asır geçmiş. Zaman aşımı diye bir şey var,” dese, ne olur? Mahkeme, “E bu işveren haklı” der mi? Fazla düşünmeyin. Böyle davalar çok. Bu konuda yasa açık: “Sigortasız işçi çalıştırmak suç.”

EMEKÇİNİN KARŞISINDA YASA

Ve geçmişe dönük çalıştığını kanıtlayan belge getirdiğinde ödenmemiş primleri cezasıyla tahsil edilerek işverene ödetilir. Yasalar bu konuda olması gerektiği gibi emekçinin yanında. Şimdi bir de ötekileştirilmiş emekçiler var. Onlardan da bir örnek verelim. Safa Önal, 91 yaşında bir senarist ve yönetmen. 395 senaryosuyla Guiness Rekorlar Kitabına girmeyi başarmış, sektörün medarı iftiharı bir sanatçı. Safa Önal, 1995 yılından önceki yazdığı eserlerin hiçbirinden telif alamamakta. 

O eserler ki, sektöre, kanallara hâlâ gelir sağlamakta. Ve sıkı durun şimdi bu kez yasa emekçinin tam karşısında. Diyor ki: “Evet. Senin yazdığın, yarattığın bu filmleri sektör sonsuza kadar sana bir kuruş ödemeden kullanabilir. Çünkü telif yasası 1995 yılından önceki eserlerin tekrarı için telif ödemesini kapsamıyor. ”

Peki. Şimdi bi tık yan tarafa geçelim. Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, Zülfü Livaneli. Bildiğiniz gibi üçünün de eserleri çok baskı yapmakta. Bu yazarlar ilk baskıdan sonra telif almıyorlar mı? Mesela Zülfü Livaneli’nin ilk öykü kitabı, Arafat’ta Bir Çocuk, 1978 yılında yayımlanmış. Yazarların ilk baskıdan sonra telif almamaları mümkün mü? Tersine eserleri çok baskı yapan yazarın telifi giderek artar.

Zülfü Livaneli ile Safa Önal arasındaki fark nedir? Biri senarist, diğeri edebiyatçı. İkisi de yazın emekçisi.

İNSAN HAKLARI İHLALİ

Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR) geçtiğimiz günlerde ‘Ustaya Saygı’ gecesi düzenleyerek Önal’a destek verdi. SENARİSTBİR Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Sonyürek: “Bizimle aynı telif yasalarının olduğu ülkelerdeki senaristler teliflerini rahat rahat alırken biz alamıyoruz. Kendi ülkemizde tahsil edemediğimiz eserlerimizin teliflerini yurt dışındaki ülkelerden daha rahat tahsil etmeye başladık. Mesela İspanya’dan” diyor. Sonuç olarak 1995 öncesi yaratılan eserlerin senaryo telif hakkının yazarlarına ödenmemesi mantığa ters.

Bu arada şunu da söyleyelim. Sinema, televizyon dünyasında Safa Önal yalnız değil. Aynı durumda olan çok sanatçı var. Kemal Sunal, Yılmaz Atadeniz şu anda aklıma gelen ilk isimler.

Buradan Kültür Bakanlığı’na sesleniyorum: Senarist Safa Önal, yazdığı 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş saygın bir sanatçıdır. Ülkenin ve hepimizin gururudur. Bu davranışı hak etmiyor. Hiçbir sanatçı hak etmiyor. Bir ülkede telif dâhil emekçi hakları ihlal ediliyorsa bilin ki insan hakları ihlali yaşanıyor demektir.

İnsan haklarının ihlali dünyanın her yerinde adaletsizliğin ve geri kalmışlığın göstergesidir. Aynı zamanda bilime, liyakata, emeğe, sanata, değer verilmediğinin de kanıtıdır.

Fikre, düşünceye, yaratıcılığa değer vermeyen toplumlarda sanat, teknoloji, dahası bilimsel çalışmalar elbette gelişemez. Yazarı ve senaristi bir insan, bir emekçi olarak kabul ediyorsak sigortasını, özlük haklarını da kabul etmeliyiz.

Yazarın, senaristin sigortası teliftir.

Dünya Telif Gününüz kutlu olsun.