Özel okulu savunmak için eğitim şart

Zafer Köse - Yazar, Editör.

Ezberci eğitim üzerine çoğu zaman ezbere sözler ediliyor. Kahvelerde, televizyonda, Youtube videolarında birçok kişi ezberci eğitime karşı olduğunu söylüyor. Formül ezberletmek, tanımlar ezberletmek, sadece kitabi bilgileri anlatmak gibi yöntemleri eleştiriyorlar. Çözüm olarak da deney yapmak ve tartışmak gibi uygulamalı yöntemleri öneriyorlar. 

EĞİTİM ANLAYIŞI ÖĞRETİM TEKNİĞİ  

Böylece, aslında eğitim kuramıyla ilgili bir mesele olan “ezberci eğitim”i, öğretim tekniği sorununa indirgiyorlar. Oysa eğitimde ezbercilik meselesi, en çok yabancılaşma olgusuyla ilişkilendirilebilir. Öğretilen bilgilerin günlük hayattan ve öğrencilik sonrası yapılacak işlerden kopuk biçimde verilmesi neden oluyor, dersi anlamadan kelime kelime bellekte tutma eğilimine.  

Örneğin, matematiksel bilgiler “doğayı ölçüp biçmek, niceliksel özellikleri incelemek” amacına uygun bir anlayışla anlatılırsa, bu yolda formül ezberlemenin “ezberci eğitim” anlayışıyla pek ilgisi kalmaz. 

Fen bilimlerindeki “ısı”, “sıcaklık”, “enerji dönüşümü” gibi kavramların tanımı da öğrencinin hem yaşadığı günleriyle hem de ileride yapacağı işlerle doğrudan bağlantılı hale gelebilir. Günlük hayatında kalorifer veya iklim gibi konularla karşılaşacaktır mutlaka.  

Fizik, edebiyat, tarih... Hayattan kopuk olarak ele alınınca, her şey ezber niteliğinde oluyor. Hele edebiyat! Bazen düşünüyor insan; edebiyat dersi böyle olacağına, keşke okullarda hiç okutulmasaydı… İnsanlar edebiyatı şimdikinden daha çok severdi. “Beni alıp başka dünyalara götürsün” diye değil, hayata dair bir ilgiyle seçilirdi okunacak kitaplar.  

EN YAYGIN EZBER  

“Eğitim şart!” Trafikte, apartmanda, toplumda herhangi bir sorunla karşılaşınca en sık dile getirilen “düşünce” bu oluyor. Tabii ki, piknik alanında çöp bırakılmaması veya bir işlem için sıraya girilmesi, kişilerin toplu halde yaşamaya uygun eğitim almış olmalarıyla sağlanabiliyor. Ne var ki bu nitelikte bir eğitim, lise ve üniversite girişlerinin yarış sonucuna göre belirlendiği bir sistemde uygulanamaz. 

Zaten, her türlü sorunun çözümünü eğitimi daha başarılı hale getirmekte aramak, çok yüzeysel bir düşünceye karşılık geliyor. En yaygın ezber neden oluyor buna: “Aynı gemide yaşıyoruz.”  

Oysa herhangi bir gelişmenin, tutumun, kitabın toplumun tamamına faydalı veya zararlı olması toplumsal gerçekliğe uygun değil. Çünkü toplumlar farklı doğruları, farklı çıkarları ve tercihleri olan kesimlerden oluşur.  

Örneğin, kendisine ezberletilen “doğru”ları sorgulayan, haksızlığa isyan eden, özgürce düşünmeyi önemseyen insanlar için, Yaşar Kemal kitapları iyidir, yaygınlaşmalıdır. Öte yandan, toplumsal gelişme için yöneticilere yardımcı olmak, bazı olumsuzluklara göz yummak, bazen itaat etmek doğrudur diye düşünenler için, bu kitaplar zararlıdır. 

Soyut bir kitap övgüsü kadar, soyut bir eğitim övgüsü de anlamsız. Eğitim, tanımı gereği, bir amaç için uygulanır ve sonuçları ancak bu amacına uygun biçimde değerlendirilir.  

ÖĞRENCİLERİN BAŞARISI  

Türkiye Devleti eğitim sisteminin en azından son 40 yıllık amacı; iktidara kul, patrona köle yetiştirmektir. Son 10-15 yıl, eğitim sisteminin en başarısız dönemidir. Müfredatıyla ve günlük politikalarıyla tamamen dinci AKP’nin yönetiminde bulunan eğitim sisteminin bütünü için geçerli bu durum; özel okullar dahil (Üniversitelerde eğitim değil, öğretim geçerli olduğu için, oralardaki sefillikler başka bir konu).  

AKP dünya görüşüne ve son 40 yıllık eğitim sisteminin amacına karşı olanların, eğitim sisteminin başarısızlığından yakınmaları ironik bir durum. Karşı oldukları sistemin başarılı uygulanmasından olumlu sonuçlar bekliyorlar demek ki; “eğitim şart” deyip duruyorlar.  

Oysa yaşadığımız sorunlar, sistemin kötü yönetilmesinden değil, tersine, iyi yönetilmesinden kaynaklanıyor. Neyse ki, eğitim sistemi, genel ülke yönetimindeki diğer alanlardan daha başarısız yönetiliyor. Bunu da çocuklarımızın özellikle son 10-15 yıldaki büyük başarısı kabul edebiliriz. Onlar, eğitimin, kendileri için değil, eğitim veren irade için uygulandığının farkındalar.  

EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMELİ 

Bu nedenle, genel ve soyut övgü sözlerini aşarak, “hangi eğitim” meselesini netleştirdiğiniz oranda, eğitim üzerine sözlerinizin bir anlamı olabilir. Ne var ki, sadece eğitim sistemi üzerinde durarak da bir eğitim anlayışı geliştirilemez. Çünkü hem okullardaki örgün uygulamalar hem de çok daha geniş anlamda, hayatın her alanındaki çeşitli eğitim unsurları, eğitimle hiç ilgisi yokmuş gibi görünen etkenlere bağlı gelişiyor.  

Hayatta başarılı olmak için fırsatçı kişilikler geliştirmek gerekiyorsa, insanlar “acil ihtiyaçtan satılık” ilanlarını takip edip duruyorsa, saygınlık elde etmek için kültürel veya teknik yönden gelişmek yerine, “önemli” kişilerle arayı iyi tutmak belirleyici oluyorsa… Kişiliklerin gelişimi bu koşullardan etkilenecektir. Çocuklar ve gençler, içinde yaşadıkları çevrenin makbul değerlerini şaşırtıcı bir yetkinlikle algılarlar. İnsan nasıl ki anadilini bir müfredata bağlı olmadan öğreniyorsa, toplum içinde onaylanmanın yollarını da öyle öğrenir.  

REKABET Mİ DAYANIŞMA MI? 

“Hangi eğitim” meselesi, ancak nasıl bir toplum istediğinizle ilişkili biçimde netleşebilir. Bu nedenle, eğitim sistemi konusuna düşünmeye, “Öğrencilerin eğitim masrafları nasıl karşılanmalı?” sorusuna yanıt vererek başlanmalı.  

Fırsatçılık, yarış, bencilik gibi değerlerin geçerli olduğu bir toplumsal sistemi onaylamıyorsanız, okul masraflarının eğitim alanın ailesi tarafından karşılanmasını kabul edemezsiniz. Hayırseverlikle veya sadaka kültürüyle toplumsal sorunların çözüleceğine inanmıyorsanız, eğitimde burs, katkı payı, bağış gibi iyi niyetli çabalardan medet umamazsınız.  

İnsan türünün doğada varlığını bugüne kadar sürdürmesinin en öncelikli açıklaması, tek başına değil de kolektif biçimde yaşaması olduğu gerçeğinin farkındaysanız… Toplum halinde yaşamaya, ulus olmaya, kamusal alanların bulunmasına karşı değilseniz… İnsanı insan yapan geleneksel ve evrensel değerlere bağlıysanız… Öyleyse, memlekette tek bir özel okul bulunması bile uykularınızı kaçırır.  

Ancak ve ancak herkese nitelikli parasız eğitim sağlandıktan sonra eşitlik, özgürlük, dayanışma değerlerine bağlı, donanımlı insanlar yetiştirmeyi amaçlayan bir eğitim sistemi talep etmeye başlayabilirsiniz.