Daha iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bir turne kapsamında, Diyarbakır’da poşularla seyirci karşısına...  

Daha iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bir turne kapsamında, Diyarbakır’da poşularla seyirci karşısına çıktı. Yani Senfoni orkestrasının tüm elemanları ve şef, eserleri seslendirirken enstrümanlarının dışında poşularıyla da sahnedeydiler. Bu alışılmadık sahneleme biçimi hepimizi hem mutlu etti hem de tebessüm ettirdi çünkü poşu ile konser vermek bizce demode.
Zaten bilirdik ki, siyaset dünyasında önemli rol oynayan insanların giydikleri kıyafetler, aksesuvarlar bir süre sonra o safta olanlar ya da o siyasi kişiliğe hayranlık duyanlar tarafından takip edilen bir eğilim haline gelir. Zamanında Arjantin’de Eva Peron, sosyalistlere etkide bulunan Che Guevara, bizim ülkemizde Deniz Gezmiş örnek verebileceğimiz kimi isimler. Che’nin bereleri, Gezmiş’in asker yeşili, bol parkası çeşitli üniversite kampüslerini etkisi altına alan bir eğilim olarak ortaya çıkmadı mı zamanında ve halen de zaman zaman devam etmekte. Bir başka örnek, Filistin lideri Yaser Arafat ile özdeşleşen Filistin poşusu (Kefiye) ise özellikle Güneydoğu illerimizde en kullanışlı aksesuvar olarak yıllardır kullanılmakta. Ama gençlerin de artık bir numaralı aksesuarlarından biri olduğunu yeni fark etmiş olmalı ki Cumhurbaşkanlığı, senfoni orkestrasının bu tür de bir konser stratejisini hayata geçirmiş olmalı.
Diyarbakır ve Urfa’da günlük bir giysi olan Poşu’nun bu denli sevilmesi dedik ya, aslında çok yeni bir gelişme değil. Şarkıcı Tarkan konserlerinde, Cemil İpekçi podyumda, Deniz Baykal mitinglerde, dizi ve sinema oyuncuları son yıllarda Doğu illerimizde çekilen dizilerde, zengin öğrenciler özel üniversitelerde poşuyu yeni trend bir atkı gibi başlarına boyunlarına dolamayı pek sevdiler. Hatta kimi girişimci öğrenciler poşu altına parlak eşofman giyerek türlerinin son örneklerini başarıyla sergilediler.
Ayrıca, poşu nerdeyse 1-2 yıldır Avrupa’ da ve Amerika da "trend" olan birşey dersek abartmış da olmayız. Bu arada kadınlar arasında Louis Vuitton leoparlı poşu ise en çok rağbet göreni. George Bush’un yeğeninden David Beckham’a,  Hillary Clinton’dan Olsen ikizlerine Batı’da aklınıza gelen her ünlünün poşulu bir fotoğrafını kolaylıkla bulabilirsiniz. Ancak zaman zaman Beyoğlu’nda marjinallerin gittiği bir gece kulübünde sizi içeri poşuyla almıyor olabilirler. Bunun bir siyasi simge olduğunu da söyleyebilirler.
İşte, poşulu senfonik konser dediğimizde yeni bir şey yapmadığımızı anlatmak adına bu yazıyı yazma gereği duydum. Ortadoğu ve ülkemizde bölge iklimiyle mücadele etme yolunda yıllardır sıcaktan korunmak için kafaya sarılmaya başlanan, soğuktan korunmak için yaşlıların bellerine doladığı bu aksesuvarın bizdeki marjinal hikayesi de böyle. Şimdilerde İstiklal caddesindeki mağazalarda koca bir duvarı kaplayan rafların onlarca renk ve desende poşuya ayrıldığını görüyoruz.
Son olarak ; Modaya sızmasının arkasında da bir tepkinin yattığını belirtmek de fayda var. Savaşa tepki, savaş karşıtı bir trend olarak tasarımcıların dünya modasına kazandırdığı poşu dizginlerini çoktan koparmış durumda. Geç de olsa Senfoni konserlerinde de kullanılıyor olması yine de hoş tabi ancak takmayan  kalmadı ki.