Washington’un şahinlerinden John Bolton, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olmadan önce, 2017’de verdiği röportajda, Trump’ın Pakistan’a karşı baskıyı artırma politikasını desteklediğini ancak Pakistan’ı elden kaçırmamak gerektiğini belirtmişti. Pakistan’ın Çin’le yakınlığını hatırlatıp, ABD’nin bu ülkeyi tamamen karşısına alması halinde, “İran ya da Kuzey Kore’nin hormonlu haliyle” karşı karşıya kalınacağını söylemişti. Trump yönetimi, “terörle etkili mücadele etmediğini” ileri […]

Pakistan’ı gözden çıkarmak istemiyor

Washington’un şahinlerinden John Bolton, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olmadan önce, 2017’de verdiği röportajda, Trump’ın Pakistan’a karşı baskıyı artırma politikasını desteklediğini ancak Pakistan’ı elden kaçırmamak gerektiğini belirtmişti. Pakistan’ın Çin’le yakınlığını hatırlatıp, ABD’nin bu ülkeyi tamamen karşısına alması halinde, “İran ya da Kuzey Kore’nin hormonlu haliyle” karşı karşıya kalınacağını söylemişti. Trump yönetimi, “terörle etkili mücadele etmediğini” ileri sürdüğü Pakistan’a güvenlik yardımlarını geçen yıl başında kesti, aynı zamanda Pakistan, ABD’nin başını çektiği Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FAFT) tarafından takip edilecek ülkeler listesine alındı. John Bolton’un 14 Şubat’ta Keşmir’deki saldırı sonrası, “Hindistan’ın kendini savunma hakkı olduğuna” dair açıklaması da ABD’nin bölgedeki çıkarları doğrultusunda Hindistan’dan yana saf tuttuğunun işareti olarak görüldü.

Baskıyı artırma çağrısı

Keşmir’deki saldırılar ve tansiyonun yükselmesi sonrası, ABD medyasında, Trump’ın Pakistan’a baskıları artırmasını isteyen sesler de yükseldi. Örneğin; 15 Şubat’ta CNN’de yayınlanan Alyssa Ayres imzalı analizde, baskıyı artırmak için yönetimin elindeki seçenekler şöyle sıralandı: “Pakistan’ın Büyük NATO müttefiki olmayan ülke statüsünden çıkarılması, belli kişilerin ABD’ye seyahatinin yasaklaması, IMF’den desteğin reddedilmesi, kara listeye alınması, Ceyş-i Muhammed Lideri Mesud Azhar’ın BM Güvenlik Konseyi yaptırım listesine alınması.” Bununla beraber analize su not düşüldü: “Trump yönetimi aynı zamanda -Pakistan yardımıyla- Afganistan’daki ABD varlığına son vermenin görüşüldüğü bir dönemde Pakistan’a daha fazla baskı uygulamanın, etkisini de tartacaktır.”

Taliban’la görüşmeler belirleyici

Pakistan’ın başkenti Islamabad’da bulunan Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nden İmtiyaz Gül’e göre, ABD yönetimi adımlarını, ABD-Taliban görüşmelerinde Pakistan’ın ağırlığını hesaba katarak atıyor. Gül şöyle anlatıyor: “Bu güne kadar bütün ABD yönetimleri bu konuda Hindistan’ın anlatısını kabul etti, fakat Beyaz Saray’dan gelen ilk açıklamanın ardından, ABD daha ölçülü davrandı ve perde arkasında girişimlere başladı, iki ülkenin liderine de tansiyonun düşürülmesi çağrısı yapıldı.” Bolton’dan günler sonra Trump ve Pompeo’dan gelen açıklamaları hatırlatan Gül’e göre bu tavrın nedeni Pakistan’ın, ABD’nin Taliban’la yürüttüğü görüşmelerde önemli bir unsur olması: “Hindistan, Afganistan sorunun çözümünde yardım edebilecek bir pozisyonda değil. Pakistan’ın onayı olmadan Afganistan’da çözüm olmaz. Meselenin Trump’a hitap eden kısmı bu. Çünkü Trump, ABD’nin Afganistan’la ilişkisi üzerinden giden büyük finansal musluğu kapatmak istiyor. Taliban ve ABD arasındaki görüşmeler, Trump yönetiminin Pakistan algısını değiştirdi. Uluslararası ilişkiler ihtiyaçlara göre belirlenir ve hiçbir şey kalıcı değildir.”

Gül’e göre, ABD’nin Taliban’la görüşmeler konusunda Pakistan’dan istediği: “Talibanı görüşmeleri sürdürmesi için ikna etmesi, sonunda Afgan hükümetiyle görüşmesi. Afganistan Talibanının ülkeye girişini ve ülke içindeki hareket kabiliyetini kısıtlaması.”

ABD’nin Hindistan’daki çıkarları ne?

Gül, ABD’nin Hindistan’a gitgide artan yakınlığını da şu sözlerle anlatıyor: “Bütün bu ülkeleri (ABD ve AB) Hindistan’a yakın tutan, onu eleştirmekten alıkoyan sadece sermayeyle, ekonomiyle ilgili çıkarlar. Ve bu durum aynen böyle kalacak. ABD aynı zamanda Çin nedeniyle Hindistan üzerinden avantajını elinde tutmak istiyor. Bölgedeki stratejik ittifaklar Çin’e karşı.

Keşmir meselesi kimsenin umrunda değil, ticari meseleler nedeniyle. Batılı ülkeler Hindistan’daki nükleer ticaretinden faydalanmayı bekliyor. Hiç kimse Keşmir nedeniyle açıkça Hindistan’ı eleştirmeye hazır değil. Bu onları insan hakları mesellerini dile getirmekten alı koyan politik bir deneyim, ancak Çin’deki insan haklarını sıklıkla dile getirirler.”

“Gözaltındaki bebek sayısı artıyor”

Democracy Now’un haberine göre, göçmen dayanışma grupları ABD’nin güney sınırındaki gözaltı merkezlerinde tutulan bebeklerin sayısındaki artış konusunda uyardı. İç Güvenlik Bakanlığı hakkında mahkemeye sunulan dilekçede, Güney Teksas Aile İkamet Merkezi’nde anneleriyle birlikte en az dokuz bebek tutuluyor, bu bebeklerde, hastalık, kilo kaybı, psikolojik sorunlar gözleniyor.

ABD’nin rolü araştırılıyor

ABD, Hint uçağını düşüren Pakistan’ın, bu operasyonda ABD yapımı F-16’ları kullanıp kullanmadığını araştırdıklarını duyurdu. Uçağın kullanılması, ABD anlaşmalarını ihlal ediyor. Ancak Pakistan bu iddiayı reddediyor. Hindistan ile Pakistan arasında krizi tırmandıran Hint savaş uçağının düşürülmesi olayına ABD de dahil oldu. Washington yönetimi, Pakistan’ın bu operasyonda ABD yapımı F-16’ları kullanıp kullanmadığını araştırdıklarını açıkladı.

Saldırıda F-16 jetlerini kullanması ABD anlaşmalarının ihlali anlamına geliyor. Askeri anlaşma gereği ABD, Pakistan’ın bu uçakları kullanımını sınırlıyor. ABD’nin İslamabad Elçiliği’nden yapılan açıklamada, “Raporlardan haberdarız ve daha fazla bilgi almaya çalışıyoruz. Savunma malzemelerinin suiistimaline dair yapılan her türlü iddiayı oldukça ciddiye alıyoruz” denildi.

Ticaret odaklı

ABD’nin bölgedeki politikalarında Çin’e karşı pozisyonu belirleyici unsur. Ancak diyor Gül, ABD, Çin’le Pakistan’ın yakınlaşmasını engellemek için çok az şey yapıyor. Özellikle Trump yönetimi, ticarete odaklanmış durumda: “Herkesle iş ilişkilerini geliştirmek istiyor, Çin’le ve belki Rusya’yla… Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’na karşı çok fazla muhalefet vardı, ama şu anda bütün bu sesler dindi.” Gül’e göre, ABD buna karşılık, Sincan’daki Müslümanların uğradığı ayrımcılık konusu üzerinden, “Çin’i şeytanlaştırma” stratejisini kullanıyor.