Deprem tehdidi altındaki İzmir’de, kenti dirençli hale getirmek için çalışmalar sürüyor. Riskli binaları bulmanın önemine vurgu yapan İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir’deki binaların yaklaşık yüzde 75’inin 2001 yılından önce yapıldığını ve incelenmesi gerektiğini söyledi.

Riskli binayı bulmak önemli
Fotoğraf: AA

Berkay SAĞOL

Maraş merkezli depremlerin üzerinden 1 yıl geçerken, İzmir açıklarında yaşanan depremin üzerinden ise 3,5 yıllık bir süre geçti. Deprem tehdidi altındaki İzmir’in dirençli olması konusunda yapılan çalışmalar ise sürüyor.

BirGün’e konuşan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, yaşanan felaketlerden ders çıkarılmadığının altını çizdi. Yapı stokuna dair endişe duyduklarını söyleyen Ayatar, “İzmir ve ülke geneli için yapı risklerinden söz edebiliriz. Yapılaşma süreci kimi illerde farklılık gösterse de birçok binanın sorunu ortak. 1999 depreminden sonra karşımıza çıkan hatalar, İzmir’deki depremden sonra ve Maraş ile Hatay’da da karşımıza çıktı. İzmir’de Bayraklı ve Bornova’da yapı envanteri çalışmaları gerçekleştirdik. İzmir’de yapı stoku oldukça fazla ve bunların arasında öncelikli olanları bulup çıkarmaya çalışıyoruz. 30 Ekim depreminden sonra Bayraklı ve Bornova’da yaklaşık 100 bin binayı inceledik ve sonuçları İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle paylaştık. Beraberinde aynı alanlar için mikro bölgeleme çalışması sürüyor. Bu iki çalışmanın sonucu birleştirildiğinde riskli yapıların hangisi olduğunu anlayacağız” dedi.

İzmir’de 900 binden fazla yapı olduğunu ve bunların çoğunun 2000 yılından önce yapıldığına vurgu yapan Ayatar, “Yasal olarak 2001 yılından sonrasına bakacak olursak İzmir’deki binaların yaklaşık yüzde 75’i bu tarihten önce yapılan binalar. Bu yapılardan hangilerinin imar aflarından yararlandığını da incelemek gerekiyor. Ancak şu yanılgıya düşmemek gerekiyor. 2000 yılından önce yapılan bir yapı depremde ayakta kalabilir yeni yapılan bir yapı yıkılabilir. Tasarımında bir değişiklik yapılıp hesaplara aktarılmadıysa ve işçiliğinde bir sorun varsa yeni binalar da hasar alabilir” diye konuştu.

Ayatar, şunları söyledi: “Önemli olan toplam riskli bina sayısı değil. 600 bin bina riskliyse bunun tamamını bir anda dönüştürmek mümkün değil. Hem kaynaklar kısıtlı hem de kenti şantiyeye çeviremezsiniz. Bizim ‘Hangi bina riskli’ sorusunun cevabını bulmamız lazım. Bu sorunun cevabını bulmamız orada yaşayan insanların hayatını kurtarmak için atacağımız ilk adımdır. Bizim çıkardığımız yapı stoku çalışmalarının üzerine mikro bölgeleme çalışması tamamlandıktan sonra artık dönüşümü konuşmamız gerekiyor. Bazı yapıları dönüştürmemiz gerekecek, bazı yapıları ise güçlendirerek kurtarabileceğiz. Bu da çok önemli bir seçenek.”