Google Play Store
App Store
Reha Erdem ve son filmi ‘Seni Buldum Ya!’: Pandemi koşullarında bir film nasıl çekilir?

Emine Uçar İlbuğa

Sinema filmi çekmek hem zorlu bir sürece eşlik eder hem de bir yönetmenin düşündüklerini, söylemek istediklerini bir şekilde perdeye aktarabileceği, bireysel motivasyonu ile yaratıcılığını ortaya koyabileceği, her koşulda sanatını icra edebileceği bir alandır ve bu haliyle de yönetmenler yasaklara, finansal yetersizliklere karşın film üretmeye devam ediyorlar. Türkiye’de Yılmaz Güney’in birçok filmi cezaevlerinde yazılmış ve yönetmen arkadaşları aracılığı ile filmlerin çekimi ve gösterimleri sağlanmıştır. Aynı durum İran sinemasının yasaklı sinemacısı Cafer Panahi için de geçerlidir. Panahi 2010 yılından bu yana sinema filmi çekme yasağı bulunan bir yönetmen ve ülkesinden ayrılması da yasak olmasına karşın tüm yaratıcılığını kullanarak film çekmeye ve çektiği filmleri uluslararası festivallere göndermeye, ödüller almaya devam ediyor. Dolayısıyla bu denli pahalı ekipman ve kalabalık bir ekiple gerçekleştirilen sinema filmlerinin birçok yaratıcı yönetmen tarafından içinde bulundukları ağır koşullara ve kısıtlı olanaklara karşın en düşük bütçe ile minimal öyküleri kendi olanakları ve yakın çevrelerinin desteği ile çekmeleri çok önemli.

Film kuramcısı Siegfried Kracauer sinemanın “içinde yaşadığımız dünya ile bizi tanıştırırken, yılgı duyduğumuz şeylerle yüz yüze getirdiğini, çoğu kez bizi, gerçek yaşamın olayları ve bu olaylar konusunda beslediğimiz düşüncelerle karşılaştırmaya” zorladığını söyler. Dolayısıyla çoğu yönetmen yaratıcılıkları ile en zorlu koşullarda yazdıkları ve perdeye aktardıkları filmlerle biz izleyicilere hem korkularımız hem umutsuzluğa kapıldığımız anlarda kendi gerçekliğimiz üzerinden yeniden düşünme fırsatı veriyorlar.

Bir yılı aşkın süredir yaşamımızı her yönüyle etkileyen, değiştiren bambaşka bir sorunla karşı karşıya kaldık. Bu süreçte koronavirüs nedeniyle bütün ülkelerde birçok alanda bir bir kısıtlamalara gidilirken, gündelik hayata ilişkin alışkın olunan ritüeller de tamamen değişti. Çevrimiçi ortamlarda ders, iş toplantıları, doğum günleri, sosyalleşme ortamları gibi sanatın icrası ve üretimi de dijital ortamlara taşınmak durumunda kaldı. Çekilen filmlerin gösterimleri gibi çoğu film festivalleri de ya çevrimiçi yapıldı ya da ertelendi. Hatta yasaklar döneminde sinema filmi çekiminin koşulları da değişti.

Sinemanın teknik gelişmelerle sürekli yenilenmesi hem sinema üretimi ve gösterimi hem de izleme pratiklerine kadar birçok alanı etkiliyor. Sinemanın ilk yıllarından itibaren hantal kameralardan daha kolay hareket ettirilebilir kameralara, sesli ve renkli sinemaya, sayısal kurguya geçiş, dijitalleşme gibi bütün bu gelişmeler karşısında nasıl bir sinema sorusu sinema tarihinde her zaman önemli bir tartışma konusunu oluşturuyor. Bu süreçte yeniliklere uyum sağlayamayan ya da karşı çıkan sinemacılar olmuşsa da durdurulamayan şey, tekniğin olanakları ile sinemanın sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde olduğudur. Özellikle sinemada teknik gelişmeler karşısında yaşanılan yenilikler sonucu görüntü ve film yönetmenlerinden yapımcı ve oyunculuğa kadar uzanan yelpazede sinema sektörünün nasıl etkilendiği konusuna ilgi duyanlar için, yönetmenliğini Christopher Kenneally, yapımcılığı ve sunuculuğunu Keanu Reeves’in üstlendiği 2012 yapımı Side by Side belgesel filmi iyi bir örnek oluşturuyor.

Türk sinemasında 1989 yılından bu yana çektiği her bir film ile hem kendine özgü sinema dilini oluşturmuş hem de her filminde yepyeni dil arayışları ile kendisini sürekli geliştirmiş bir yönetmen olarak Reha Erdem pandemi döneminde yeni bir senaryo ile sokağa çıkma yasağı döneminde insanların aniden dışardaki yaşamının sekteye uğradığı ve evde yaşamak durumunda kaldıkları süreci filme aldı. Erdem’in son filmi Seni Buldum Ya! tam da sözünü ettiğimiz koşullarda manifesto niteliğinde bir film ve bu süreç yönetmenin ifadesiyle “yeni bir yaratıcılığın” da önünü açtı.

Erdem dijital teknolojinin olanakları ile bir film çekerek her koşulda film üretebilme ve gösterime sokabilmenin bir örneğini ortaya koydu. Her bir oyuncunun Zoom üzerinden çektikleri görüntüler, çok az sokak çekimleriyle bağlanarak yepyeni bir film çekme deneyiminin gerçekleştirildiği Seni Buldum Ya! (2021) filmi ilk kez Mubi’de izleyici ile buluştu.

Ana teması dolandırıcılık olan filmde önce farklı kişilerin bilgisayarlarına korsan olarak giren ve edindiği kişisel bilgilerle onlardan para sızdıran bir ekibin üyesi ile dolandırdığı kişiler arasında geçen diyaloglar üzerinden her bir karakter bir bir izleyiciye tanıtılır. Bu süreçte akademisyen, emekli, işsiz kadın/erkek ve her yaştan karakterin kiminin bu dolandırıcılık karşısında hemen teslim olması, kimisinin bu olaya karşı kendi yöntemiyle mücadele etmesi, kimi için bir terapiye dönüşmesi, hatta dolandırıcının dolandırılmasına kadar uzanan ve sanal bir aşk hikâyesi ile oldukça mizahi dili yüksek bir film ortaya konmuş. Müziğinden danslı geçişlere, aktüel kamera ile sokak aralarından evlerin içine girişlerle filmin aksiyonu daha da bir artırılmış.

Genel olarak Reha Erdem’in filmlerinin temel konusunu bireyler oluşturmakla birlikte, bireylerin hem iç dünyaları hem de içinde yaşadıkları toplumun koşulları ağırlık taşır. Bu filmde karantina döneminde telefon ve sosyal medya üzerinden artan dolandırıcılık hikâyesi oldukça trajikomik bir dille sunuluyor. Erdem filmde yer alan ve film boyunca birbirlerini görmeyen oyuncuların sadece kendisine konuştuklarını, her bir oyuncunun kendilerine özel yazılan rolleri kendi evlerinde, dekorları kendileri düzenleyerek oynadıklarını belirtiyor.

İki dolandırıcı ağlarına düşürdükleri her bir kişiyle girdikleri diyaloglarda onların özel yaşamlarından, vicdanlarını rahatsız eden ya da unutmayı seçtikleri birçok konuyu da açığa çıkararak bir tür terapi ortamı da yaratıyor. Bu filmiyle Reha Erdem bir anlamda yeni dijital sinemaya yaklaşımını pozitif anlamda ortaya koyarken, Fransız filozof Alain Badiou’nun sinema “diğer sanatlardan farklı olarak aristokratik değil demokratiktir, aynı ortamda çok farklı sınıflardan insanların filmleri deneyimlediği, ulaşabildiği bir mecradır ve bu nedenle sinema diyalektik ve demokratik” sözüne atıfla, dijital olanakların sinemayı demokratik kıldığına vurgu yapıyor ve herkesin bir şekilde aldığı görüntüleri montajlayabilme ve bu görüntüleri YouTube’da yayımlayabilmelerinin mümkün olduğunu söylüyor. Bundan dolayı da “yaşasın dijital teknoloji” derken sinemadaki yeniliği de kabul ettiğini göstermiş oluyor. Sinema yapımının hem finansal hem kalabalık ekiplerle çoğu zaman hantallaştığını ve bu durumun film çekimini daha da zorlu hale getirdiğini söyleyen Reha Erdem Seni Buldum Ya! filminin hem senaryosunu hem yönetmenliğini hem de montajını tek başına üstlendiği gibi, filmde kamerayı da Özkan Karaköse ile birlikte kullanıyor.