Galerist, nisan ayında Elif Uras sergisi ile kent-insan ilişkisini, postmodern zamanlarda sorguluyor. New York, İznik...  

Galerist, nisan ayında Elif Uras sergisi ile kent-insan ilişkisini, postmodern zamanlarda sorguluyor. New York, İznik arasında gidip gelen sanatçı, seramik, desen ve resim çalışmalarını ilk kez bir arada sergileyerek, 19.yüzyıl eleştirel düşüncesini bugün-şimdi ile birleştirmiş.
Walter Benjamin, Pasajlar-“19.yy’ın Başkenti Paris” düşüncesinden hareket eden sanatçı, oryantal tuzaklara düşmeden, sözünü söylüyor.
İki yüzyıl önceye dönersek, 19.yy’da kültürün yazgısı, kültürün mal olma özyapısından başkaca bir şey değildi; Benjamin’e göre bu öz yapı, kendini “kültürel varlılarda” fantazmagori niteli ile sergilemiştir. Fantazmagori, yani aldatıcı görüntü, artık malın kendisidir. Bu mal içerisinde değişim değeri ya da değer biçimi kullanım değerini perdeler. Fantazmagori, kapitalist üretim sürecinin bütünüyle eşanlamlısıdır ve bu süreç, kendisini gerçekleştiren insanların karşısına bir doğa gücü gibi çıkar. Uras’ın başta “Kapital” adlı çalışması olmak üzere pek çok resminde bu fantazmagorinin canlı, capcanlı hali görülür, seçilen dil düşündürücü ve tetikleyicidir.     
Bütün bunların karşısına çıkarılabilecek ilk hatırlatma, iktidar ile güç veya kudret arasında derin bir fark bulunduğudur. Eğer iktidarın egemenlik hakkını, insan hakkı terimleriyle tanımlamaya kalkarsanız, bunun fiilen, aktüelleşmiş bir ‘kudret’ getirmeyeceği aşikârdır.
İktidarın ve gücün ‘hukuki model’ çerçevesinde tanımlanması, onu bir ‘aidiyet’ ve ‘mal’ mertebesinde ele almaya yol açmakla kalmaz, aynı zamanda ‘ona sahip olmayanlar’ın bir ‘yoksunluk’ özelliğiyle tanımlanmasına kadar işi vardırabilir. La Boetie’nin ‘Gönüllü Kulluk Üstüne Konuşma’sından başlayan bir dizi eser insanların ‘yönetilmek’ ve ‘kullaşmak’ için ne kadar büyük güçler harcadıklarını, boyun eğmenin bir ‘hiçlik’ten, ‘yoksunluk’tan ibaret olmayıp, tarih boyunca insanların en çok uğraştıkları mesele olduğunu gösteriyor. O andan itibaren, yönetenin bir özelliği olarak güç ve iktidar fikrinden yöneten yönetilen arasındaki ilişkilerin payandası olarak çok daha karmaşık bir iktidar fikrine varmamız gerekiyor.
Bugünkü sorunumuz daha çok, ‘disipliner toplum’ yapılarının, fabrika, hastahane, hapishane, kışla gibi ‘kuşatıcı’, ‘gözetleyici’ ve ‘hizaya getirici’ kurumların en az yüz yıllık yoğun bir eleştiriyle aşınmaya ve meşruiyetlerinin sorun haline gelmesine başladıkları bilindiğine göre, onların yerini nelerin alacağı konusunda toplumsal bir ayıklığa nasıl kavuşabileceğidir. Uras, bu durumu çerçeveleyerek yeni pratikleri hep birlikte üretebileceğimizin altını çiziyor. 
16 Mayıs’a kadar süren “Panorama Pasajları”nı mutlaka görmenizi öneririm. Kentin tarihsel binasından bugüne eklemlenen dil, kışkırtıcı.
www.galerist.com.tr
Galeristi
İstiklal Cad. Mısır apt. 311/4