Ankaralı müzisyenler serimizin 6. söyleşisinde bu hafta konuğumuz punk grubu Bam Bam Bam. Serkan İzci’nin davulda, Arın Altay’ın vokalde, Cansu Turgut’un gitarda, ve Fırat Büyüktaşkın’ın bas gitarda olduğu grup ile müziklerini ve hayallerini ile konuştuk. Grubun kuruluşundan kısaca bahsedip kendinizi tanıtır mısınız? Selam güzel gazete! Cover çalmayı pek sevmiyoruz. Şimdiye kadar iki e.p, iki single […]

Punk Türkiye’de var olmaya devam ediyor: ‘Bam Bam Bam’

Ankaralı müzisyenler serimizin 6. söyleşisinde bu hafta konuğumuz punk grubu Bam Bam Bam.

Serkan İzci’nin davulda, Arın Altay’ın vokalde, Cansu Turgut’un gitarda, ve Fırat Büyüktaşkın’ın bas gitarda olduğu grup ile müziklerini ve hayallerini ile konuştuk.

Grubun kuruluşundan kısaca bahsedip kendinizi tanıtır mısınız?

Selam güzel gazete! Cover çalmayı pek sevmiyoruz. Şimdiye kadar iki e.p, iki single ve bir albüm kaydettik ve fazlaca konser verdik.

Fırat: Grup gitar bas ve davul ile yapılan güzel bir müzik türünü güzel insanlarla yapma isteği nedeniyle 2016’da kuruldu. Eski gitaristimiz Berk’in internette verdiği bir ilana davulcumuz Serkan cevap yazdı. İyi müzik yaptıklarını görünce sevdikleri şarkıların sözlerini duymak için Arın’ı buldular. Bas gitarsız devam edebiliriz zannettiler ancak edemeyeceklerini anladıklarında da çok geç değildi ve ben gruba dahil oldum. Daha sonra Berk Çin’e taşındı (şimdi de Berlin’de yaşıyor) ve grubun serseri yapısını korumak adına Cansu Turgut aramıza yeni gitaristimiz olarak katıldı.

Arın: Grupta sözleri yazıyorum ve vokal yapıyorum. Allegro adlı müzik stüdyosunda çalışıyorum. Ara sıra serbest zamanlı metin yazarlığına da koşturuyorum.

Serkan: Grupta davul çalıyorum. Bunun dışında özel bir şirkette tekstil mühendisi olarak çalışmaktayım. Ayrıca grubun dedesiyim.

Cansu: Gitar çalıyorum.

Yaptığınız müzik nasıl bir müzik? Bir de “Bam Bam Bam” nedir arkadaşlar?

Arın: Aklımıza gelen isimleri bir kağıda yazıp oturduğumuz bardaki insanlara danışmıştık. “Bam Bam” en beğenileni olmuştu. Fakat öyle bir grup varmış. Bir “bam” daha ekleyelim dedik. “Taktik maktik yok” mizahından esinlendiğimiz bir durum yok yani.

Cansu: Müziğimiz standart punk kalıplarına belki direk oturmasa da punk ile taşıdığı ortak özellikler çok var. Tip olarak da punk görünen tipler değiliz zaten ama o tarafa her zaman aidiyet hissediyoruz.

Türkiye’de punk müzik yapmak nasıl bir his? Türkiye’de punk kültürüne ilgi nasıl sizce?

Fırat: Punk kültürü ve punk felsefesi 80’lerden günümüze fazlaca değişiklik göstermiş durumda. Türkiye’deki punk kitlesi de bu değişimi iyi hazmedebilmiş entelektüel birikimi fazla, dünya meselelerine duyarlı ve tahmin edilebildiği üzere çok kalabalık olmayan ancak birbirine sevgiyle bağlı biraz huzursuz bireylerden oluşuyor. Felsefesi sağlam bir kültür ve şu an bu kültürün içinde bulunan insanlar ve onların ortaya koydukları işlerle Türkiye’de yakın zamanda ölmeyeceğini söylemek yanlış olmaz.

View this post on Instagram

façamızı qess

A post shared by Bam Bam Bam (@bambambammusic) on

Cansu: Türkiye’de bu işler daha yer altından ve doğal ilerliyor, yavaş bir yayılma olsa da herhangi bir müzik akımı gibi geçici bir dönem moda olmak yerine aslında hep kendi köşesinde var olmaya devam ettiğini görüyoruz. Belki de ülkede punk müzik yapmak için kişisel bunalımlara ek olarak çokça da siyasi sebep olduğu için zamanla kaybolmuyor.

“PUNK MI, GÜRÜLTÜLÜ YANİ!?!”

Serkan: Punk müzik yapmak mükemmel bir his fakat ülkemizde biraz sıkıntılı durumlar olabiliyor. Arkadaşlarımı konsere çağırırken müziğimizden bahsederken “gürültülü yani” tepkisi ile karşılaşıyorum. Maalesef “Punk” denilince akla gelen ilk şey bu oluyor ama ben konserimize gelin sonra konuşalım diyorum ve gelenler sonrasında severek dinliyor.

Şarkılarınızda bir çok politik dokunuşlar görüyoruz.”Biat yok” demeniz gibi… Punk müzikte bunun önemi nedir?

Arın: Kendi aramızda sıkça konuştuğumuz bir durum aslında bu. Geçirdiğimiz günler özelinde dertlerimizin önemli bir kısmı toplumsal olaylara dönük kaygılarımız oluyor haliyle. Kimi “punk” dinleyicisi için “politik doğrucu” olmakla eleştirilebiliyoruz. Evlerimize kapandığımız, seslerimizin topyekün “kısıldığı” bir süreçteyiz gibi geliyor bana. Sesimizi sokakta çıkaramadıkça da müziğimizin içine dahiliyeti artıyor.

Cansu: Punk müzik deyince aklıma ilk olarak İngiltere’de Thatcher yönetimine karşı ayaklanan gençler, bundan ilham alarak müzik yapan gruplar ve de işçi grevlerine destek veren gruplar geliyor. O dönemde bu müziğin çıkış noktası olarak haksızlığa başkaldırının çok büyük rolü var.

“Annem benim gibi huysuz birisi avazı çıktığı kadar bağırır cumartesi” diyorsunuz şarkınızda. Cumartesi Anneleri son günlerde sert müdahaleler ile karşı karşıya. Nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Arın: Zulüm dünden bugüne devam ediyor. Buna da şarkımızda elimizden geldiğince değinmeye çalıştık. Bu arada nakaratı Gençlerbirliği taraftar grubu Alkaralar’ın minik üyelerinden Toprak Nadir ile beraber yazdık.

Cansu: Cumartesi annelerinin yıllar boyunca ve tüm müdahalelere karşı davalarının peşinden koşmaları çok ilham verici ve örnek alınması gereken bir ders bence. Evlatlarını kaybetmiş annelerin polis panzerinden korkması beklenmezdi zaten.

 M4NM oluşumundasınız. Bu oluşum nedir biraz bilgi verir misiniz? 

Arın: Kaba tanımla birbirimizle iyi anlaşmanın esas olduğu bir müzik kolektifi. Daha çok hip-hop ve elektronik işlerle tanınıyor fakat bizim gibi gürültücüler de mevcut. Eskişehir’de bir konserimiz esnasında kurucularından Ağaçkakan ile tanışıp aralarına dahil olduk. Klip, fanzin, tasarım gibi işler de dahil olmak üzere müziklerimizin sirayet ettiği her alanda birbirimize fikir veriyor ve destek atıyoruz.

Ankara sahnesi çok fazla müzisyene sahip. Bu şehrin müziğe ve sizin müziğinize etkisi nasıl? 

Fırat: Ankara’da lisede grup kurup, dershane öncesi Kızılay’da stüdyoya gidip lise şenliklerinde çalmalarla başlayan müzik serüvenleri, ilerleyen yıllarda müziğe gerçekten gönül verenlerin birbirleriyle bir şekilde tanışıp buluşmasıyla büyüyor. Çok da büyük diyemeyiz gerçi, evet pek çok müzisyen, grup var ama neredeyse herkes birbirini tanıyor ve elinden geldiğince desteklemeye çalışıyor. Bu arkadaşça ortamının içinde müzik yapıp arkadaşlarımızın müziklerini dinleyebildiğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz.

Fırat: Youtube’a videoların yavaş yüklenmesi ve Spotify’a yıllık para ödemek gibi önemsiz problemlerle karşılaşıyor genç müzisyenler. Genç ve müzisyen olmak için harika bir zamanda yaşadığımızı düşünüyorum. Tabii tüketim hızlanmış durumda ama artık bağımsız müziğin bağımsız olması ve kalması biraz daha kolay. Yeni kurulan grupların sahne bulması da zor olabilir ama bu konuda da hem sebat etmek gerekir hem de sahneyi yaratmak da iyi bir fikir olabilir.

Genç müzisyenler dinleyicilere ulaşmak konusunda ne tip zorluklar yaşıyor?

Arın:  Genç veya yaşlı diye ayırmaksızın bakıyorum bu duruma. Emeğimizin karşılığını alamadıkça motivasyonumuz azalıyor. Karşılıktan kastımız milyonların dinlemesi gibi ana akım dertler değil elbette.  Diğer iş kollarındaki gibi bu alanda da sömürünün çeşitliliği mevcut. Bu da daha fazla üretmenin ve paylaşmanın önüne geçiyor. Haliyle süreklilik azalıyor,  ulaşılabilirlik de aynı oranda düşüyor.

Önümüzdeki günlerde çalışmalarınız neler? Sizleri nerelerde dinleyebileceğiz?

Arın: Kısa süre sonra Gençlerbirliği’ne yazdığımız bir şarkı yayınlayacağız. Haricen yıl içerisinde e.p veya single çıkarabiliriz. Konserler de sıklaştı ve bir süre daha bu tempoyla çalacağız.