Rasyonel zeminin üstünde TÜİK’in kapısı var
Fotoğraf: AA

Özgür KARABAT
CHP İstanbul Milletvekili, TBMM CHP Ekonomi Masası Üyesi

Çok basit bir formül anlatayım size. Şu an 16 milyon emekli ve 5 milyon kamu çalışanı var. Yani devlet her ay en az 21 milyon kişiye maaş ödemek zorunda. Bunun içinde emekli ikramiyeleri ve taşeronlar gibi diğer ödeme grupları yok. SGK primleri ve bütçe gelirleri ile bunu sağlıyor. İşte AKP tipi “hinlik” tam olarak burada başlıyor. Şimdi burada bir virgül koyalım...

∗∗∗

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kapısının girişine altın rengi boya ile “Enflasyon adı konmamış vergidir” yazmamız lazım. Bu iktidarı en iyi anlatan tasvir bu olur çünkü. Hem yeni vergi ilan etmiyorum hem de insanların ceplerindeki tüm paraları kendi kasama aktarıyorum. Vatandaşlar ekonomik sıkıntı var, en azından maaş alıyorum diyorlar ama ay sonuna ceplerinde para kalmıyor. Tasarruf da hak getire! Boğaz tokluğuna çalışmış oluyorlar. Bolca beka, milli mesele sosları ile bunların sorgulanması da engellendiği için bu devran dönüp duruyor...

∗∗∗

Virgülden sonra devam edelim...

Piyasadaki enflasyon çok yüksek. Doğal olarak fiyatı artan ürünlerden, yüksek bilançolu şirketlerden toplanan vergi de artıyor. Sürekli açık veren bütçeniz için muazzam bir kaynak. Ancak ödeme yükümlülükleriniz de fazla. Mesela emekli ve çalışan maaşları gibi... Topladığım enflasyon gelirinden onlara daha az maaş vermek için yapmam gereken ise TÜİK’e daha düşük enflasyon verisi açıklatmaktır.

∗∗∗

Sokaktaki enflasyonun yarısını bile yansıtmayan bir TÜİK ile karşı karşıyayız.

Neyse ki Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un öncülük ettiği Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) gibi cesur bir girişim çıktı ve tarihe geçen çalışmalar yapıyor. Ulusoy’a defalarca dava açıldı, akademik hayatında baskı gördü ama asla geri adım atmadı. Yüzyıllar sonra da onun çalışmalarından övgüyle bahsedilecek. Ancak halkın gelirini, alın terini çalanlar ise nasıl hatırlanacak hepimiz biliyoruz...

Ve şunu iyi bilsin ki vatandaşlarımız, ENAG olmasaydı çok daha az açıklanmış TÜİK verileri ile karşı karşıya kalacak, daha fazla yoksullaşacaktık.

∗∗∗

Biz CHP olarak her fırsatta TÜİK’in yalan veri açıklamasına karşı durduk. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun TÜİK’in kapısına gitmesi bu yüzdendir. İşte o gün üzerinde TÜİK logosu olan “sürgülü kapıyı açmayın” talimatı verenler, bugün halkın soyulmasının müsebbibidirler.

Kamunun para politikası sadece faiz üzerine olamaz. Siz halkın gelirinden gayri ahlaki enflasyon yöntemleriyle para çalamazsınız. “Rasyonel zemine dönüş” mesajı veren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek eğer gerçekten samimiyse, TÜİK’in gerçek verilerini açıklamakla yükümlüdür.

Rasyonel zeminin altı yalanlarla döşenirse tepetaklak olmaya mecburdur.

∗∗∗

Devletin bir veri açıklama takvimi var. Kullandığımız enflasyon verisi Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ise her ayın 3’ünde açıklanıyor. Hafta sonuna veya resmi tatile denk gelirse ilk iş gününde duyuruluyor.

Mesela mayıs ayı TÜFE verileri 5 Haziran Pazartesi günü açıklandı. Bu yılın diğer verileri ise hep ayın 3’üne denk geldi.

Ama bakıyoruz haziran ayı veri açıklama takvimine, 3 Temmuz Pazartesi değil, 5 Temmuz Çarşamba açıklanacak.

Bayram tatili nedeniyle diyebilirsiniz ama geçmişte bayram örnekleri var. Mesela 2022’nin Ramazan Bayramı tatili 2-4 Mayıs arasındaydı ve hemen ertesinde 5 Mayıs 2022’de veriler açıklandı.

Bu yıl neden 2 gün gecikmeli açıklanıyor? TÜİK diyor ki bayram tatili nedeniyle fiyat bilgisi veren işyerlerinden sağlıklı veri alınamıyor, o yüzden 5 Temmuz’da açıklanacak. Hafta sonları ve tatillerde de veri akışı sağlanıyordu ama TÜİK bu sefer farklı yol izliyor. Yoksa gerçek veriler üzerine Şimşek ve Saray ekibi görüşme yapıp oran üzerinde netleşecekler mi?

Biz “Vardır bir sebebi” diyerek yine de iyimser olalım...

∗∗∗

28 Mayıs seçimlerinden sonra mayıs ayı enflasyonu açıklandı ve yüzde 0 (sıfır) dendi. Şimşek’in görev alışının daha ikinci günüydü, hadi diyelim müdahale edemedi. Rasyonel zemin arıyorsa Şimşek, işte elinde koca bir fırsat var. Haziran ayı enflasyonunu çarpıtmadan olduğu gibi açıklasın.

Ekonomi politikalarının yarısı iletişimdir. Çıksın, kamuoyunu vadettiği gibi “şeffaflık” konusunda ikna etsin. Hatta ENAG’a çalışmalarından dolayı teşekkür etsin.

Ama Şimşek hem Saray’ı mutlu edeyim hem de piyasaya güven vereyim diyorsa o iş olmaz.

Enflasyon verisinin saptırılması sadece emekçinin maaşından götürmüyor. Yatırımlar gerçekleşmiyor, şirketler pazarlama başta olmak üzere planlama yapamıyor. Tüm bunların sonucunda ise istihdam piyasası bozuk hale geliyor.

∗∗∗

Türkiye’nin ekonomi sorunları sadece faize indirgenemez. Şimşek ve ekibi bunun üzerinden bir süreç yönetiyor ve maalesef bunun sürdürülemez olduğunu kamuoyu çok kısa sürede görecek.

Çünkü rasyonel zemin, şeffaflık ve sadeleşme kavramları sadece iktisadi olarak değil demokratik olarak da AKP’nin ruhuna terstir.