Sözü geçirtilmeyen, tekinsiz ‘yer altı’ imgesi otorite yaftasıyla yasak bölge olarak zihinlere kazınılırken; Tünel Meydanı’nın alt...

Sözü geçirtilmeyen, tekinsiz ‘yer altı’ imgesi otorite yaftasıyla yasak bölge olarak zihinlere kazınılırken; Tünel Meydanı’nın alt kısmına konumlu Bilsar binasında ise durum farklı. Aylardır süren oyunlar, dayatılanın birlikte başkalaştırılabildiğine dair uzun bir yürüyüş niteliğinde. Bu yasak bölge, Dot tarafından yapı söküme uğratılır. ‘Öteki’, ses verir.    
Kayıp Cennet ve Dün Meydana Gelen Bir Olayda, Korku ve Sefalet, Savaş ve Barış, Dünyalar Savaşı, Troyalı Kadınlar, Tahammülsüzlük, Âşık Kadınlar, Mikado, Aşk, Tanrıların Şafağı, Mahşer, Ana… Her bir oyun, klasik bir yapıtın adını taşıyor. Revenhill’in anlamlı tercihi, üzerinde dönüp durduğumuz özgürlük, demokrasi, gerçek gibi kavramların ‘ne’liğinin izinde. Murat Daltaban’ın rejisi bu izin olanaklarını araştırıyor.

ALAYCI, SALDIRGAN, ANARŞİST
Oyunlardaki karakterler, herhangi bir gecede, herhangi bir zamanda, bir ‘an’da, karşına çıkar.  Varlığını duyumsatır ve orada kalır. Artık senin sınırlarındadır. Kişiliğini unutmuşsundur! Unuttuğun için manipüle edilirsin. Giderek kuklaya dönüştüğün hayatında,  yitip giden her şey onunla birlikte yeniden belirir. Benliğinin parçalandığını, zamansız bir yüzleşmede anlarsın. Liz, Ruth, Birtakım Konuşmacılar, Sen, O… Tanımlar, kavramlar, duyular yok olur. Büyük gösterinin ortasında çırılçıplak kalırsın. Aynanın sırrı gibi sana ait sandığın her şey dökülür, sokaklara. Başkalarının hayatında ve tanımlarında ‘ne olduğun’la uğraşmaktan, ‘ne olduğun ve olabileceğin’ hakkında en küçük bir fikrin kalmaz. Postmodern dünyada ‘ben kimim?’ sorusu modern insana verilmiş büyük bir cezadır. 
 Yüzleşirsin; çelişkiye düştüğünü utanç duymadan kabul etmeye çalışarak. Dillerimiz fazlaca kahramanlık taşıdığından bu anlatılanın ‘senin hikâyen’ olduğunu kabul etmek zorlaşır elbette.
Oyuncu- seyirci arasında gelişen, her bireyin biricik ‘an’ına gönderme yapan bir deneyim… Hızlı tablolar kopuk kopuk ama bir arada, mümkün müdür? Evet mümkün! Dot; alaycı, saldırgan, anarşist bir dille dikkat celbi yaratan yeni bir konumlanmayı tercih eder/SEÇER. Gününü ‘şu-an/şimdi’yi etik çerçevesinde anlamaya, yorumlamaya çalışan Dot’un güçlü politik tavrı; yüzleşmenin, bilinçdışını açığa çıkaran tekinsizliğinden gelmektedir.
Kendi coğrafyasındaki köhnemiş, ödenekli temsillerle yer yer müsamereye dönüşen gelenekten mutlak bir kopuş sergiler. Mutlak kopuşun belirginliği, netliği; Dot’u ‘Tiyatro’ sanatının sınırsız yüzyıllık diline, söyleminin kuvvetine eklemler.

ÇAĞININ POLİTİK TİYATROSU
Dot ve Dotbilsarda, oluşanı çerçeveleyebilmek için üç yıl öncesine gitmek gerektiği düşünüyorum. Kentin merkezi, Mısır Apartmanı seçilerek mevcut vasati söylem, kırılmaya başlanmıştı. Murat Daltaban ve Dot topluluğunun adım adım tasarladığı, tesadüf olmayan bilinçli tercihler… Kendi temelsizliğini, amaçsızlığını ve sadece kolay kırılır bir dosa tahtası şeklindeki konvansiyonla kapatılan dipsiz uçurumu kabul ve itiraf eden bir toplumda olan ya da olabilecek bir hayat etik olmayan bir şeydir.
Dot’un politik tavrı bu analizi yapmaya başlaması ile güçlenir. Oluşturulan repertuvar,  boğuştuğumuz sansür, homofobi, kompleks, diyalogsuzluk… Oyunlara göz attığımızda Sansürcü, Böcek, Çok Uzakta, Kara Tavuk ve (devam eden) Kürklü Merkür. Kentli olmak ve Öteki olgularının deşilmesidir. Yeni ve birlikte şekillendirdiğimiz etiğin olanaklılığının sorgusu da diyebiliriz.
 Postmodern şimdi’de, Dot repertuvarının ya da başka bir deyişle (paraleledir) toplumsallığın işleyişi içinde; insanlar bir araya gelip ayrılırken, güçlerini birleştirip dağıtırken, anlaşmaya varıp bu anlaşmalarını bozarken, kendilerini bir araya getiren bağ, sadakat ve dayanışmalarını toplayıp bunları yeniden dağıtırken kendi kendisini inşa ediyor, kendi kendisini bozuyor ve farklı biçimde yeniden inşa ediyor. Yeni bir varoluşa, olmakta olana konumlanma yaratıyor.
Yazının başında kullandığım, yapısöküm kavramı, Fransa’daki yapısalcı dalganın ardından gelen bir eleştirel yaklaşım olarak, yazınsal bir çalışmanın yıkıma uğratılmasını değil, bu çalışmanın içinde çelişkili yorum olanaklarını açığa çıkarmayı gerektirir.
Dot, bu yapısökümü içinde ve dışında kamusallaştırarak, çağının politik tiyatrosu olma özelliğini kanıtlar. Önümüzdeki yıllarda izleyeceğimiz çok katmanlı ve çoğulcu prodüksiyonlar bu tespiti kanıtlayacaktır kuşkusuz.

YALNIZCA KENDİNDEN İBARET
Tiyatro bir mekâna hapsolmaktan çıkarak, kamusallaşır. Kentin içinde ve belleklerimizde nokta’ya dönüşür. Altını çizmek istediğim izleyici ile birlikte, politik bir dilin yaratılmış olması. Bunun kanıtı mı? Üç yıldır gözlemlediğim izleyici profilinin artan sayısı ve çeşitliği. İpod, alışveriş merkezi, sinema bağımlılığı, üniversite hayatı vs apolitik hal içinde devinen ve pek de önemsenmeyen genç kitlenin bu mekâna adım atması kıymetli ve geçiştirilemeyecek bir göstergedir. 
DOT, artık yalnızca kendinden ibaret bir tiyatro. Bağımsız. Müthiş bir biçimde, oyun parçalarından, eski skeçlerden ve film karelerinden oluşmuş bir bütün. Bu, kültürel parçalardan yamanmış ve bütünüyle yamalı bir yorgandır.   Hedefini viraneye çeviren bir toplumsal eleştiri kurmayı başarmıştır. DOT Tiyatrosu, burada Antonin Artaud’un istediği gibi öz-gönderimsel bir uzama yerleşmiştir: Bu uzam tiyatronun kendi içinden üretilmiştir ve yaşamın kendisine eşittir. www.go-dot.org, www.dotbilsarda.org

***
Ödüller ve gösteri tekrarları
17 kIsa oyun ve 1 radyo oyunundan oluşan Dotbilsarda 30 oyuncunun yer aldığı ve Ekim 2008’de başlayan projede, 13 kısa oyun sahnelendi ve 1 radyo oyunu NTV Radyo’da ve tiyatroda yayınlandı. Sezonun ve projenin sonlarına yaklaşılırken, Dotbilsarda - Vur / Yağmala / Yeniden Projesi iki önemli ödül kazandı: UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC)’nin Türkiye Merkezi’nce (TEB) verilen geleneksel yılın TİYATRO ÖDÜLÜ ve AFİFE TİYATRO ÖDÜLLERİ - Tiyatroda Yeni Kuşak Özel Ödülü. Nisan ve Mayıs’ta prömiyer yapacak 4 yeni kısa oyun ve HAZİRAN’da sınırlı sayıda yapılacak  toplu gösterimlerle proje sona erecek.
» 2/3/4- Nisan 19.00 6.Gösteri
» 5 NİSAN PAZAR SAAT: 12.00 1. Gösteri
     / 14.00 -20.00 2-8. Gösteri
» 11 NİSAN CUMARTESİ SAAT: 18.00
    5. Gösteri / 19.00 6. Gösteri
» 19 NİSAN PAZAR SAAT 11.00 7. Gösteri
    / 13.00 -18.00 1 -4. Gösteri