Potada Fenerbahçe-Galatasaray savaşımı
Geçtiğimiz hafta basketbol alanları bir derbiye tanıklık etti...
Geçtiğimiz hafta basketbol alanları bir derbiye tanıklık etti. 40 yılı aşkın süredir finalde karşı karşıya gelemeyen Fenerbahçe ve Galatasaray 2011 Haziranında buluştu. Uzun soluklu bir maraton sonrası Fenerbahçe birinciliğe uzandı.
Sezona Avrupa’ nın kalbur üstü oyuncularını kadrosuna katarak başlayan Fenerbahçe bu avantajıyla lig maçlarını da birinci sırada tamamladı. Fakat, bu kalbur üstü basketbolculardan kurulduğu söylenen kadro Avrupa liginde başarılı olamadı. Umulmadık sonuçlara imza atan bu takım, yarı yolda turnuva dışında kalarak beklentilere olumlu yanıt veremedi. Bir ara ligde de bocalamasına karşın yinede sezonun ilk etabını en üstte bitirdi.
Fakat, zaman zaman alınan kötü sonuçlar, yüksek ederlerle alınan oyuncuların, beklentiler doğrultusunda doğru bir sınav veremediğini de ortaya koydu. Bu durumda da sakatlık gerekçesine sığınıldı.
Oysa bize göre sorun; sakatlıklarda değil, transfer edilen oyuncuların bir kısmının gereksizliği ve yetersizliğiydi. Özellikle final serisinde bu durum bütün açıklığı ile gözler önüne serildi.
Bizce; öylesine güçlü bir kadronun böylesine sudan nedenlerle başarısızlığını gizlemeye kalkmak da pek inandırıcı olmadı. Ama, sonunda Fenerbahçe ligi şampiyon olarak bitirdi.
Galatasaray’a gelince:
Sarı-Kırmızılılar oluşturdukları alçak gönüllü bir kadro ile sezona başladı. Kadro genişliği ve derinliği özellikle Fenerbahçe’ ye göre oldukça kısıtlıydı. Oyunun sonucuna etki edebilecek kenar adam sayısı yok denecek kadar azdı. Bu nedenlerden ötürüde, bu sezon ki amaçları gelecek için bir temel oluşturmaktı.
Sıralama için oynanan maçlardan sonra ortaya çıkan sürpriz sonuçlar üst tur eşleşmeleri için Galatasaray’ı avantajlı kıldı. Yarıfinal de basketbolün iki devi Fenerbahçe ile Efes Pilsen karşı karşıya gelince de birisi elendi. Galatasaray diğer yanda nispeten daha kolay rakiplerle karşılaştı. Bu da onlara final yolunu açtı.
Denk geçmemesi umulan final serisi hiçte beklenilen gibi çıkmadı. Galatasaray bütün koşullarının üstüne çıkarak Fenerbahçe’ ye korkulu düşler yaşattı. İzleyenlere de heyecanlı ve çekişmeli maçlar izletti. Kadro darlığı nedeniyle de seriyi 4-2 yitirerek ikincilikle yetinmek zorunda kaldı.
Şimdi her iki takımızda oynadıkları maçlardan anlamlı dersler çıkararak kadrolarını doğru isimlerle desteklemek durumundadır. Ancak bunu başarabilirlerse önümüzdeki yıl Avrupa Liglerinde başarılı sonuçlara imza atabilirler. Aksi halde ilk turlarda elenmekten kurtulamazlar.
Bir mesaj da Türkiye Basketbol Federasyonuna yollayalım:
Türkiye 7 maçlık final serisini taşımakta zorluk çekmektedir. Özellikle oyuncular sonlara doğru neredeyse yürüyemeyecek duruma gelmektedirler. Sporcuların bu hale düşmesi de izleyenleri mutsuz etmektedir.
Ayrıca, çeşitli söylentiler çıkmaktadır.
Örneğin; bahis ve şirket reklamları adına maçların kasıtlı olarak uzatıldığı insanlarca düşünülmektedir. Bunlar da işin albenisini kaçırmaktadır.
Türkiye Basketbol Federasyonu bu tür sorunlara çözüm bulmak durumundadır.
Kalın sağlıcakla...
Sezona Avrupa’ nın kalbur üstü oyuncularını kadrosuna katarak başlayan Fenerbahçe bu avantajıyla lig maçlarını da birinci sırada tamamladı. Fakat, bu kalbur üstü basketbolculardan kurulduğu söylenen kadro Avrupa liginde başarılı olamadı. Umulmadık sonuçlara imza atan bu takım, yarı yolda turnuva dışında kalarak beklentilere olumlu yanıt veremedi. Bir ara ligde de bocalamasına karşın yinede sezonun ilk etabını en üstte bitirdi.
Fakat, zaman zaman alınan kötü sonuçlar, yüksek ederlerle alınan oyuncuların, beklentiler doğrultusunda doğru bir sınav veremediğini de ortaya koydu. Bu durumda da sakatlık gerekçesine sığınıldı.
Oysa bize göre sorun; sakatlıklarda değil, transfer edilen oyuncuların bir kısmının gereksizliği ve yetersizliğiydi. Özellikle final serisinde bu durum bütün açıklığı ile gözler önüne serildi.
Bizce; öylesine güçlü bir kadronun böylesine sudan nedenlerle başarısızlığını gizlemeye kalkmak da pek inandırıcı olmadı. Ama, sonunda Fenerbahçe ligi şampiyon olarak bitirdi.
Galatasaray’a gelince:
Sarı-Kırmızılılar oluşturdukları alçak gönüllü bir kadro ile sezona başladı. Kadro genişliği ve derinliği özellikle Fenerbahçe’ ye göre oldukça kısıtlıydı. Oyunun sonucuna etki edebilecek kenar adam sayısı yok denecek kadar azdı. Bu nedenlerden ötürüde, bu sezon ki amaçları gelecek için bir temel oluşturmaktı.
Sıralama için oynanan maçlardan sonra ortaya çıkan sürpriz sonuçlar üst tur eşleşmeleri için Galatasaray’ı avantajlı kıldı. Yarıfinal de basketbolün iki devi Fenerbahçe ile Efes Pilsen karşı karşıya gelince de birisi elendi. Galatasaray diğer yanda nispeten daha kolay rakiplerle karşılaştı. Bu da onlara final yolunu açtı.
Denk geçmemesi umulan final serisi hiçte beklenilen gibi çıkmadı. Galatasaray bütün koşullarının üstüne çıkarak Fenerbahçe’ ye korkulu düşler yaşattı. İzleyenlere de heyecanlı ve çekişmeli maçlar izletti. Kadro darlığı nedeniyle de seriyi 4-2 yitirerek ikincilikle yetinmek zorunda kaldı.
Şimdi her iki takımızda oynadıkları maçlardan anlamlı dersler çıkararak kadrolarını doğru isimlerle desteklemek durumundadır. Ancak bunu başarabilirlerse önümüzdeki yıl Avrupa Liglerinde başarılı sonuçlara imza atabilirler. Aksi halde ilk turlarda elenmekten kurtulamazlar.
Bir mesaj da Türkiye Basketbol Federasyonuna yollayalım:
Türkiye 7 maçlık final serisini taşımakta zorluk çekmektedir. Özellikle oyuncular sonlara doğru neredeyse yürüyemeyecek duruma gelmektedirler. Sporcuların bu hale düşmesi de izleyenleri mutsuz etmektedir.
Ayrıca, çeşitli söylentiler çıkmaktadır.
Örneğin; bahis ve şirket reklamları adına maçların kasıtlı olarak uzatıldığı insanlarca düşünülmektedir. Bunlar da işin albenisini kaçırmaktadır.
Türkiye Basketbol Federasyonu bu tür sorunlara çözüm bulmak durumundadır.
Kalın sağlıcakla...